Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

"Kadınlar İslam'daki Konumlarını Henüz Keşfetmediler"

26 Eylül 2009 Cumartesi Sonpeygamber.info / Röportajlar


 

Müslüman kadınlar İslam dinindeki gerçek konumlarını henüz keşfetmemişlerdir, Müslüman erkekler de kadınların İslam dinindeki gerçek kimliklerini henüz öğrenememişlerdir.

 

İslam ilim geleneğinin başlıca merkezlerinden biri olan Kahire'nin bugünkü önemli âlimlerinden ve halen Mısır Müftülüğü görevini yürütmekte olan Ali Cuma Sonpeygamber.info'nun sorularını yanıtladı.

-Hz. Peygamber'in uygulamalarını da göz önünde bulundurarak kadınların İslam toplumundaki konumu hakkında ne söyleyebiliriz?

Image-Kadınlar Allah'ın mesajını yaymada hayati öneme sahiptiler. Tarih boyunca kadınlar entelektüel ve siyasi mücadelelere katılmış ve her türlü işkenceye ve tehdide göğüs germişlerdir. Cesur bir şekilde konuşmuşlar ve iktidarlarını ya da zenginliklerini kaybetme korkusu duymadan insanları gerçek dine çağırmışlardır. Tarihsel açıdan bakıldığında; birçok kadın, peygamberlerin hayatında ve onların görevlerinde etkin roller üstlenmiştir. Kadınlar Müslüman toplumunda her seviyede kendilerine düşeni yapmışlardır. Bu durum Babil ve Irak'ta kendi halkına karşı mücadele veren, Nemrut'la savaşan ve ateşten bir mucize ile kurtulan Hz. İbrahim (as)'in hayat hikâyesinde görülmektedir. Hz. İbrahim bu olaylardan sonra sadık eşi ve yoldaşı Hz. Sare ile birlikte Suriye'ye, oradan da Mısır'a göç etmiştir. Kur'ân-ı Kerîm bu yolculuktan söz eder ve Hz. İbrahim ile birlikte Mısır'dan Hicaz'a gelen ikinci eşi Hz. Hacer'in etkin rolünü anlatır. Hz. Hacer derin imana ve sonsuz sabra sahip bir kadın sembolüydü. Hz. Hacer... Daha sonra en yüce peygamber olan Hz. Muhammed (sav)'in atası olacak oğlu Hz. İsmail (as)'i o vadide yetiştirmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de buyrulur: "Ey Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını senin kutsal Evinin yanındaki ziraata elverişsiz vadiye yerleştirdim" (İbrahim: 37).

Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. İsa (as)'nın hayatındaki kadınların oynadığı rolün bir benzeri de Hz. Muhammed (sav)'in hayatında Hz. Hatice örneğinde görülür. Hz. Hatice Mekke'de saygın ve zengin bir şahsiyetti. İslam dinini ilk benimseyen kişiler arasındaydı. Hz. Hatice tüm hayatı boyunca bütün zulümlere ve zorluklara göğüs gererek Hz. Muhammed (sav)'i destekledi. İşte bu yüzden Hz. Muhammed (sav), Hz. Hatice'nin vefat ettiği yılı Hüzün Yılı olarak tanımlamıştır. Hz. Muhammed (sav), Hz. Hatice'nin hayatındaki rolünü ve ona karşı duyduğu saygıyı muhtelif zamanlarda dile getirmiştir. Hz. Muhammed (sav) ayrıca diğer eşi Hz. Ayşe ve kızı Hz. Fatıma'dan da bahseder. Bu hadisler, Hz. Muhammed'in (sav) ve İslam'ın kadınların insan ırkı için önemini tasdik etmesini yansıtır. İslam, bilhassa Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsmail, Hz. İsa ve Hz. Muhammed (sav) başta olmak üzere peygamberleri korumak ve destek olmak konusunda oynadıkları hayati rolden ötürü kadınlara saygı duyar.

İslam dinine göre, erkekler ve kadınlar iman içerisinde toplumu geliştiren, ahlaksızlıkla ve suçla savaşan, erdeme, barışa ve dünyadaki refaha katkıda bulunan birbirine denk kişiler olarak görülürler.

 

Yüce Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. Muhammed (sav)'in öğretilerini alan, O'nunla birlikte Medine'ye göç eden, İslam'ı desteklemek için mücadele veren kadınlardan bahseder. Genel olarak kadınlardan bahseden ayetler sayıca çok fazladır. Örnek vermek gerekirse:

"Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar!" (Tevbe: 71).

"Ey Rabbim! Beni, anamı, babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman sahibi erkekleri ve kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helakini artır" (Nuh: 28)

"Bir gün mümin erkeklerle mümin kadınları önlerinden ve sağ taraflarından nurları koşarken göreceksin" (Hadîd: 12).

Bu ayetlerde kadınlar, bir insanın dünyada ve sonrasında sahip olabileceği en saygın konuma yüceltilmektedirler. İslam dinine göre, erkekler ve kadınlar iman içerisinde toplumu geliştiren, ahlaksızlıkla ve suçla savaşan, erdeme, barışa ve dünyadaki refaha katkıda bulunan birbirine denk kişiler olarak görülürler.

Kur'ân-ı Kerîm, mahşer gününde Allah'a yüzünü dönmüş olan ve dünyada yaptıkları karşılığında ödüllendirilen erkeklerin ve kadınların çevresindeki nurun etkisinden bahseder.

İslam dininde kadının saygınlığının bir göstergesi de İslam tarihindeki ilk şehidin bir kadın olmasıdır. Ammar bin Yasir'in annesi olan Hz. Sümeyye, Hz. Muhammed (sav)'in sahabelerinden biriydi. Putperest Ebu Cehil tarafından şehit edildi. Baskı ve zulüm gören her insan, yakınlarının cahilliği ve köleliğine karşı kendi kurtuluşunu ve özgürlüklerini İslam dininde bulmuştur. Zulüm gören birçok kadın, Hz. Muhammed (sav)'in risaletinin başlangıcında O'nun öğretilerine inanmıştır. Bu kadınlar zorluklara ve işkencelere göğüs germiş, Habeşistan ve Medine'ye hicret etmişlerdir. Allah'a olan inançlarını ve O'nun Peygamberine verdikleri desteği sürdürmüşler.

Hz. Muhammed (sav)’in son yıllarında sahip olduğuna benzer bir mutlak güce sahip olan diğer kişiler yozlaşırken, O kendisine bahşedilenlerin kaynağının daima farkında olarak alçakgönüllülüğünü korumuştur.

 

Müslüman kadınlar İslam dinindeki gerçek konumlarını henüz keşfetmemişlerdir, Müslüman erkekler de kadınların İslam dinindeki gerçek kimliklerini henüz öğrenememişlerdir. Bu durum, (sadece Kur'ân-ı Kerîm'in, erkeklerin ve kadınların haklarını ve sorumluluklarını tanımlayan prensiplerine geri dönerek düzeltilebilecek olan) mevcut ilişkilerdeki ve davranış tarzlarındaki dengesizlikleri açıklamaktadır. Kadınlar İslam sayesinde sahip oldukları rollere değer verildiğine ve haklarının korunduğuna emin olabilirler.

-Hz. Peygamber'in sireti hakkında bilgi edinirken nelere dikkat etmeliyiz? Kaynaklar karşısında nasıl bir seçici tavır takınmalıyız?

-Siret, onu araştırmayı manevi ve aklî bir kıvanç kaynağı kılan bir takım eşsiz özelliklere sahiptir. Siret, gönderilmiş olan herhangi bir peygamberin hayatının en doğru anlatım ve aktarımıdır. Allah'ın Elçisi'nin sireti, en güvenilir ilmî yöntemler ve kendisinin hayatındaki önemli olaylarla ilgili şüpheye mahal vermeyen en güçlü kanıtlar vasıtasıyla bizlere ulaşmıştır. Bu ilmî yöntemler, Hz. Muhammed (sav) ile ilgili bize anlatılan her şeyi belgelemek adına İslam âlimlerinin göstermiş olduğu hatırı sayılır çabaların bir sonucudur. Bu sayede Allah'ın Elçisi'nin hayatına, Allah'ın O'nun karakterine bahşettiği yüksek statünün ve büyüklüğün ötesinde bir olağanüstülük eklemek isteyen cahil kişiler tarafından sonraki zamanlarda eklenmiş olan uydurma rivayetleri ayırt etmemiz kolaylaşır. Siretin doğruluğunun eşsiz tarafı, kanıtlanmış olmasında ve bu konuda hiçbir şüphenin bulunmamasında yatar. Siret, samimiyetleri ve güvenilirlilikleri ile Müslüman dünyasında tanınmış şahsiyetler olan hadis imamlarının kitaplarında bulunmaktadır. Sünnet, Hz. Muhammed (sav)'in siretinin ana kaynaklarından biri olarak kabul edilmektedir. Bunları daha da güvenilir kılan ve bizlere samimi bir fikir veren şey, rivayetlerin sahabelere kadar uzanan ve sürekli bir zincir oluşturan raviler tarafından anlatılmış olmalarıdır.

Hayatı çok müstesna olan bir kişi hakkında ortalama bir Avrupalı ya da Amerikalı neden bu kadar az şey bilmektedir? Haçlı Seferleri’ne kadar uzanan ve medya tarafından abartılan yersiz korkular ve olumsuz propaganda İslam ile ilgili her şeye karşı birçok insanda önyargı meydana getirmiştir ve bu iki kavram çoğunlukla birbiriyle karıştırılmıştır.

 

-Hz. Peygamber'in örnekliği hakkında neler söylemek istersiniz?

-Hz. Muhammed (sav) her türden farklı insanların kendileriyle bağdaştırabilecekleri örnek bir şahsiyet olan ve Batı'da halen büyük ölçüde bilinmeyen bir önder... Hz. Muhammed (sav)'in olağanüstü hayatının ayrıntıları dikkatli bir şekilde korunmuş ve hem Doğu'daki hem de Batı'daki tarihçilerin araştırmalarına konu olmuştur. Sınırlı bir faaliyet alanı dâhilinde başardıkları işlerle ün kazanmış olan diğerlerinin aksine, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) başarıları hayatın tüm önemli alanlarına uzanmaktadır. Tarihçi Michael  H. Hart, şöyle yazmıştır: Dünyanın en etkili insanları listesinde Hz. Muhammed'i (s.a.v.) ilk sıraya layık görmem bazı okuyucuları şaşırtabilir ve diğerlerinin de bu seçimi sorgulamasına neden olabilir, ancak O hem dinî hem de dünyevi bakımdan fevkalade başarılı olan tarihteki tek kişidir. -Hart, Michael, "Dünya Tarihine Yön Veren En Etkin 100".

Hayatı çok müstesna olan bir kişi hakkında ortalama bir Avrupalı ya da Amerikalı neden bu kadar az şey bilmektedir? Haçlı Seferleri'ne kadar uzanan ve medya tarafından abartılan yersiz korkular ve olumsuz propaganda İslam ile ilgili her şeye karşı birçok insanda önyargı meydana getirmiştir ve bu iki kavram çoğunlukla birbiriyle karıştırılmıştır.

Hz. Muhammed (sav) tüm bunları karakterinin ve kişisel örnek olmanın gücü sayesinde başarmıştır. O, takipçilerinde benzeri olmayan bir sevgiye, fedakârlığa ve huşuya esin kaynağı olmuştur. Hz. Muhammed (sav)'in son yıllarında sahip olduğuna benzer bir mutlak güce sahip olan diğer kişiler yozlaşırken, O kendisine bahşedilenlerin kaynağının daima farkında olarak alçakgönüllülüğünü korumuştur. Hz. Muhammed (sav), "Ben sadece Allah'ın kuluyum. Sadece bir yol gösterici olarak gönderildim" demiştir.

Hz. Muhammed (sav) günlerini insanlara hizmet ederek ve gecelerini de ibadet ederek geçirmiş olsa da, dinde ölçülü olmayı ve dengeli olmayı öğütlemiştir. Takipçilerine münzevi hayat tarzını yasaklamıştır ve onların derin bir şekilde Allah'ın farkında olarak güçlü aileler kurmaları ve kendilerini dünyayı daha güzel bir yer yapmak için adamaları konusunda teşvik etmiştir.

Hz. Muhammed (sav) bir kuşak süren kısa dönemde ve kendi zamanında Arabistan halkının inancını, düşünce tarzını ve kültürünü başarılı bir şekilde değiştirmiştir. 100 yıl içerisinde O'nun mesajı Afrika'daki, Asya'daki ve Avrupa'nın bazı bölgelerindeki milyonlarca insanın kalbine ulaşmıştır. Hz. Muhammed (sav) her yeni kuşağın kendisinden önce gelen kuşağa göre daha kötü olacağını önceden haber vermiştir. Hz. Muhammed (sav)'in bu öngörüsü doğru çıkmış ve Müslümanlar O'nun temsil ettiği örneği her zaman anlayamamış ve onurlandıramamıştır. Ancak Hz. Muhammed (sav)'in öğretileri, konuşmaları ve gelenekleri [sünnet ve hadis] sahabeleri tarafından dikkatlice not edilmiş ve hakiki sözlerden oluşan kitaplar haline getirilmiştir. Bu kitapların tercümeleri de mevcuttur. Bu kitaplar Kur'ân-ı Kerîm ile birlikte İslam dininin gereklerini yerine getiren Müslümanlar için tatmin edici bir yaşam şeklinin bütünsel temelini oluştururken, diğer insanlar için de kendisinden birçok şey öğrenilebilecek müstesna bir insanın kalbine ve zihnine etkileyici bir bakış sağlar.

-Peki O'nun ahlakî mirası bugün nasıl bir örneklik teşkil edebilir bize?

-Hz. Muhammed (sav)'in nezaketi tüm müminler için, özellikle de O'nun davranışlarına ve ahlaki değerlerini örnek alma ihtiyacı duyan Müslümanlar için O'nu mükemmel bir örnek yapmıştır. Hz. Muhammed (sav)'in yolunu takip eden bu Müslümanlar kendi değerlerine, davranışlarına ve niteliklerine azami önem verme ihtiyacını duymakta ve diğer insanları da aynı değerleri, davranışları ve nitelikleri benimsemeye davet etmektedir. Hz. Muhammed (sav) çevresindeki insanlara büyük bir hoşgörü göstermiştir. Hayatı boyunca insanların hatalarını düzeltmek konusunda bir ilgi göstermiştir ve onları her anlamda eğitmeye çalışmıştır.