Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

'Tanrı'ya Yönelirken İnsan Kalabilen Bir Peygamberden Çok Etkilendim'


 

İslam dinini nasıl benimsediniz? Müslüman olmanıza vesile olan tek bir olaydan bahsedilebilir mi?

Image

Benim için dönüm noktası olabilecek üç olay bulunuyor. Tabi bu yolculuğu O'nun lütfuyla gerçekten yapmamı sağlayan işaretleri ve safhaları en iyi Tanrı bilir. İlk olay 2000 yılında British Columbia'daki üniversitede öğretmenlik yaparken iki Müslüman ile tanışmamdı. Sakinlikleri ve saygılarıyla ve Batıdaki çoğu üniversitenin kampüslerini açık bir şekilde şekillendiren "parti atmosferinin" ortasında dahi alkol kullanmayacakları gerçeğiyle beni etkilemişlerdi. İkinci hadise o aynı yıl Üniversitedeki kitapevinden kısaltılmış ve İngilizce dilinde olan bir Kuran almam oldu - adı Essentıal Koran idi ve Thomas F. Cleary tarafından yazılmıştı- bu kitabı almamın nedeni bu bireylerin belirleyici özelliklerinin nerden kaynaklandığını merak etmemdi. Okumaya başlar başlamaz, yazılan metine garip bir yakınlık hissettim. Bu duygu tıpkı eve dönmek veya uzun süredir kayıp olan bir şeyin bulunması gibi bir şeydi. Sayfalardan tanıdık isimlerin çıkıp bana yöneldiklerini hatırlıyorum - Nuh, Musa, İbrahim, İsa - ve daha fazlası da vardı. Her gün deneyimlediğim şeyler o gece okumayı seçtiğim bu sayfalarda yansıtılıyordu ve okuduğum şeyler diğer gün evrende ortaya çıkıyordu. Aslında bu "alışveriş" aylar boyu sürdü, fakat metin tercüme anlamında açıkça eksik idi. Çok geçmeden, bunun olağan bir kitap olmadığının, bir şeye başlangıç kitabı olduğunun farkına vardım. Tanrıyı onlarca yıl unuttuktan sonra, hayatımdaki Tanrı mevcudiyeti fazlasıyla belirgin gözüktü.

Üçüncü olay 11 Eylül olayıydı. O noktada İslam hakkında bayağı kitap okumuştum ve sanırım kendimi bir Müslüman olarak görmek üzereydim. Bazı duaları öğrenmeye başlamış ve bir dizi Müslüman ile tanışmıştım. O sırada Toronto'da olan evimde oturduğum koltuğumda 11 Eylül olayıyla ilgili ilk haberleri izlediğimi hatırlıyorum. Bu olayın Müslümanlara çok büyük bir zorluk getireceğini söylemiştim. Müslümanlar rasgele nefretin hedefinde olacaklardı. Genel olarak kadınların birkaç gün veya hafta boyunca örtünmesinin merhamet göstergesi olacağını düşünmüştüm, böylelikle toplumumuzdaki Müslüman kadınlar başörtüsü denizinde tanınmamış olabileceklerdi. O an benim de başörtüsü takmam, öne çıkıp açıkça uzun süreden beri kalbimde olanları açıklamam gerektiği gerçeğine-Kur'an'ı benim kendi kitabım olarak tanımam gerektiğine karar verdim.  

Hazreti Muhammed (sav)'de kendinize yakın bulduğunuz ilgi çekici bir özellik var mıydı?

Benim için, Hazreti Muhammed (s.a.v.)'in en cazip yönü bir aile adamı olmasıdır. Eşleriyle ve çocuklarıyla yaşadığı hayat bana çok otantik gelmiştir, çünkü bu benim hayatımda doğrudan uygulayabileceğim bir durumu gösteriyordu. Onu çocuklarıyla birlikte evinde hayal ettim-sürekli olarak insanlar kapısına destek ve tavsiye almak için geliyorlar ve yaşadığı sürede ondan çok fazla talepte bulunuluyorlardı. Toplantılara, namaza gitmek ve uzun yolculuklara çıkmak için ailesini geride bırakırken hayal ettim onu ve onun alçakgönüllülüğüne, azmine ve dürüstlüğüne hayran kaldım. Bizim herhangi birimizin bu maddi dünyada inancın peşinden gitmeyi sürdürmemiz kolay değildir. Dürüst bir şekilde inanç arayışında olan çoğumuz zaman zaman belirli hislerle kutsanırız, Tanrının lütfuyla- örneğin derinden ve kalbimizden hissettiğimiz bir dua sırasında veya bir ilham veyahut ta yaşamımızdaki açık bir merhamet işaretinde. Bizim normal hayatlarımızı daha da olağan gösteren şey yüce bir durumdur. Bir Gece yolculuğa çıkıp, mucizevî şeyler gören ve bir melekle günlük bir diyaloga giren -ve yine de ev işlerinde diğerlerine yardımcı olacak kadar mütevazı olan bu adama kalbimin çok derinlerinden bağlandım. İnanıyorum ki insanları için çok fazla cesaret gösterdi ve kendini onlara adadı-kesinlikle her seferinde kaybetme ve kopukluk duygusunu yaşamıştır, çünkü sürekli olarak "yüksek bir ruhani bağ" durumundan ve "farkındalık"tan günlük işlere dönüyor ve diğerleri için örnek teşkil etmek amacıyla bu dünyada aynı kalmak için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu. Bu tür bir dengeyi yakalamak kolay değildir ve tamamen ilham ile ilgilidir. Hazreti Muhammed (sav)'in tüm insanlık için bir örnek haline gelmesi Tanrı'ya yönelirken insan kalabilmesi ile olmuştur. Bu onu aynı anda hem çok gerçek hem de çok değerli kılmıştır.

Sizin yaşadığınız coğrafyada Hazreti Muhammed (sav) genel olarak nasıl algılanıyor?

Batı'da yaşadığım için Hazreti Muhammed (sav)'in genelde yanlış şekilde tanındığını söyleyebilirim. Burada yanlış değerlendirmelerin ortaya konduğu bütün şekilleri tartışacak vaktimiz yok ama bu konudaki karmaşıklık büyük boyutlarda. Bu hususta atfedilen en sorunlu konular "çok eşlilik" konusunda bir çeşit sosyo-seksüel çarpıklığın ortaya atılması ve Hazreti İsa (a.s.) ile Hazreti Muhammed (sav)'in kimliklerini karıştırıp yanlış bir şekilde Müslümanların Hazreti Muhammed (sav)'e bir çeşit ilahlık yüklediklerinin öne sürülmesi. Tabi ki şu da bilinmelidir ki diğer peygamberlerin algılanış biçimi de laik Batı'da oldukça karmaşıktır. Hazreti Adem ve Hazreti Nuh'un hikayeleri çoğunlukla tamamen alegorik olarak kabul edilmektedir ve çok az kişi Hazreti İbrahim'in ve Hazreti Musa'nın Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında önemli ortak figürler olduklarını içten bir şekilde dile getirirler. İnançlar arası diyalog çok azdır. Aslında inanç konusunda bile diyalog düşük seviyededir çünkü din çoğunlukla modern dünyanın dışında bir konu olarak görülür; hatta bazıları dinin modern dünyaya ayak uyduramadığını öne sürmektedir. Yani modernlik bağlamında Batı gururlu bir şekilde belirleyici bir özellik olarak öncülük yapmaktadır. Hazreti Muhammed (sav)'in kendisinden önce gelen birçok peygamber gibi Batı'da gereksiz biri olarak görüldüğünü söylerdim-aradaki tek fark onun bu yolda biraz daha fazla iftiraya uğramasıdır.