Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Kur'ân Yolculuğu: Tegabûn Suresi

12 Şubat 2015 Perşembe Sonpeygamber.info / Yazarlar


Kaybolup gitme.

Dirilişten kaçman daha dünyadayken ölmen anlamına geliyor. Ruhen... Dirilişe razı olmayış, uzun süren bir ölüme, bitmeyen bir arada kalmışlığa, dar bir geçitte sıkışıp kalmaya, sonuçlara ulaşamamaya, eksikleri tamamlayamamaya, ilkel bir hayatın ilerisindeki mükemmelliğe ulaşamamaya razı olmak anlamına gelir.

Yaşadığın mekânın orta yerinde dur, çak kendini, sür bakalım gözlerini görebildiğin sınırlara kadar... Dörtnala. Duvarlar muhafızlardır. Gözlerinin perdeleri. Gaybın gizli sahneleri. Çok fazla gidemezsin. Dön geri.

Mekanın ruhunu düşün bir de. Zamanı. Ertesini, arkasını, gelip gelmeyeceğini, yarınını, gün olup geçmeyeceğini düşünmekten yorulup sonsuzluk deyiverip çarkettiğin o büyük çarkın; zamanın ve içinde küçücük bir ecelli olarak kendi zamanının akışını durdur hayalinde.

Mekana üflenmiş kısacık bir zamandır insan. Bilmez ki kaç nefeslik...

“Göklerde ve yerde olan her şey, Allah'ın sınırsız şanını yüceltir: bütün otorite O'nundur ve bütün övgüler O'na mahsustur; O dilediğini yapmaya kâdirdir. Sizi yaratan O'dur: içinizden kimi hakikati inkar eder, kimi de ona inanır. Ve Allah her yaptığınızı görür. O, gökleri ve yeri derunî bir anlam ve amaç üzere yaratmış ve size (belli bir) şekil vermiştir; hem de öyle güzel bir şekil ki: yolculuğunuzun varışı O'nadır.” (1-3)

Bir amacı var bu mekanın ve zamanın. Ciddi bir sebep için burada, bu yer ve gökler. Vazifeliler. Senin başında bekliyor mekân. Senin yanında durarak, elleri boş akıyor zaman.

Varlığına bak ey aynasız. Şeklin çok güzel. Donanımlar donanımlısı. Doğuştan kariyerlisin. İradeli bir şeysin. Mekana üflenmiş kısacık bir zamansın. Kaç nefesliksin, sen de bilmiyorsun. Acele etmelisin bu yüzden amacını bulup sakinleşmekte. Güzel bir kelimesin bu uzun, bu esas destanda. Unutma, adın insan. Kısaca. Her kelime asıl harekesini arıyor. Hakiki harekesini bulmuş bir sakinliktir amacına ermek. Anlamlı kılar nefes sayını. Bereketlendirir ömrünü.

“Hakikati inkâra şartlanmış olanlar, tekrar diriltilmeyeceklerini iddia ediyorlar! De ki: "Evet, Rabbime andolsun! Siz kesinlikle diriltileceksiniz ve o zaman, hayatta iken yaptıklarınız size mutlaka gösterilecektir! Bu, Allah için kolay bir şeydir!" (7)

Dirilişten kaçman daha dünyadayken ölmen anlamına geliyor. Ruhen... Dirilişe razı olmayış, uzun süren bir ölüme, bitmeyen bir arada kalmışlığa, dar bir geçitte sıkışıp kalmaya, sonuçlara ulaşamamaya, eksikleri tamamlayamamaya, ilkel bir hayatın ilerisindeki mükemmelliğe ulaşamamaya razı olmak anlamına gelir. Bu kötü. Toparlan o halde, toparla hayatını. Bil ki sadece ölmeyeceksin. Dirileceksin yine. Ölüp gitmeyeceksin. Gerisin geri gelecek; dirileceksin. Yeniden başlayabileceğin; sil baştan bir zamanın daha olacak. Şimdiden hazırladığın. Öyleyse, yaptıklarının hesabını vereceğine göre, hesabını veremeyeceğini yapmayıver.       

“Öyleyse, ey insanlar, Allah'a ve Elçisine ve size bahşettiğimiz vahiy aydınlığına inanın! Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.          

O'nun sizi nihaî toplanma günü bir araya toplayacağı zamanı düşünün, o kayıp ve kazanç gününü! Kim, Allah'a inanıp iyi ve doğru işler yaparsa, o gün Allah onun kötü fiillerini silecek ve onu içinden ırmaklar akan, sonsuza kadar kalacağı bahçelere koyacaktır; bu, büyük bir kurtuluş olacak!” (8-9)

O gün gelmez diyorsun, öyle mi?  Beş duyuna sığmadığı ve kanıtlanamadığı için bütün hayatın bir reddiyeye dönüşüyor. Ruhsal diriliğin nekahat halinde, sürekli batıl telkinlerle kendine yapay nefesler alıyorsun. Kendini ellere, sahtelere veriyorsun.

Fakat “o gün gelecek!” diyor Yaratıcın. Kayıp ve kazanç günü. Tegabun.

Ya kaybedeceğin ya kazanacağın o meşhur gün! Herkes orada olacak. Sen de...

Şimdi, yaşayacağın her güne o büyük günün, ‘tegabun’un izini sürmen için daha şimdiden, daha pek çok günün, anın varken, daha yaşamamışken hiçbirini, sana haber veriyor Rabb’in. Seni düşündüğünden, seni hesaba kattığından, söz uçuruyor senin için katından.

Şimdiden hazırlığa başla. Heyecan verecek bu hazırlık sana. Hayatına anlam katacak. Ahirete hazırlık hayatın kıyamıdır. Her iyi iş için ayaklanmadır. Başlı başına iyilik telaşıdır.

“Eğer Allah'a güzel bir borç verirseniz, O bunu fazlasıyla size geri ödeyecek ve günahlarınızı bağışlayacaktır: çünkü Allah, şükrün karşılığını her zaman verendir, halîmdir, yaratılmışların kavrayış alanının ötesindeki şeyleri de, insanların duyguları ve akılları ile görüp gözleyebildiklerini de bilir; Kudretlidir, Hikmet Sahibidir!” (17-18)

Fakat olur ya;

“Siz ey imana ermiş olanlar! Bakın, eşlerinizden ve çocuklarınızdan bazısı size düşmandır: öyleyse onlara karşı dikkatli olun!  Ama hatalarını hoş görür, tahammül eder ve affederseniz, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır. Sizin malınız mülkünüz ve çocuklarınız, sadece bir sınama ve bir ayartma aracıdır, hâlbuki Allah katında muhteşem bir ödül vardır. O halde, elinizden geldiği kadar Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, O'nu dinleyin ve itaat edin. Ve kendi iyiliğiniz için karşılıksız harcamada bulunun: böylece açgözlülüklerinden kurtulmuş olanlar, işte onlardır mutluluğa ulaşacak olanlar!” (14-16)

Hayatta en yakınların sana o güne hazırlığında ilk yardımcılarındır. Sen de onların dayanağısın. Lakin her şey istediğin gibi olmadığı bir dünyadan, her şeyin istediği gibi olmasını istediğin bir dünya çıkarmaya çalışıyorsun. Zor bir şeye kalkışmış olduğunu anlıyorsun gitgide. Bu yüzden çok zaman gözlerin uçurumlara düşüyor. Yanakların hiç kurak kalmıyor. Düşüncen dolu dizgin. Dilin zikir ıslağı. Çok güçlü bir acizsin.

Olur ya en yakınların sonsuz geleceğine hazırlanma konusunda senin önüne dikilir. Olur ya başınızda üstün bir gücün; Yaratıcı’nın varlığına, O’na hesap vereceğiniz bir kayıp ve kazanç günü olduğuna inanmaz. Üzülme o vakit. Herkes birbirinin sınavıdır. Sen onların. Onlar senin. Sen kendi sorularına iyi bak. İncitmeden sorgula. İyi anla sorularını, en iyi cevapları çalış Rabbin sözlü/ sözsüz hitabından. Kitabından sayfalı, sayfasız. Çeldiricilerine takılma. Gerekenler bellidir. Açıktır yapılacaklar. Şeriatını yaşarken kul, âşık olunca kül oluverirsin biter.

Karşılıksız kullan aklını. Karşılıksız uzat kalbini. Cebini dikme. Bırak sökülsün artakalanın başkalarının eksiğine gediğine. Sayma. Hesap tutma. Bekleme. Verdiğini unut. Vermedikçe uyuma.

Bilgini ver. Düşünü, düşünceni, projeni ver. Mevkini ver. Malını, mülkünü ver. Emanetini tutma başında, gönlünde, elinde, hayatında.

Borçlandır Gani olanı!

Sana...

İyiler olmasa, sen olmasan, ben olmasam Yaratan kime borçlanacak?

“Eğer Allah'a güzel bir borç verirseniz, O bunu fazlasıyla size geri ödeyecek ve günahlarınızı bağışlayacaktır: çünkü Allah, şükrün karşılığını her zaman verendir, halîmdir, yaratılmışların kavrayış alanının ötesindeki şeyleri de, insanların duyguları ve akılları ile görüp gözleyebildiklerini de bilir; Kudretlidir, Hikmet Sahibidir!” (17-18)