Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Peygamberlerin Dinde Rolü

26 Eylül 2009 Cumartesi Sonpeygamber.info / Yazarlar


"Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır." (Ali imran 144).

Peygamber inançları temel alınarak yapılacak bir tasnifte dinleri peygamberliğe yer veren ve yer vermeyen dinler şeklinde iki kategoriye ayırmak mümkündür. Böylesi bir sınıflamada dinlerin önemli bir bölümünün özelikle de evrensel dünya dinlerinin ilk grupta yer aldığı görülür. Her inanç sistemi kendi yapısına göre peygamber inancına yer verir. Dinlerin hemen hepsinde Peygamber, insanlara metafizik alem ve gelecek de dahil bilinmeyene yönelik bilgiler veren, insanları çeşitli durumlara karşı uyaran ve eğiten birer önder olarak düşünülür. Bu ortak telakki yanında peygamber inancına yönelik dinlerde çeşitli farklı yaklaşımlar da mevcuttur. Örneğin bazı dinler peygamberliği belirli bir zaman dilimiyle sınırlarken bazıları bunun devam edegelen bir fenomen olduğunu kabul eder. Benzer şekilde peygamberlerin sahip olmaları gereken özellikler konusunda da dinler arasında farklı yaklaşımlar vardır.

İslam, peygamber inancını Tevhid akidesi çerçevesinde ele alır ve peygamberler gerek oluşturdukları tarihsel silsile, gerekse mesajlarındaki ana tema açısından bir birlik ve bütünlük oluştururlar. Yalnızca teolojik anlamda değil kozmolojik ve antropolojik anlamda da Allah'ın sıfatları bağlamında birlik ve bütünlüğü ifade eden Tevhid, bütün peygamberlerin insanlara tebliğ ettikleri mesajın özünü oluşturmaktadır. İslam'da peygamberlerle ilgili yapılan iki isimlendirme vardır: Nebi ve Rasul. Her peygamber Allah'tan aldığı hak ve hakikati insanlara ileten, tebliğ eden bir aracı, bir resul ve aynı zamanda insanları yaklaşan hesap günü konusunda uyarıp ikaz eden bir nebidir.

İslam peygamberlerin de gerçekte herkes gibi birer insan olduklarına dikkat çeker. Onlar kesinlikle ilahi ya da yarı ilahi varlıklar değildir. Bu yönüyle İslam peygamberlerin ilahi birer varlık ya da bir melek olmasını düşünen geleneklerden kesin çizgilerle ayrılır. Kur'an zaman zaman inanmayanların Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğine bu yöndeki itirazları dillendiren kişilere dikkat çeker ve onların itirazlarını reddeder. Normal birer insan olmakla birlikte peygamberleri diğer insanlardan farklı kılan tek özellik onların seçilmiş birer elçi olmaları ve böylelikle Allah'tan aldıkları mesajı ya da kitabı insanlara aktarmalarıdır. Ancak onların görevleri bununla bitmez; zira onlar insanlara aktardıkları ilahi mesajın yaşanması, hayata uyarlanması konusunda birer rehber ve örnek, bunları insanlara öğreten birer öğretmendirler aynı zamanda...

İslam peygamber inancına oldukça önemli bir yer vermekle birlikte dini kesinlikle peygamber merkezli olarak algılamaz. Zira dinde merkez ancak Allah'ın her alanda mutlak birlik ve tekliğine dayalı Tevhid akidesidir. Peygamberlerin varlığı da bu akidenin insanlara iletilmesine, öğretilmesine ve kişisel ve sosyal yaşamda bunun algılanmasına yönelik insanlara örneklik edilmesine dayalıdır. Bu konuda İslam, peygamberleri olmaları gerekenden fazla yüceltip ilahlaştıran, Allah inancının önüne geçiren dinlerden temelden ayrılır. Hz. Adem'den Hz. Muhammed (sav)'e peygamberler ancak birer peygamberdirler; daha fazlası değil... Onlar bu amaçla Allah tarafından seçilip dereceleri yüceltilmiş birer önderdirler. Onları bu şekilde algılayıp kabul etmeli ve bunun dışında bir aşırılığa gidilmemelidir. Tıpkı Kur'an'ın Müslümanları Hz. Muhammed (sav) konusunda uyardığı şu ayetin verdiği mesaj gibi:  "Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah'a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır." (Ali imran 144).