Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

İyilik Yap İyilik Bul!

26 Eylül 2009 Cumartesi Sonpeygamber.info / Yazarlar

Hadis:9

Cabir'den (r.a) rivayetle;  Rasûl-i Ekrem buyurdular ki:

Her iyi olan şey sadakadır. Kardeşini güler yüzle karşılaman ve kendi kovandan kardeşinin kovasına boşaltman iyi olan şeylerdendir.

Seçme Hadisler, 44

İyilik! Sen bastığı yerde çiçekler büyüten kutlu dost!

Nasıl saygı duymam sana; cümle güzellikler hayranın iken ve bütün bütün ebedi ferahlığa adanmışken varlığın, nasıl hürmet etmem sana? Ne söylendiyse güzellik üstüne hep sana adandı; ne biliniyorsa erdem adına hep seni besteledi çağlarca ve çağlarca.

Ufku olmayan sahralara utangaç merhametleri savuran yiğitler ağu kokan ayrılıkları senin için yüklendiler; ve senin içindi yüzünde kufî çizgiler beliren yiğidin kekeme erguvanlar misali pul pul dökülüşü. Kendi kervanında kaybolan bezirganlar seni bulmak için aradılar kendilerini; buğday dengine senin için sakladı Bünyamin'in tasını Yusuf'lar, yeniden bulmak için. Seni gerdanlık diye takarak süslediler Züleyha'ları meşşatalar ve melali kör kuyularda gizlediler.

İyilik! Sen, yanağında bulutlar terleyen dilara!

Nasıl özlemem seni; dolunaylar kaşının ucunda bir ben olmaya can atarken, ve hüma kanatlarına düşürülen gölge seni dokurken, nasıl hasret duymam sana. Sensiz, yabanıl bozgunlar ve vahşi yenilgiler sunuyor nakaratı şimdi türkülere; sensiz, yörüngesinde fısıltıyla can çekişen renkler bulanık sellerce akıyor. Sensiz ilerleyen zamanda efsaneler kendilerini yakmaktalar ve esrarlı havzalarda yollarını yitirmekte çalıkuşları. Güneşin batışı gözlerinde seyredilen sevgililere hicran elçileri getiriyor umulmadık akşamlar; ve yetim serhadlerde doludizgin ırmaklar hüzün diye akıyor. Bir kum saatinden zerre zerre savrulmada şimdi kalpler iklimlere ve billur kırıklarında ağlıyor hayallere mahpus bir medeniyet.

 

Geriye dönecek çağında mısın? Ve bir gün, bir gül fecrinde, eski yollardan çıkıp gelir misin?!.

"Güneş katlanıp dürülmeden...
...Ve yıldızlar kararıp dökülmeden."

İyilik! Sen, hüsn ü ânının peşinde savrulup gittiğimiz nur-ı dide!

Hayli zaman oldu. Cinaslı adımlarla yaşayan ehl-i diller tevriyeli çılgınlıklara koştular yokluğunda. Boş kalıplarda harcandı sözler ve cümleler anlamlarını yitirdi senden sonra. Yollarında serviler, servilerinde üveyikler büyüyen yurtlarımız çiğnendi bir bir. Arenaya salımlı aslanlar ilhamını yitirmiş şairlerin kabri başında ağlaşıyorlar artık. Senden sonra devrildi devrilmez sandığımız çınarlar ve son yalnızlığına hazırlanmakta şimdi udî acemaşiranlar. İyimser ferahnâklarımız üşüyen neylerin ceste ceste dağılan nağmesinde sınırdışı ediliyor mektup mektup. Gül dallarının teşrininde saklambaç oynayan bülbüllerimiz nicedir lâl düştü la'l kadehlerde; renkli uçurtmalar göklerde kayboldu ve derin feryadlar yollarını yitirdi yüreklerde. Süveydadan akseden izdüşümlerince sürmeler çekildi gözlere kudret kalemiyle ve mavera renkli rüzgârlar esti gurbet akşamlarında.

İyilik! Sen, hasretiyle kor ateşlere döndüğümüz ahsen-i takvîm!

Kaç sûreden birden gelirdin ayet ayet dünyamıza gece yarılarında, gündüz ortalarında; kırk ikindilerde ve kuşluk saatlerinde... Kardeşini güleryüzle karşılayan da, kovasından dostunun kovasına aktaran da sendin. Darılana gidendin hem, kötülüğü pişman edendin. Bir mihrap önünde varlığından geçen sultanlarca çoğaltandın varlığı, ve bir karanlık gecede aydınlatandın leylî dildarlığı. Sen bir göçmen kuşun kırık kanadını sarmak için vardın; aynı şarkıyı söyleyen sıcak dudaklardan aynı hazzı duyan kulaklara akardın. Bir şair gibi nazikçe sarardın kimsesizleri ve yıldız yağmurlarınca dökülürdün üstümüze tesbih tesbih. Denizlerinde yekâvâz gazeller dinleyerek büyürdü şefkat ve sahillerinde sadefler açılırdı müjde müjde...

İyilik! Eşim benim, iki gözüm, sultanım! Varlığında kederlerin derin uykulara daldığı ve bir daha uyanmadığı efendim. Var olduğunu bilmek, en ulvi tesellimdir.

İyilik!

Geriye dönecek çağında mısın? Ve bir gün, bir gül fecrinde, eski yollardan çıkıp gelir misin?!.

"Güneş katlanıp dürülmeden...

...Ve yıldızlar kararıp dökülmeden."