Peygamber'in İzinde Gündelik Hayat

 

Takılıp Kalma



Kapıların yüzünüze kapandığı, ruhunuzun daraldığı, iki elinizin iki yanınıza sarkıp kaldığı anlar oldu mu hiç? Dilerim hiç olmasın. Berbat bir duygudur. Berbat oluşu da aslında her şeyi akıl etmeyi, her düğümü çözmeyi üzerimize vazife addetmemizden ve daha da derinlerde kendimizi buna muktedir görmemizdendir. Kontrol isteğinin bu raddede güçlü olması korku, kaygı ve üzüntüyü de ta en baştan davet ediyor.

Biz hayatın sahibi değiliz. Kapıların sahibi değiliz. Yolumuz çıkmaza çıktıysa yapacağımız tek şey geri dönüp başka yol aramaktır.


devamını oku 20 Mart 2013 Çarşamba

Güzel Özü Güzel Söze Söyletmek



Mekke müşrikleri Kur'ân'a yönelik mücadelelerinde çeşitli yöntemler kullanmışlar. İçeriğine karşı koymuşlar, biz de onun gibi hikâyeler anlatırız demişler, getirdiği esaslarla alay etmişler ve her seferinde uygun cevapları almışlar. Sonunda yeni bir taktik geliştirip Kur'ân'ı duydukları zaman yüksek ses çıkarıp gürültü yaparak onun işitilmesini engellemeye çalışmışlar. Ama bu da yetmemiş Mekke insanlarını Kur'ân'ın çağrısından uzak tutmaya. Sadece mü'minler değil, müşrikler içinden de Kur'ân'ın cazibesinden kendini alamayıp görülme korkusuyla, geceleri gizlice dinlemeye çalışanlar olmuş. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayıp gün ışımasına yakalanınca telaşla evlerine dönerken "bir daha böyle yapmayalım" diye birbirlerine söz vermişler, ama ertesi gece yine Kur'ân'ı dinlerken bulmuşlar kendilerini.


devamını oku 18 Mart 2013 Pazartesi

Bahaneler



Bir şeyi kabul etmek işimize gelmediğinde bahane üretmek, günlük hayatımızda en çok yaptığımız işlerdendir. Hatta bir noktadan sonra, o bahanelerin gerçek olduğuna kendimiz de inanmaya başlarız.


devamını oku 15 Mart 2013 Cuma

Kur'ân Neden Kıssalar Anlatır



“Kur’ân neden kıssalar anlatır" sorusuna verilebilecek cevapların örnek göstermek, öğüt vermek, Peygamberi teselli etmek, inananlara ümit bahşetmek gibi ilk akla gelenlerinin üzerinde durmayacağız bu yazıda.

Biraz daha dolaylı olacak bizim ele alacağımız sebep. Kur'ân'ın neden kıssalar anlattığını, o kıssaların kahramanları üzerinden anlamaya çalışacağız.


devamını oku 13 Mart 2013 Çarşamba

Ölüm



Ölüm düşüncesi insanı karamsar ve depresif mi yapar, yoksa hayatının kalitesini ve verimliliğini mi artırır?

Ölüm korkusunun (ki bu aslında yok olma, hiç olma korkusudur ve insan yaşarken de yok ya da hiç olabilir) insanın en temel korkusu olduğu ve bütün ruhsal sorunlarımızın başında geldiği, daha doğrusu bütün ruhsal sorunların ölüm korkusuyla baş edememekten doğduğu söylenir. Oysa Peygamberimiz’in hadislerine göre ölüm; hayattayken en güzel nasihatçidir, ölüm anı mü'min kul için en yüce dosta kavuşma anıdır.


devamını oku 11 Mart 2013 Pazartesi

Herkes Gibi Olmak



Hazreti Peygamber’in insanlarla ilişkilerini tarif eden kaynaklar O’nun pek çok özelliği yanında bir de şunu belirtirler sıklıkla:

O (İslam'ın azılı düşmanlarıyla yapılan diplomatik görüşmeler dışında) günlük hayatında ve sahabeleriyle beraberken onlardan biri gibi davranmaya/görünmeye özen gösterirdi. Öyle ki O’nu tanımayan bir yabancı bulunduğu meclise girdiğinde O’nu diğer insanlardan ayırt edemez ve "Hanginiz Muhammed?" diye sorma ihtiyacı hissederdi.


devamını oku 8 Mart 2013 Cuma

Dolambaçlı Konuşayım ki Bilgiliyim Sanılsın



Hazreti Peygamber’in sözlerine aşina olanlar (tercümesinden dahi) bir cümlenin O’na ait olup olmadığını hissederler. O’nun sözlerinin ayırt edici özelliklerinden birisi tekellüfsüz oluşudur. Zorlama değildir, uzun ve karmaşık değildir, herkesin anlayabileceği kadar basit görünür; ama bir o kadar derinlikli ve hikmet doludur. Bu nedenle de her seviyeden insana, kıpırdarsa başındaki kuş uçacakmış gibi yerine mıhlayarak dinletmiştir kendini.


devamını oku 4 Mart 2013 Pazartesi

Zorluk Çıkarmaktan Haz Almak



Peygamberimiz'in Allah'a veya kullara ait bir hakkı ihlal etme ihtimali olmayan her konuda iki seçenek karşısında kaldığı zaman daima kolay olanı seçtiği malumunuzdur.

O hepimizin bildiği gibi Hz. Enes (ra)'in rivayet ettiği bir hadiste "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin" (Riyazu's-Salihin, Yumuşak Huyluluk ve Yavaşlık, 640) buyurmuştur.


devamını oku 27 Şubat 2013 Çarşamba

Deliriyor muyum?



Vahyin başlangıcında Hz. Peygamber’in yaşadığı korku malumunuzdur. Hiç beklemediği şekilde fiziksel dünyanın bu denli üstünde bir tecrübe yaşaması onu kendi akıl sağlığından şüphe etmeye kadar götürmüş ve dehşet içinde döndüğü evinde sevgili eşi Hz. Hatice (r.anha)'ye aklını kaybetmeye başladığından kuşku duyduğunu söylemişti.

Bugün bizi ilgilendiren kısım işte burada başlıyor.


devamını oku 25 Şubat 2013 Pazartesi

En Baştan Başlamak



Gittiğim çalışma gruplarından birinde katılımcıların tamamı genç ve iyi eğitimli dindar kızlar. Çoğunun akademik kariyeri devam ediyor. Çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. Birkaç dil biliyorlar. Zihni ve entelektüel düzey yüksek yani. 

Birlikte Hazreti Peygamber’in hayatını eksen alarak genel İslam bilgisi ve sosyal sorunlarımıza İslam'ın bakışı gibi konularda sohbetler yapıyoruz. Bu sohbetlerden birinde konu İfk Hadisesi sebebiyle Hazreti Peygamber’in vahiy gelmediği zaman problemleri beşeri imkânlarla çözmeye çalışmasına geldi.


devamını oku 22 Şubat 2013 Cuma

Dindarlığın Sınandığı Anlar



Hiç kendinizi babasız bir çocuk dünyaya getiren Hazreti Meryem (as)’in yerine koydunuz mu? Ya da Kızıldeniz kıyısındaki Hazreti Musa (as)’nın? Veya Mağaradaki Hazreti Muhammed (sav)’in?

Hepsinin hikâyesindeki ortak yön bir insanın başına gelebilecek en zor anlarda Allah'tan gelene boyun eğmeleridir. O'na tam bir güven ve teslimiyetle bağlanmışlar ve yaşadıkları nedeniyle isyana düşmemişlerdi.


devamını oku 11 Şubat 2013 Pazartesi

Putlar Ne İşe Yarar



Bizim açımızdan Allah'ın varlığı zorunludur. O'nsuz bir varoluş düşünülemez. O her şeyin üzerinde ve her şeyden yücedir. Her şey O'na bağlı, ama gördüğümüz hiçbir şey O değildir.

Yeryüzünde insan zihni tarafından üretilmiş bir sürü tanrının olması bile Allah'ın varlığının delillerindendir. Bu putlar insanın kendinden üstün bir güce sığınma, yaklaşma, dua etme ve onun korumasında olmaya ihtiyacı olduğunu ve bu ihtiyacın doğru kaynaktan karşılanamaması durumunda onun yerini tutmak üzere taklitlerinin üretildiğini gösterir.


devamını oku 6 Şubat 2013 Çarşamba

Olaylar Kalplerimizde Olana Göre Sonuçlanır



Bugün size yaklaşık 50 sene, belki daha da önce İstanbul'da yaşanan küçük bir hikâyeyi anlatacağım. Olayı samimi bir toplantıda bizlerle paylaşan; Hafız Münevver Sarıgüzel Hanımefendi. Olayın kahramanı ise kız kardeşi; Hafız Aynur Akman Hanımefendi. Yer: Süleymaniye. Mekân: Hattat Müşerref Çelebi'nin konağı.


devamını oku 4 Şubat 2013 Pazartesi

Kendinden Şüphe Etmek



Her türden değişim ve dönüşüm kendinden şüpheyle başlar.
Böyle düşünmen doğru mudur? O davranışın doğru olmuş mudur? Doğru kişiyi mi seçtin? Çocuğumuzu böyle yetiştirmekle doğru mu yaptık? Aldığımız bu karar ne kadar doğru? Sorular gitgide çoğalır.
Yapıp ettiklerinden kesin emin olanlar genellikle hayatın başında ve sonunda olanlardır...


devamını oku 31 Ocak 2013 Perşembe

Mahbubun Mabuda Dönüşmesi



"İnsanların içinde öyleleri bulunuyor ki Allah'tan başkalarını Allah'a nazîr edinerek onları Allah'ı sevdikleri kadar seviyorlar. İman edenlerse Allah'ı muhabbetin en yüksek derecesiyle severler. Şayet bu zulmü edenler bilseydiler ki hani o azap görecekleri gün bütün kudret yalnız Allah'ındır ve Allah'ın azabı yamandır, acaba ne olmazlardı!" (Bakara 2/165)

Bu ayet, ulûhiyyetin en önemli hususiyetlerinden birinin muhabbet yani sevilmek olduğunu gösterir. Elmalılı Hamdi Yazır bu ayeti tefsir ederken "Mabud en yüksek mahbubdur" der.

devamını oku 30 Ocak 2013 Çarşamba