Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Kimden İstiyoruz?

14 Mayıs 2015 Perşembe Sonpeygamber.info


Şundan eminim ki duamı işiten yüceler yücesi Rabbim, bana, ağzımdan dökülen sözcüklerden daha yakın. Kalbimdeki isteği de samimiyeti de en iyi bilen yine O. Ve O'ndan başka sıkıntıları giderecek, ihtiyaçlara cevap verecek, iyilikler bahşedecek kimse de yok. Ben böyle iman ediyorum ve ekliyorum: "Allah'a güvenin ve namazlarınızın arkasından O'na samimiyetle el açın. Ve tabii O'nun huzurunda hayatınızın bir muhasebesini yapın. Bir çözüm yolu bulacaksınız.”

 “Dua ibadettir.” (Ebû Dâvûd, Vitir 23)

Her ne ki yaratılmıştır, türlü ihtiyaçlar, türlü emeller içindedir. Yaprağa duran fidanlar, toprağı kabartan tohumlar, büyüme coşkusuyla dolup taşan çocuklar, gün ağarmadan ocağı yakan fırıncılar, gecenin karanlığında yolcu taşıyan şoförler, göklerde kanat çırpan kuşlar, toprağın içinde debelenen sürüngenler, denizin derinliklerinde nefes alıp veren canlılar, bin bir çeşit koşuşturmaca içinde insanlar... Bir şeyler isterler. Bazen bir sıkıntıdan kurtulmak, bazen bir emele kavuşmak dilerler.

İsteğimizi elde edemediğimizde, yolumuza çıkan bir engeli aşamadığımızda, bir sıkıntıdan kurtulamadığımızda türlü kederlere, türlü duygulara boğuluruz. Bazen ümitsizliğe, bazen hırsa kapılırız. Her ikisi de karartır ruhumuzu; zulüm olur hem kendimize hem başkalarına. Unuturuz duayı ve duayı işitenin kudretini de bağlanırız bir ayetin suretine, bir insanın nefesine, bir maddenin gücüne.

"Eşim artık benimle eskisi gibi ilgilenmiyor. Eve geç geliyor. Şüpheler içindeyim. İlişkimizin eskisi gibi olması için hangi duayı okuyayım?" diye soruyor bir hanım. "Bilmiyorum" diye cevap veriyorum.

"İşlerimiz kötüleşti, eskisi gibi kazanamıyoruz. İşlerimizin yoluna girmesi için hangi duayı okuyalım?" diye soruyor bir başkası ve ben yine "Bilmiyorum" cevabını veriyorum. 

"Allah'a ancak kendisiyle yaklaşabilirsin" diyor İbn Arabî.

Ben gerçekten bilmiyorum okunduğunda bir sihirli değneğe dönüşüp her şeyi güllük gülistanlık yapacak sözler manzumesini. Ama şundan eminim ki duamı işiten yüceler yücesi Rabbim, bana, ağzımdan dökülen sözcüklerden daha yakın. Kalbimdeki isteği de samimiyeti de en iyi bilen yine O. Ve O'ndan başka sıkıntıları giderecek, ihtiyaçlara cevap verecek, iyilikler bahşedecek kimse de yok. Ben böyle iman ediyorum ve ekliyorum: "Allah'a güvenin ve namazlarınızın arkasından O'na samimiyetle el açın. Ve tabii O'nun huzurunda hayatınızın bir muhasebesini yapın. Bir çözüm yolu bulacaksınız.”

Vermeyecek olsaydı istemeyi koyar mıydı kalbimize? Gerçekten ne istediğimizi ve kimden istediğimizi biliyor muyuz? Dualarımızı ne kadar önemsiyoruz? Rabbimize ne kadar güveniyoruz?

"Dua ederken bir çocuğun annesinden istediği gibi iste" diyor Ali Şeriati. Bıkmadan, usanmadan, ısrarla, vereceğine inanarak. "Ana karnındaki bir çocuk gibi kanlar içinde otura dur" diyor Feridüddin Attar.

Oysa biz acele ediyor, belli sayıda okuduğumuz ayetlerle, tesbihlerle, salavatlarla isteklerimiz hemen yerine gelsin, dertlerimiz derhal uzaklaşsın istiyoruz. Bir tür alışveriş gibi. Karşılığını alamayınca da ibadetten yüz çeviriyoruz. Bir hanım, "Niye her şey benim başıma geliyor? Ben Allah'a küstüm, o nedenle namazı bıraktım." diyor.

Mevlana der ki: “Ne zaman gökyüzüne bir nefes, bir dua gönderdin de ardınca ona benzer bir iyilik gelmedi? Dikkat etsen, hep uyanık olsan yaptığın işin cevabını görürsün. İşaret dilini iyi bilen kişiye açık söz söylemeye gerek var mı? Ayak kırıldı mı Allah kanat bağışlar. Kuyunun dibinden bile bir kapı açar."

Bizler kırılan ayağın yasını tutarken verilen kanatları fark edemiyoruz. Arzularımıza, kederlerimize odaklanıyor, açılan kapıları göremiyoruz. Ne istemişsek, o verilsin kibri içindeyiz. "Gece gündüz arayıp da bulamıyorsan, o kaybolmuş değil, senin isteğinde eksiklik var" diyor Attar, "Üstünlük isteğindesin sen! Padişahın eliyle verdiği şey ister taş olsun ister inci; ayırt edersen yol eri değilsin! Eğer inciye sevinir taştan yerinirsen padişahla alışverişin yok senin. Taşa inciye ne dost ol ne düşman. Yalnız şuna bak sen kimin elinden geliyor."