Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Peygamber Rehberliğinde Çocuk Eğitmek

25 Aralık 2009 Cuma Sonpeygamber.info / Bir Hadis Bir Yorum


Ebû Hüreyre (ra) şöyle dedi: Hz. Ali'nin oğlu Hasan  (ra) sadaka edilen hurmalardan birini alıp ağzına atmıştı.

Bunu gören Rasûlullah: "Kaka, kaka! At onu! Bizim sadaka edilen şeyleri yemediğimizi bilmiyor musun?" buyurdu.

(Buhari, Zekat 60; Müslim, Zekat 161)

Zekat temizlik demektir. Zekatını vermek suretiyle insan, dünyevileşme temayülüne bir karşı duruş sergilemiş olacaktır. Allah'ın kendisine lütfettiği mal varlığında yine Allah'ın ihtiyaç sahipleri için takdir ettiği miktarı gözden çıkarmak bir yürek işidir her şeyden önce. 

Bu hadise, Hz. Peygamberin Mescid-i Nebevî'de, zekat olarak toplanan hurmaların dağıtımını kontrol etmesi esnasında yaşanmıştır. Hz. Hasan'ın hurmayı ağzına atışına Rasûlullah'ın tepkisini anlayabilmek için "Muhammed (sav) ailesine sadakanın haram kılındığı"nı, bunun sebebinin ise konuyla ilgili diğer rivayetlere göre "sadakaların insanların kirleri" (Müslim, Zekat 168) olduğunu bilmek gerekir.

Zekat temizlik demektir. Zekatını vermek suretiyle insan, dünyevileşme temayülüne bir karşı duruş sergilemiş olacaktır. Allah'ın kendisine lütfettiği mal varlığında yine Allah'ın ihtiyaç sahipleri için takdir ettiği miktarı gözden çıkarmak bir yürek işidir her şeyden önce. Zekat, yüreğin ve zihnin, maddeciliğin insânî hasletleri körelten kirlerinden temizlenmesine vesiledir. İnsanın tezkiye aracıdır. Bu bakımdan, zekatlar, sadakalar insanın kirleri olarak tavsif olunmuştur. Yine bu sebeple Hz. Peygamber, kendisine verilen yiyeceklerin zekat yahut sadaka olup olmadığını öğrendikten sonra yemiştir.   

Hadis bizlere ayrıca, Hz. Peygamberin küçük torununu nasıl terbiye edip ilgilendiğini de göstermektedir. Malumdur ki küçük yaşta verilen eğitim taşa kazınan yazı gibidir. Yıllar geçse de izi silinmez. Çocuğun eğitiminde ise en önemli ve öncelikli görev aileye düşmektedir. Modern hayatın çok fazla örseleyip değersizleştirmeye çalıştığı aile yaşantısının köklerinden tamamen kopmaması için her bireyin işlevsel bir fonksiyonunun olabilmesi, dolayısıyla hayatın daha anlamlı bir şekilde yaşanılabilir olması için yapılabileceklerden bir örnek de mevcut bu hadiste. Aile büyüklerinin, torunlarıyla olan ilişkilerine bir örnek. Sahip olunan ahlak anlayışı, değerler ve inanışların yeni nesle aktarımında o büyülü ilişki (dede / babaanne/ anneanne- torun ilişkisi)nin niteliği, günümüzün modern, çekirdek aile yapısı, çok meşgul ebeveynler dikkate alındığında daha bir anlamlı gözüküyor.  

Din eğitimi ilkeleri açısından değerlendirildiğinde ise bu hadisten şu sonuçlar çıkarılabilir:

  • Çocuğun eğitiminden öncelikle aile sorumludur.
  • Aile büyükleri çocuklarını haram lokmadan korumalıdır.
  • Çocuk bir hata yaptığında üzerinden zaman geçmeden, "küçüktür, ileride öğrenir" demeden uygun bir şekilde düzeltilmelidir. Unutulmamalıdır ki alışkanlıklar tekrarlardan doğar.
  • Çocukla anlayacağı bir dille konuşulmalıdır.
  • Bir davranışı yasaklamakla yetinilmeyip, çocuğun seviyesine uygun bir şekilde yasağın sebebi anlatılmalıdır.
  • Çocuğa -özellikle dinî konularda- verilen ilk bilgilerin doğru olmasına dikkat etmelidir.
  • Yaşının gerektirdiği kadar, her bilgi değil ama mutlaka doğru bilgi verilmelidir.
  • Çocuklar zaman zaman büyüklerin meclislerine katılmalı, çeşitli adab ve erkanı gözlemleyerek öğrenmeleri sağlanmalıdır.