Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Cennetin Ortasındaki Köşk

20 Şubat 2010 Cumartesi Sonpeygamber.info / Bir Hadis Bir Yorum


"Şakadan dahi olsa yalan söylemeyen kimseye

cennetin ortasında bir köşk verileceğine kefilim."

(Ebû Davûd, Edep 7)

Yalan; hakikat karşısında körlüğün, korkaklığın, acziyetin ifadesi! Nifak binasının üzerine inşa edildiği temel!  

Niçin yalan söyler ki insan? Niçin tabanı toprağın üstünde, tavanı yerin derinliklerinde bulunan bir binanın temeline taş koyar ki? Gizlenmek için mi gerçeğin huzur verici aydınlığından! Dinlenmek için mi yalanın kuşkular uyandırıcı karanlığında!

"Şüpheliyi bırak, şüphe vermeyene bak." buyuruyor Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, "Zira doğruluk gönle huzur vericidir, yalan ise kuşku." (Tirmizî, Kıyamet 60)

Yalan söyleyen kimden gizler gerçeği?

Sadece kendisinden! Bütün kötülüklerin besleyicisidir çünkü yalan; gıybeti kolaylaştırır, kin gütmeyi, iftira etmeyi, laf taşımayı, verilen sözde durmamayı, fitne çıkarmayı küçük gösterir de insan, kendindeki kötülüğün farkına bile varmaz. Bir sözcükle dahi olsa uzak durulmayan yalan, kelime kelime birikerek imana indirir son darbesini; hakikatle arasına perde çekiliverir insanın.

"Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk diye kaydedilir. Yalancılık yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücur da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allak katında yalancı (kezzâb) diye yazılır."  (Buhârî, Edep 69)

Kime ihanet eder gerçeği tersyüz etmekle insan?

Kullarına! Güneşle aramıza giren duvar gibidir yalan ve yalan söyleyen hakikatin önüne bir perde çeker. Kulağımızı kirletir, gözümüzü köreltir, gönlümüzü bulandırır. Vaad edilen bir yalansa eğer hayallerimizi yıkar, yıpratır güven duygumuzu. Kolayca ayrılıverir bir bedenin uzuvları. Geleceğimizi, umutlarımızı çalar.

Yaratıcı'sına! Eşyayı hakk üzere yaratana! Yaşam bir emanettir çünkü insana, duydukları, gördükleri, çalışarak elde ettikleri, ihsan ile sahip oldukları ve bedeni. Ödünç verilen her şey sahibinin istediği şekilde kullanılmalıdır; günahlarla kirletilmeden, tertemiz iade edilmelidir.

"İnsan sabahlayınca bütün organları dile başvurur ve şöyle derler: Bizim haklarımızı korumada Allah'tan kork. Biz ancak senin söyleyeceklerinle ceza görürüz. Biz sana bağlıyız. Eğer sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Eğer sen eğrilir, yoldan çıkarsan biz de sana uyar yoldan çıkarız." (Tirmizî, Zühd 61)

Kullarına! Güneşle aramıza giren duvar gibidir yalan ve yalan söyleyen hakikatin önüne bir perde çeker. Kulağımızı kirletir, gözümüzü köreltir, gönlümüzü bulandırır. Vaad edilen bir yalansa eğer hayallerimizi yıkar, yıpratır güven duygumuzu. Kolayca ayrılıverir bir bedenin uzuvları. Geleceğimizi, umutlarımızı çalar.

Hakk'a ulaştıracak yegâne yoldur sırât-ı müstekîm ve yegâne metottur İslâm. "Seninle beraber tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! ..." (11/112) buyuruyor Allah Teâlâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e ve mü'minlerine. Zira yol, yolcusunun doğruluğundan belli olur. Yolun eğriliğini zannettirecek küçücük bir davranış bile ayağına dolanır yolcunun, mü'minin. Şakadan dahi olsa!