Irkçılık ile Asabiyet Arasındaki Dil-Zihniyet İlişkisi
Irk kelimesi sözlüklerde nesil, sülâle, zürriyet, damar, kök; terim olarak ise kalıtımsal olarak ortak fizikî ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu anlamlarına gelmektedir.[3] Dünyada en çok konuşulan dil ailesine mensup olan Hint-Avrupa dillerinde ırk kelimesinin karşılığı 16. yüzyıldan itibaren İngilizce ve Fransızcada ‘race’, İspanyolca ve Portekizcede ‘raza’, İtalyancada ‘razza’, Almancada ‘die Rasse’dir ve hepsi de etimolojik olarak Arapça’daki ‘re’s’ yani kafa anlamındaki baş kelimesine dayanmaktadır. [4]
Irk kavramının Arapça’daki kafa yahut baş kelimesinden türemesi ise gayet manidardır. Zira modernleşme döneminin en zirvede olduğu yıllara tekabül eden yirminci yüzyılda üstün Hint-Avrupa topluluğuna ait ârî ırk araştırmaları özellikle fiziki antropoloji çalışan bilim insanlarının öncülüğünde bütün dünyayı sarmıştır. Kafatası ölçümleri ve şekilleri, hangi ırkın en üstün olduğuna yönelik teoriler bu dönemde en çok tartışılan konular arasında yer almıştır.
Asabiyet ise sinirlilik, öfke, hiddet gibi anlamların yanında akraba, soy sop, kavim, vatan, millet ve din gayreti gütmek için kullanılan bir tabirdir. Baba tarafından kurulan akrabalık ilişkisine de asabe denilir. Ancak kelimenin ilk anlamı olan sinir ile akrabalık bağı arasındaki ilişki sinirlerin tüm vücudu saran biyolojik ve kaçınılmaz bir ilişkiyi uhdesine barındırmasıdır. Irkçılık ise kendi ırkını başka ırklardan üstün sayan ve soyunun başka ırklarla karışmasından çekinip endişe eden, ırkı bir ulusu meydana getiren ana unsur olarak kabul eden görüştür.
İnsanlık tarihinin başından itibaren ortaya çıkan savaşların kökeninde gerek maddi gerekse manevi üstünlük düşüncesi yatmakta ve ait olduğu ırkıyla övünüp diğer insanları aşağı görmek de savaşların sebeblerinden birini teşkil etmektedir. Müslüman ahlakı ise her zaman haklının ve Hakk’ın yanında olmayı şiar edindiğinden aynı soydan veya ulustan olsa bile haksızlık yapan kişilerin desteklenmesini benimseyemez. Ashâbdan Vâsile b. el-Eska’ asabiyetin ne olduğunu öğrenmek istediğinde kâinatın Efendisi “Kavmine zulüm ve haksızlıkta yardımcı olman asabiyettir” diye cevap vermiştir. [5] Asabiyyet ve ırkçılık davası gütmek İslam öncesi cahiliye çağına geri dönmek ve sünnet-i seniyyenin açtığı kutlu yoldan sapmakla eş anlamlıdır.
Yazımızı, Allah’ın elçisinin Ebu Zerr (ra)’a yaptığı şu uyarıyla bitirelim. Annesinin ten renginden dolayı kınanan Bilal-i Habeşî (ra), Ebû Zerr (ra)’i şikâyet ettiğinde Rasûlullah (sav) “Ey Ebû Zerr! Sen onu anasının ten renginden dolayı mı ayıplıyorsun? Demek ki hâlâ senin içinde Cahiliyye ahlâkı bulunmaktadır” [6] buyurarak asırlar öncesinden ırkçılık zihniyetini yok etmeyi hedeflemiştir.
Dipnotlar:
1. Ebû Dâvûd, Edeb, 122.
2. Müslim, İmâre, 53; Nesâî, Tahrim, 28; İbn Mâce, Fiten, 7.
3. http://www.kubbealtilugati.org/
4. Walther Mitzka, Etymologisches Wörterbuch der Deutschen Sprache, Berlin: Walter de Gruyter, 1967, s. 584.
5. Ebû Dâvûd, Edeb, 121.
6. Buhârî, İman, 20.