Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Kıyamet: Gün Bugün-Dirlik Günü

14 Ağustos 2014 Perşembe Sonpeygamber.info / Mukabele: Anlam Sağlaması


Mukabele; Kitâb’ın içinde kastedilen hakiki anlama oranla -bizim bu güne kadar anlayabildiğimiz Kitâb’ı- karşılaştırarak bir yerde anlam sağlamasını yaparak okumak ve henüz anlayamadığımız hakiki Kitâb’a bakarak “kitapçıklarımızı” yenilemek gibidir. Gerçek bir mukabele hem bugüne kadar Kitap’tan anladıklarımızın doğru olup olmadığını, hem de buna bağlı olarak yaşadığımız hayatın gerçekten de Kitaplı olup olmadığını sorgulama imkânını verir.

Baştan sona okumalarla hayatı yeniden daha doğru anlamanın ve yaşamanın zamanı olsun.

Çünkü dünya hayatı her şeyi eskiten, kendisi de eskiyen bir hayat. Hiçbir şeyin yeni, canlı dipdiri kalması mümkün görünmüyor. Oyuncak tutan el baston da tutuyor. Baharı sona eriyor illa ki dünyanın. Sabahı akşamlıyor. Kavuşmaları ayrılığa kurulu. Filizinde kuruyup gitme istidadı var.

Kıyamet suresi “Yeniden dirileceksin!” derken; yeniden yaşayacaksın, yeniden canlanacaksın,  canın geri verilecek, tıpkı eskisi gibi can bulacaksın; an, anlar, uzun zamanlar yaşayacaksın derken, bir hayatın bitişinden çok yeni bir hayatın başlangıcını haber veriyor. Daha çok korkutmaca gibi algılanmış bu haberlerin, aynı zamanda müjdeleme gibi de algılanması gerekiyor.

Kıyamet sureleri, sağduyulu her insanı yeni hayatı için heyecanlandırıyor. Zaman ve mekân değişiminin heyecanı, dünya hayatının ne olursa olsun sıradanlaşan ve hep biten, hep geçici olan güzelliklerinin yanı sıra, bıktıran zorluklarının, zahmetlerinin gün gelip biteceğini, sıfırlanabileceğini, sil baştan bir hayatın başlayacağını müjdeliyor.

Yeniden dirileceksin, yeni bir hayatın olacak!

Başına geleceklere inanmalısın. Başına geleceklere göre yaşamalısın.

Bir ölüp bir dirileceksin. Öleceksin fakat hep bir ölü olarak kalmayacaksın.

Bütün hayatının bir karşılığı olacak. Karşılıksız kalmayacaksın. Yaşadığın hayat ileride seni karşılayacak. Emeklerin, çabaların, didinmelerin, çırpınmaların, koşturmaların boşa gitmeyecek. Muhakkak bir değerlendirilmeye tabii tutulacaksın. Kale alınacak yaşadıkların. Kararların, tercihlerin, söylemlerin, en çok da çok yapıp etmelerin. Bütün bunların ardında bütün hayatının kendisinden kaynadığı özün dikkate alınacak. Boşa yaşamadığını göreceksin. Anlamsız olmadığını. Bir karşılığının olduğunu göreceksin.

Dirilecek ve dengeni bulacaksın.

Dünya, ahirete dönecek bir gün. Dünya hayatı, ahiret hayatına evrilen koca bir gece olacak.

Ahiret hayatı, bunca zahmetin arkasından sabah aydınlığı gibi gelecek.

Dirileceksin bu uzun ölüme benzer hayattan. Bunun için evvela bir ölmen gerekecek.

Bir ölüm aşısı vurulacak vakti gelince kalbine. Duracaksın. Dinleneceksin biraz hayattan. İşte o zaman ölümlülükten özgürleşeceksin. Ve artık ölümsüz olacaksın.

Ölümsüz…

Bu büyük yenilik için herkes, onlar, biz hazır mıyız? Sen yeterince hazır mısın?

Kitab’ın hemen her yerinde geleceği anlatırken, mevcut zamanın farkındalığını, ‘an dolaşımı’nı sağlayan bu sorular, hazırlık bilincini ayakta tutuyor. Belki de yalan telaşlarımıza hakiki bir telaş katıyor.

Çünkü dünya hayatı her şeyi eskiten, kendisi de eskiyen bir hayat. Hiçbir şeyin yeni, canlı dipdiri kalması mümkün görünmüyor. Oyuncak tutan el baston da tutuyor. Baharı sona eriyor illa ki dünyanın. Sabahı akşamlıyor. Kavuşmaları ayrılığa kurulu. Filizinde kuruyup gitme istidadı var. Yeşili koynunda hep sarıyı besliyor. Yerinde durmuyor yeni. Eskiyor. Geçiyor. Göçüyor. Yok oluyor. Ölüyor.

Bu fanilikten soyunacaksın. Yeniden dirileceksin.

Yepyeni bir hayat kuracaksın!

Bu düşle yaşa! Bunun için heyecan duy. Buna hazırlan.

Olacak bunlar. Parmak uçlarına varıncaya değin dirileceksin. Canlanacaksın. Hayat bulacaksın.

O yeni hayatı burada sen kuracaksın.

Ahiret inancı bir anlamda dünyaya inanmandır, dünyayı inkâr etmen değil. Yok, sayamazsın şimdini. İhmal edemezsin. Gelecek inancı şimdiye, ‘şimdi’nin gerçekliğine, ‘şimdi’yi ciddiye almaya, anı değerlendirmeye; anı dosdoğru, dolu dolu yaşamak gerektiğine inanmandır.

Dirilişe inanmıyorsan şimdiden öldün say kendini. ‘Şimdi’ni öldürdün say.

Şimdiki zamanını değerlendirmiyorsan eğer, geçmişini de geleceğini de öldürüyorsun demektir. Şimdi, hiç yerinde durmaz, biraz önce gelecekken, biraz sonra geçmiş oluverir. Ele avuca sığmaz.

Dirilişe inanman demek, ‘şimdi’ne inanman, ‘şimdi’nin farkında olman, ‘şimdi’nin gücüne, senin geleceğine olan etkisine inanman, onu elinde tutman, ona sahip çıkman demektir.

Ahiretin, senin sonsuz sonun, bu ‘ilk’inden, bu dünyandan doğacak.

Dirilişe inan!

Diri tut kendini her açıdan. Sağlıklı bir bedene sahip ol. Dipdiri olsun bütün hücrelerin. Her biri kendisinin varlık nedenine göre yaşamayı ve ölmeyi bilsin.

Bedenini tabut kılma ruhuna. Ve ruhunu diri tut!

Dirilişe inanman ruhsal açıdan diri olmandır. Bir ruh nasıl diri olursa öyle…

Kalbin iyi bir amaç için atsın! Hayatında yaptıklarının tek tek bir anlamı olsun. Bir öykü, bir şiir yazıyormuş gibi yaşa! Amel defterin hayatını kaleme aldığın nefis bir günlük olsun. Gün bu gündür. Gününü -dosdoğru yaşama çabasıyla- gün et!

Bir ağaçmışcasına dur mesela ‘dünya tarlanda’. Yere sağlam bas. Dik dur. Meyveli ve gölgeli ol. Bir dağ da olabilirsin yaslanmadan dik duran veya yaslanılan. Veya bir deniz, ilmiyle hayata kattığı derinliğe dalınıp çıkılan…

Bir çekiç al eline. Bir kalem. Bir fırça ya da. Kazma kürek... Çiz. Yaz. İmar et. Yenile. Tamir et. Öğret. Öğren. Kaz. Ekmek yap. Çorba pişir. Yemek yedir. Selam ver. Hatır sor. Ziyaret et. Güldür. Sustur. Geçmiş olsun de. Sancı çek. Doğur. Büyüt. Sev.  Bir işin ucundan tut.

Kaçacak yerin olmayan o gün için kendi sığınağını kendin hazırla! Doğru, iyi ve güzel yap bütün yaptıklarını ve sığınağını inşa et.

Diri olmak; vakti ölü geçirmemektir. O anda ne yapman, nasıl yapman gerekiyorsa onu yapmandır. İbnü’l vakt olmandır. Huzurdasın çünkü. Sadece yarın bir gün huzura çıkmayacaksın, bugün de bu an da huzurdasın. Bu yüzden hazır olmalısın.

Durma. ‘Şimdi’ni değerlendir. Yeni bir hayat için hayatını güzel eskit. Nasılsa eskiyecek olanı yeniliğe ebedileştir.

Dirilişe diril!

Ruhunu diri tut!

Diri olmak; vakti ölü geçirmemektir. O anda ne yapman, nasıl yapman gerekiyorsa onu yapmandır. İbnü’l vakt olmandır. Huzurdasın çünkü. Sadece yarın bir gün huzura çıkmayacaksın, bugün de bu an da huzurdasın. Bu yüzden hazır olmalısın. Huzura hazır…

Vicdanının sesi buna tanıktır. O küçük günlük, anlık mahkeme büyük mahkemenin irili ufaklı provalarını yaşatır sana. Sesini dinlersen seni hazırlar huzura…

Kendini sorgulaman huzursuzluğundur. Bir gün rahata ermen için rahatsız olursun…

Kendini sorgulaman huzurdur aynı zamanda.

“O gün bütün yolların varış yeri, Rabbinin katı olacak! O gün insana, yaptığı ve yapmadığı her şey bildirilecek. Hayır, aslında insan, kendi aleyhine şahitlik yapacak. Mazeretler bulup kendi (yaptıkları)nı gizlemeye çalışsa bile.”

Kur’ân seni diri tutan bir hazırlık kitabındır.

Hazırlık kitabı olarak sana bahşedilen vahyi okumayı ve anlamayı aceleye getirmemen gerekiyor bu hazırlık aşamasında.

Tarihten bu yana gelen din / hayat algılarını Kur’ân’ın ilk öğretmeni Son Peygamber’in anlayışına göre yeniden sağlamasını yapman gerekiyor. Aceleye getirilmiş veya bir dönemin sapkınlıklarının eseri olarak Kur’ân’ın yorumuna sızdırılmış yanlış algılardan temize çekmen gerekiyor. Bunun için senin de acele etmemene gerekiyor.

Kaynak dili, kendi dilini, kelimelerin hakiki anlamını, kavramların aslını astarını, kültür ve anlayışındaki karşılıklarını aceleye getirmemen, gelişi güzel ve üstün körü bir algıyla yaklaşmaman gerekiyor bu anlamlı Kitab’a.

Kitab’ı anlamayı aceleye getirmen yaşamını aceleye getirmen anlamına gelir.

Endişe etmemelisin. Allah öğrenmek isteyen bütün insanlara ve elbette sen istiyorsan sana, hakikati er ya da geç ulaştıracaktır. İsteyen herkesi doğru bir hayatta buluşturacaktır.

Dirilişi; nitelikli bir okuma, anlama, ağır ağır ve hazmederek yaşama şeklinde bir hazırlıkla karşıla…