Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Kore'deki İhtida Hadiseleri ve İhtidanın Entelektüel Boyutu Üzerine



19. asrın sonlarından itibaren psikoloji ve psikanaliz gibi insandavranışlarını ve bunların sebeplerini inceleyen disiplinlerin din değiştirme hadisesi üzerinde durmalarının en önemli sebebi, din değiştirmenin bir insanın yaşayabileceği en yoğun ve etkili ferdi tecrübelerden biri olması gösterilebilir. Böylesi bir tecrübenin arka planı, ortaya çıkış süreci ve sonrasındaki etkileri ruhbilimciler için önemli bir çalışma alanını oluşturmuştur.

İslam'daki ihtida ve irtidat kavramlarının toplamına tekabül eden ve Batılı conversion kelimesiyle ifade edilen din değiştirme hadisesi dinlerin ortaya çıkışından beri var olan bir vakıadır. Ayrıca bu hadise 19. asrın sonlarından itibaren psikoloji ve psikanaliz gibi insan davranışlarını ve bunların sebeplerini inceleyen bilimlerin üzerinde çalışmaya başladığı bir alana dönüşmüştür. Bu disiplinlerin din değiştirme hadisesi üzerinde durmalarının en önemli sebebi olarak da, din değiştirmenin bir insanın yaşayabileceği en yoğun ve etkili ferdi tecrübelerden biri olması gösterilebilir. Böylesi bir tecrübenin arka planı, ortaya çıkış süreci ve sonrasındaki etkileri ruhbilimciler için önemli bir çalışma alanını oluşturmuştur.

ImageBatı dillerindeki conversion kişinin, mensubu olduğu dinden başka bir dine geçmesini ifade eden bir kavramdır. Batı literatürünün aksine İslam'ın, din değiştirme hadisesini tek bir kavramla karşılamadığı görülmektedir. Bunun yerine İslam bu olayın iki yönünü net bir biçimde birbirinden ayıracak şekilde iki kavram kullanmaktadır: İhtida ve irtidat. İhtida, başka dinlerin mensuplarının veya inançsızların İslam'a girmesini ifade eden bir kavramdır. Bu eylemi gerçekleştiren kişiye de mühtedi denilmektedir. İrtidat kavramı ise bir Müslüman'ın inancını kaybetmesini veya başka bir dini benimsemesini karşılamaktadır. İslam'ı reddeden böylesi kişi veya kabilelere ise mürted adı verilmektedir.

19. asrın sonlarından itibaren psikoloji ve psikanaliz gibi insandavranışlarını ve bunların sebeplerini inceleyen disiplinlerin din değiştirme hadisesi üzerinde durmalarının en önemli sebebi, din değiştirmenin bir insanın yaşayabileceği en yoğun ve etkili ferdi tecrübelerden biri olması gösterilebilir. Böylesi bir tecrübenin arka planı, ortaya çıkış süreci ve sonrasındaki etkileri ruhbilimciler için önemli bir çalışma alanını oluşturmuştur.

Uzun yıllar boyunca din değiştirme hadisesini dışsal etkileri veya kişisel çabaları merkeze alan iki yaklaşım üzerinden inceleyen din psikolojisi çalışmaları 20. asrın sonlarına doğru ise daha eklektik bir yapıya bürünmüştür. Buna göre günümüzde bu hadisenin farklı toplumlarda, farklı şartlar altında ve farklı insanlar üzerinde farklı şekillerde meydana geldiği üzerinde durulmaya başlanmıştır. Koreli bir mühtedi olan Heon Choul Kim'in 68 Koreli mühtediyle İslam'a giriş süreçleri üzerine konuşarak hazırladığı Din Değiştirmenin Entelektüel Arka Planı adlı çalışması da bu algının paralelinde kaleme alınmış bir eser hüviyetindedir.

İhtida hadisesinin hep Batı'da yaşandığına dair genel kanaatin aksine Koreli mühtediler üzerine odaklanmış olan bu çalışma farklı bir örnek teşkil etmektedir. Uzun asırlar boyunca İslami düşünceden uzak kalmış Kore'deki İslami faaliyetlerin başlangıcının 1950'li yılların başında BM Barış Gücü bünyesinde bölgeye gelen Türk askerleri vasıtasıyla olduğu söylenebilir. Bu askerlere imamlık vazifesiyle Kore'ye gönderilen Abdulgafur Karaismailoğlu ve Zübeyir Koç gibi isimlerin başlattığı İslami tebliğ faaliyeti daha sonraki yıllarda büyümeye başlamıştır. Bugün Kore'de 40.000 civarında Koreli Müslüman bulunması bu faaliyetlerin geldiği noktayı göstermektedir. Bu bağlamda İslam'a asırlar boyunca kapalı kalmış ve İslam'ın çok kısa bir süredir tanındığı bir toplumdaki ihtida hadiselerinin incelenmesi de bu çalışmaya farklı bir hususiyet kazandırmaktadır. Ayrıca Kore'nin mevcut demografik yapısı içerisinde birçok dine mensup kişilerin olması ve birçok dinin birbirine yakın derecelerde temsil oranına sahip olması da Kore'yi farklı bir örnek konumuna getirmektedir. Bu noktada Kore'deki ihtida hadiseleri üzerine yapılan bu araştırmanın İslam'la bu çeşitli dinler arasındaki farklılıkların ortaya çıkmasına ve insanların İslam'da neyi farklı ve cazip bularak ona yöneldiklerine dair tespitler sunması açısından önem teşkil ettiği görünmektedir.

Çalışmada vurgulandığı üzere birbirinden çok farklı dinlerin bir arada bulunmasına rağmen dini yaşantının veya farklılıkların çok yoğun yaşanmadığı bir ülkedir Kore. Araştırmada denek olarak kullanılan 68 mühtediden çoğunluğunun çocukluklarında dini bir terbiyeden geçmeden büyüdüklerini söylemesi bu serbestliği göstermesi bakımından önemlidir. Bu serbestliğin Koreliler için hayatlarının ileriki dönemlerinde bir dinî arayışa sebep olması ise kaçınılmazdır. Fakat bu noktada Budizm, Konfüçyanizm, Protestanlık ve Katoliklik gibi yerleşik inanç sistemlerinin İslam gibi bölgeye yabancı bir dine karşı daha çok tercih edilebilir olduğu düşünülebilir. Buna rağmen Korelilerin büyük bir çoğunluğunun dinî tercihini yapamamış ve bu yüzden belli bir dine mensup olmayan kişilerden oluştuğu da göz önünde bulundurulursa yerleşik dinlerin Koreliler'in arayışına yeterince cevap veremediği de görülecektir.

İhtida hadiselerinin ortaya çıkışına dair, araştırmada ulaşılan veriler modern bilimlerin bu alanda yaptıkları mevcut çalışmaların sonuçlarıyla ciddi bir aykırılık göstermektedir. Bu disiplinler genellikle -Freud'un da etkisiyle- çocukluk dönemindeki travmaların ve baba baskısının daha sonraki dönemlerde mevcut otoriteye bir başkaldırı olarak değerlendirilen din değiştirme hadisesine sebebiyet verdiğini iddia etmişlerdir. Din değiştiren kişilerin genellikle sorunlu bir çocukluk devresi geçirdikleri kabul görmüştür. Fakat bu çalışmada deneklerin geneli çocukluk döneminde aileleriyle ilişkilerinin iyi olduğunu ve mutlu bir çocukluk devresi geçirdiklerini söylemişlerdir. Ayrıca mevcut psikolojik algıya göre din değiştirmenin hemen öncesinde yaşanması beklenen duygusal krizlere de deneklerin genelinde rastlanmadığı görülmektedir. Bunun yerine Koreli mühtediler genellikle entelektüel bir arayışın neticesinde ve bilinçli bir tercihle Müslüman olduklarını ifade etmişlerdir.Kore'deki ihtida hadiseleri üzerine yapılan bu çalışma bizi İslami tebliğ metotlarının etkinlik derecesi hakkında da bazı sonuçlara götürmektedir. Araştırmaya konu olan kişilerin yüzde 36'sının İslamiyet'le ilk tanışmalarının Müslüman olan bir başka kişi vasıtasıyla olduğunu ifade etmeleri kişisel tebliğin önemini gösteren bir örnek konumundadır. Bunun yanı sıra yüzde 11'lik bir kesim de çeşitli yayınlar vasıtasıyla İslamiyet'le tanıştığını ifade etmiştir. Bu da yayın faaliyetlerinin de tebliğde önemli bir işleve sahip olduğunu göstermektedir.

Koreli Müslümanların ihtida sürecindeki durumları da İslam'ı bilinçli bir şekilde tercih ettiklerini göstermektedir. Din değiştirmede genellikle mistik veya cebri bir takım unsurların etkili olduğu düşünülür. Fakat Koreli mühtediler genel itibariyle entelektüel bir arayış sürecinin sonunda ve İslam'ı çeşitli şekillerde tanımaya başladıktan ve hatta onun namaz gibi bazı esaslarını denedikten sonra Müslüman olduklarını ifade etmişlerdir. 

Din değiştirmenin ön belirtilerine dair de mevcut psikolojik kabullerle araştırma sonuçları arasında uyuşmazlıklar görünmektedir. Mevcut algı din değiştirmenin genellikle ergenlik devresinde ortaya çıkan ani ve kritiği yapılmamış bir olay olduğu düşüncesindedir. Fakat bu araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun 22-40 yaşları arasında ihtida etmeleri bu düşünceyle çelişmektedir. Buna rağmen deneklerin çoğunluğunun ergenlik döneminde din değiştirmeye neden olabilecek şeyleri düşündüklerini ama çeşitli sebeplerle bunu ertelediklerini ifade etmelerinin bu düşünceyle paralellik arz ettiği de görülmektedir. Buradan çıkarılabilecek en önemli sonuç ise Koreli Müslümanların ani ve üzerinde çok da düşünülmemiş bir conversion yaşamadıkları, aksine ergenlik döneminde ortaya çıkan bu eğilimi ciddi bir araştırma, öğrenme, tanıma ve hatta deneme sürecinden sonra ihtidayla sonuçlandırdıklarıdır.

Koreli Müslümanların ihtida sürecindeki durumları da İslam'ı bilinçli bir şekilde tercih ettiklerini göstermektedir. Din değiştirmede genellikle mistik veya cebri bir takım unsurların etkili olduğu düşünülür. Fakat Koreli mühtediler genel itibariyle entelektüel bir arayış sürecinin sonunda ve İslam'ı çeşitli şekillerde tanımaya başladıktan ve hatta onun namaz gibi bazı esaslarını denedikten sonra Müslüman olduklarını ifade etmişlerdir. Bu da bunun gayet bilinçli bir tercih olduğunu göstermektedir. Koreli mühtedilerin çoğunluğunun din değiştirdikten sonra yaşadıkları en önemli değişimin entelektüel planda olduğunu ifade etmeleri de Kore'deki ihtida hadiselerinin duygusal veya travmatik olmadığının, aksine bilinçli ve akli planda gerçekleştiğinin bir göstergesi konumundadır.

Son olarak dini tercihlerin genellikle kişinin kendisi tarafından yapıldığı ve çok çeşitli inançların bir arada bulunduğu Kore toplumunda İslam gibi yabancı bir dinin tercih edilme sebepleri üzerinde önemli tespitler sunan bu çalışmanın, ayrıca din değiştirme hadisesi üzerine Batılı din psikolojisi çalışmalarının ulaştığı sonuçların ve kabullerin dışında bir tabloyu gösterdiği de söylenebilir. Bu noktada Batılı din psikolojisi metotlarını kullanarak hazırlanan bu çalışmanın Batı'daki örneklerinin aksine sonuçlara ulaşması ilgi çekici görünmektedir. Ayrıca çalışmada din değiştirmenin bir takım etkilerin veya etkilenmelerin neticesinde ortaya çıktığı şeklindeki genel kanaatin aksine bu hadisenin bir entelektüel arka planının da olabileceğinin altı çizilmektedir. Çalışmanın atlanmaması gereken önemli bir özelliği de ihtida eden kişilerin ferdi tecrübeleri hakkında kendi ağızlarından edinilmiş bilgilerin aktarılmasıdır. Bu anlatıların da esere Kore'ye dair bilgileri çok sınırlı düzeyde olan bizim için ilgi çekici bir hüviyet kazandırdığı söylenebilir.