Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Örnek Dede Hz. Peygamber

21 Şubat 2019 Perşembe Hz. Muhammed / Sosyal Hayatı


Hz. Peygamber, Kur'ân-ı Kerim'in açıkladığı gibi, şâhid, müjdeleyici, uyarıcı, Allah'a davet edici ve aydınlatıcı bir ışık olarak bütün insanlığa gönderilmiştir. (Ahzâb, 45-46, Sebe, 28) O, âlemler için rahmettir ve büyük bir ahlak üzerindedir. Hz. Peygamber'in bu üstün özelliklerinin tezahür yerlerinden biri çocuklar olmuştur. Bundan dolayıdır ki dünyanın en mutlu çocukları, onun yaşadığı dönemin çocuklarıdır. Onun söz konusu üstün nitelikleri, merhameti, sevgi ve şefkati bütün çocukları kucaklamıştır. Engin tevazusuyla çocuklarla her fırsatta ilgilenmiş, şakalaşmış, gördüğünde onlara selam vermiş hal hatırlarını sormuş, hasta olduklarında ziyaretlerine gitmiş, onların kusurlarını da hoş karşılamıştır.

Hz. Peygamber'in bütün çocuklara karşı gösterdiği emsalsiz sevgi, şefkat ve merhameti özellikle onun kendi torunları ile ilgili haberlerde bulmamız mümkündür. Onun en büyük kızı Zeyneb (r.anha), Ebu'l-As (r.a.) ile evlenmiş ve ondan iki çocuğu olmuştur ki, bunlar Ali ve Ümâme’dir. Ali’nin küçük yaşta öldüğü anlaşılıyor. Ümâme (r.anha) ise önce Hz. Ali (r.a.) ile, ondan sonra da Muğire b. Nevfel (r.a.) ile evlenmişti. Bir rivayete göre onun Muğire (r.a.)'den Yahya isimli bir çocuğu olmuştur.

Hz. Peygamber'in nesli çocuklarından sadece Hz. Fâtıma (r.anha)'dan, onun da, oğulları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'den devam etmiştir. Allah Rasûlü ’nün torunu Hz. Hasan'dan gelen nesline “şerif”, Hz. Hüseyin'den gelen nesline “seyyid” denmiş ve tarih boyunca bu soylar bütün Müslümanların saygı ve sevgilerine mazhar olmuşlardır.

Rasûl-i Ekrem’in torunlarından bir kısmı hakkında, onlarla ilgili değişik olayları anlatan birçok haber vardır. Bunlarda bir dedenin torunlarına ilgisinin, onlara karşı sevgi ve alakasının muazzam örneklerini bulmak mümkündür.

Hz. Peygamber çocuklara, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun eşit davranılması gerektiğini öğretmiştir. İslâm öncesi Arap toplumunda uzun süredir yerleşmiş bulunan kız çocuklarına karşı olumsuz tavırları değiştirmek için kız çocuklarına özel ilgi göstermiştir.

Hz. Peygamber'in çocuklara alâkası doğumdan itibaren başlar. O, doğan çocukların kulaklarına ezan okur, onlara isim verir, önceden kötü isim takılmışsa değiştirir, onlar için akika kurbanı keserdi. Meselâ Hz. Hasan doğduğunda iki kulağına “ezan” okumuştu. (Ebû Dâvûd, Edeb, 114) Torunları Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Muhassin'e başta konulan Harb ismini hoş bulmamış ve onları mezkûr isimlerle değiştirmişti. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 98, 118)

Hz. Peygamber torunlarını evde bazen sırtına, bazen karnının üzerine alıp eğlendirdiği rivayet edilir. Hatta zaman zaman camide namaz kıldırırken bile çocuklar onun omzunda veya sırtında olurlardı. Mesela Hz. Zeyneb'den kız torunu Ümâme bu çocuklardan biridir. (İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğabe, IV, 125) Hz. Peygamber onu namazda omzuna alır, rüküâ gittiğinde yere bırakır, kalktığında tekrar omzuna alırdı. (Buhârî, Salât, 106; Müslim, Mesâcid, 41) Bazen Rasûl-i Ekrem secdeye gidince Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin de gelip sırtına binerlerdi. Hz. Peygamber secdeden kalkarken onları yumuşak bir şekilde alıp yere bırakırdı. Secdeye gidince onlar yine sırtına binerlerdi, bu durum, namaz bitene kadar bu şekilde devam ederdi. Namaz bitince ise Rasulullah onları hiç kızmaksızın alıp dizlerine oturturdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 513). Bir defasında Hz. Peygamber secdedeyken sırtına Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin binince, ininceye kadar secdeyi uzatmıştı. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 494; Nesâî, Tatbik, 82) Bir gün Hz. Peygamber zekât hurmalarını dağıtırken Hz. Hasan kucağında bulunuyordu. Dağıtma işi bitince onu omzuna almıştı. (Müsned, II, 279) Sahabeden Berâ (r.a.) Hz. Peygamber'in omzunda Hz. Hasan olduğu halde; “Allah'ım, doğrusu ben bunu seviyorum. Onu sen de sev” dediğini rivayet eder. (Buhârî, Fedâilu'l-Ashab 22) Çocuklar bineğinin üzerinde de Hz. Peygamber'in yanındadırlar. Mekke'nin fethinde şehre girerken Hz. Zeyneb'den torunu Ali onun terkisinde bulunuyordu. (İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğabe, IV, 126)

Rasûl-i Ekrem torunlarına olan sevgisini, alâkasını her yerde, her fırsatta gösterirdi. Nitekim bir gün bir omzunda Hz. Hasan, diğerinde Hz. Hüseyin olduğu ve sırasıyla onları öperken sahabenin yanına gelmiştir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 440)

Rasûlullah (sav) Hasan'ı omuzlarında taşırken sahâbeden biri Hasan (r.a.)'a “Bindiğin binek ne güzel binektir.” dediğinde Hz. Peygamber bunun üzerine “Ve sürücüsü ne güzel sürücüdür.” cevabını vermiştir.

Ebû Hureyre (r.a.) bir gün Allah'ın Rasûlü ile dışarı çıktıklarını ve Fâtıma (r.anha)'nın evine geldiklerinde Peygamber ’in Hasan (r.a.)'ı kastederek “Küçük adam orada mı? Küçük adam orada mı?” buyurduğunu ve Hasan (r.a.)'ın geldiğini, kucaklaştıkları sırada Allah'ın Rasûlü’nün: “Ey Allah'ım! Ben onu seviyorum, senin de onu ve onu sevenleri sevmeni niyaz ediyorum” buyurduğunu rivayet etmiştir. (Buhârî, Menâkıb, 27; Müslim, Fedâil, 17) Üsâme b. Zeyd (r.a.)'in rivayetine göre, Hz. Peygamber Hasan (r.a.)'ı ve onu alır: “Ey Allah'ım!, onları sevdiğim için, onları sevmeni niyaz ediyorum” diye dua ederdi. (Buhârî, Menâkıb, 27; Müslim, Fedâil, 17; Tirmizî, Menâkıb, 31) Bir başka rivayette Üsâme b. Zeyd (r.a.) Rasulüllah ’ın kendisini ve Hasan (r.a.)'ı dizlerine aldığını bir dizine kendisi ve bir dizine Hasan (r.a.)'ı oturttuğunu ve “Ey Allah'ım! Onlara merhamet etmeni niyaz ediyorum, çünkü ben onlara merhamet ediyorum” diye dua ettiğini söylemiştir. (Buhârî, Menâkıb, 27; Müslim, Fedâil, 17) Yine Üsâme b. Zeyd (r.a.) şöyle der: “Bir gece bir işim için gittiğimde, Peygamber  dışarıya elbisesinin içinde bir şeyle çıktı. Ben, ona işimden bahsetmeyi bitirdiğimde, elbisesinin içinde ne olduğunu sorunca elbisesini açtığında Hasan ile Hüseyin'i gördüm. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Bunlar benim oğullarım, benim kızımın oğulları! Ey Allah'ım ben onları seviyorum, senin de onları ve onları sevenleri sevmeni niyaz ediyorum.” (Buhârî, Menâkıb, 27; Tirmizî, Menâkıb, 31) Benzer bir olay Hz. Hüseyin için de gerçekleşmiştir. Hz. Peygamber bir davete giderken yolda Hz. Hüseyin'i oynarken görünce öne çıkıp ellerini açmış ve Hz. Hüseyin'i tutup öpmüştür. (İbn Mâce, Mukaddime, 11)

Rivayete göre Rasûlullah  mescidde insanlara hitap ederken torunları Hasan (r.a.) ve Hüseyin (r.a.) gömlekleri içinde düşe kalka yürüyerek yanlarına geldiler. Rasûl-i Ekrem minberden indi, onları kaldırdı, ardından da şöyle buyurdu: “Allahu Teâlâ malınız ve evlâtlarınız birer fitnedir" diyerek hakikati buyurmuştur: Şu iki çocuğun düşe kalka yürüyüşlerine baktım ve vaazımı kesip onları yukarı almaktan kendimi alıkoyamadım.” (İbn Mâce, Libâs, 20; Tirmizî, Menâkıb, 30; Ebû Dâvûd, Salât, 17; Nesâî, Cuma, 30) İbn Abbâs rivayet etmiştir: Rasûlullah Hasan'ı omuzlarında taşırken sahâbeden biri Hasan (r.a.)'a “Bindiğin binek ne güzel binektir.” dediğinde Hz. Peygamber  bunun üzerine “Ve sürücüsü ne güzel sürücüdür.” cevabını vermiştir. (Tirmizî, Menâkıb, 31)

Hz. Ebû Bekir (r.a.) Allah'ın Rasûlü’nü yanında Hasan (r.a.)’la birlikte minberde gördü. Hz. Peygamber  bir insanlara, bir de ona bakıyor ve şöyle diyordu: “Bu benim oğlum bir liderdir ve Allah'ın, iki büyük Müslüman fırkayı onun vasıtası ile uzlaştırması umulur.” (Buhârî, Menâkıb, 27; Nesaî, Cuma, 17) Enes b. Mâlik (r.a.) rivayet ediyor: “Rasûlullah’a ehli-beytinden en sevgili olanın kim olduğu sorulduğunda “Hasan ve Hüseyin” diye cevaplamıştır. Hz. Peygamber  Fâtıma (r.anha)'ya "Oğullarımı bana çağır, onları kucaklayayım." diyordu. Rasûlullah’ın “Hüseyin bana, ben Hüseyin'e aitim. Hüseyin'i seveni Allah sevsin.” buyurduğu rivayet edilmiştir. (Buhârî, Fedâil, 18-22; Müslim, Fedâil, 32, 56, 58-61, 67; Tirmizî, Menâkıb, 31; İbn Mâce, Mukaddime, 27)

Hz. Peygamber 'in bu sevgi tezahürleri Arap kabile reislerinin garibine gitmiştir. Nitekim onlardan biri olan Akra' b. Habis Hz. Peygamber 'i Hz. Hasan'ı öperken görünce “Doğrusu benim 10 çocuğum var, hiçbirini öpmemişimdir!” dediğinde Hz. Peygamber  ona şöyle mukabelede bulunmuştur: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez!” (Müslim, Fedâil, 65)

Hz. Peygamber, örnek bir dede olarak torunlarıyla çok yakından ilgilenmiş, onlara sevgi, anlayış ve sorumlulukla yaklaşmış, şefkatle muamele etmiştir. Onun münasebetlerindeki esas nokta sevgiyle ilgilenmektir. Böylece Rasûl-i Ekrem babalığının yanı sıra dedelik hususlarında da ümmetine güzel bir nümûne-i imtisal olmuştur.

Rasûl-i Ekrem’in torunlarıyla münasebetinde dikkat çeken bir husus da, onlar arasında ayrım yapmamaya, onlara eşit davranmaya özen göstermesidir. Hz. Peygamber  çocuklara, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun eşit davranılması gerektiğini öğretmiştir. İslâm öncesi Arap toplumunda uzun süredir yerleşmiş bulunan kız çocuklarına karşı olumsuz tavırları değiştirmek için kız çocuklarına özel ilgi göstermiştir. Bu hususta “kim ki iki kız çocuğu erginlik çağına vardıktan sonra yanında kaldıkları veya o kimse onların yanında kaldığı sürece onlara iyi davranıp ihsanda bulunursa kızları onu cennete dâhil ederler (yâni o kimse kızlarına ettiği iyilik sayesinde cennetlik olur.)” buyurmuştur. (İbn Mâce, Edeb, 3) Bu hususta Hz. Âişe (r.a.)’den şöyle bir rivayet gelmiştir: Rasûlullah  buyurdu ki: “Eğer bir kimse kızlara değer verdiğinden dolayı eziyet görürse ve onlara iyi davranırsa onlar cehennem'e karşı perde olurlar.” (Buhârî, Edeb, 18) Rasûl-i Ekrem’in bunlardan başka kız çocuklarını güzelce ve özenle yetiştirenlere Allah'ın büyük mükâfat vereceğini belirten pek çok hadisi bulunmaktadır. Ayrıca Hz. Peygamber’in İslam'la müşerref olan kadınlardan biat alırken, biatın bir şartının da “çocuklarını öldürmeyecekleri”nin olduğu bilinmektedir. (Mümtehine, 12)

Hz. Peygamber’in torunları arasında adaletle muamelede bulunduğuna dair şu örnek verilebilir: Bir gün Hz. Peygamber, Hz. Fâtıma'nın (r.anha) evine gitmişti. Hz. Hüseyin içecek bir şey istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber  de bir koyun sağmaya yönelmişti. O zaman Hz. Hasan yanına gelmiş, ama Rasûlullah sağdığını ona vermemişti. Bunun üzerine Hz. Fâtıma, Hz. Hüseyin'i mi daha çok sevdiğini sorduğunda Hz. Peygamber şöyle cevap vermiştir: “Hayır, o ondan önce içecek istemişti!” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 101) Tabiatıyla bu bütün çocukları aynı derecede sevdiğini ifade etmez. Bazı çocukları diğerlerinden daha çok sevdiğini belirten haberler vardır. Bunda ilk çocuk olma, o esnadaki en küçük çocuk olma, bazı kabiliyetlere sahip olma gibi sebepler etkili olmuştur. Nitekim Allah Rasûlü kendisine hediye gelen bir gerdanlığı; "Bunu ailemden en çok sevdiğime vereceğim!" demiş, sonra onu torunu Ümâme (r.anha)'ye vermişti. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI,101) Muhtemeldir ki, her halde bu olayın meydana geldiği zamanda Ümâme (r.anha) ailenin en küçüğüydü.

Hz. Peygamber 'in torunlarına muamelesi hakkında söylenen hususları, onların Hz. Peygamberle alâkalı hatıraları da teyid etmektedir: Hz. Hasan (r.a.) Hz. Peygamber'den  aklında 5 vakit namazın kaldığını (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 200) ayrıca ondan zekât hurmalarıyla ilgili olayı, “Seni şüpheye düşüren şeyi bırak, şüpheye düşürmeyen şeye bak! Şüphesiz doğru söylemek gönül rahatlığı (verir), yalan söylemek ise şüphe (doğurur).” hadisini (Nesâî, Eşribe, 50; Dârimî, Büyü, 2) ve öğrettiği bir duayı hatırladığını bildirmektedir. Hz. Peygamber 'in torunlarının hayatları boyunca sergiledikleri tavır ve hareketlerinde onların Rasûlullah’dan aldıkları etkilerin, kazandıkları bakış açılarının izlerini ve tezahürlerini bulmak da mümkündür. Netice olarak şunu diyebiliriz Hz. Peygamber, örnek bir dede olarak torunlarıyla çok yakından ilgilenmiş, onlara sevgi, anlayış ve sorumlulukla yaklaşmış, şefkatle muamele etmiştir. Onun münasebetlerindeki esas nokta sevgiyle ilgilenmektir. Böylece Rasûl-i Ekrem babalığının yanı sıra dedelik hususlarında da ümmetine güzel bir nümûne-i imtisal olmuştur.


Kaynaklar

·Afzalurrahman, Siret Ansiklopedisi, (çev. Komisyon), I-VI, İstanbul 1996; Ağca, Hüseyin, Ailede Eğitim, Ankara 1998
·Aydınlı, Abdullah, “Hz. Peygamber’in  Terbiyesinde Yetişen Çocuklar”, İslâm’da Aile ve Çocuk Terbiyesi Sempozyumu Kitabı, İstanbul ts.
·Canan, İbrahim, Hz. Peygamber’in Sünnetinde Terbiye, Ankara 1980; “İslâm’da Aile Terbiyesi”, İslam’da Aile ve Çocuk Terbiyesi Sempozyumu 2, İstanbul 1996
·Çamdibi, Mahmud, “Ailede Çocuğun Ahlâki Terbiyesi”, İslam’da Aile ve ÇocukTerbiyesi Sempozyumu 2, İstanbul 1996
·Dodurgalı, Abdurrahman, Ailede Çocuğun Din Eğitimi, İstanbul 1996
·Hökelekli, Hayati, “Hz. Peygamber’in Çocuklara ve Gençlere Yaklaşımı”, Hz. Muhammed ve Gençlik, Ankara 1995
·“Gençlik ve Din”, Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi (ed. Hayati Hökelekli), İstanbul 2006
·Öcal, Mustafa, “Hz. Peygamber’in Çocuk Eğitimindeki Metodu”, Hz. Muhammed ve Gençlik, Ankara 1995.