ORUCU BOZAN-BOZMAYAN ŞEYLER
-Oruçluyken diş fırçası veya misvak kullanılabilir mi?
Diş fırçalamak oruca zarar vermez, mekruh da değildir. Boğazdan kaçırmamak şartıyla macun da kullanılabilir.
-Oruçluyken iğne yaptırmak orucu bozar mı?
Eskiden iğne vurmak diye bir şey olmadığı için bu konuda ayet, hadis veya belli bir hüküm yoktur. İnsan vücuduna veya kafasına batan, böylece içeriye giren bir nesnenin orucu bozup bozmayacağı konusunda Ebu Hanife "bozar", Ebu Yusuf ve Muhammed ise "bozmaz" demişlerdir. Bazı ilmihaller bu "bozar" görüşünü almışlar, onu da enjeksiyona uygulamışlardır. Ben bunlara katılmıyorum. Orucu yeme, içme ve cinsel ilişki bozar. İğne vurdurmak ne yemedir, ne içmedir, ne de cinsel ilişkidir. Bu sebeple iğne vurdurmak, orucu bozmaz. Ancak iğneyle vücuduna bir şeyler alan kişinin maksadına baktığımız zaman hüküm değişir. Eğer maksat, tedavi ise oruç bozulmaz. Serumu almaktan maksat, tedavi değil de açlığı, susuzluğu gidermek (hissetmemek), orucun eksilttiğini tamamlamak olursa, bu davranış oruç kavramına ters düşer ve caiz değildir. Rahatsızlığı sebebiyle iğne vb. yaptırma durumunda olup bunu gece yaptırmakta güçlüğe maruz kalanlar, iğnelerini oruçluyken yaptırabilirler. Hasta olmayan yahut gece kolayca yaptırabilenler, oruçluyken bunu yaptırmamayı tercih etmelidirler.
- Oruçluyken diş tedavisi yaptırmak orucu bozar mı?
Oruçlu bir kimse, kanla karışık tükürük veya başka bir madde yutmadığı müddetçe diş tedavisi yaptırabilir ve diş çektirebilir.
- Astım hastalarının kullandığı sprey orucu bozar mı?
Astımlı hastaların, oruç tutmalarını engelleyecek derecede bir rahatsızlıkları yoksa bu spreyi kullanarak oruçlarını tutmalarında herhangi bir sakınca yoktur.
- Göz damlası orucu bozar mı?
Damlanın çok az bir kısmının sindirim kanalına ulaşma ihtimali bulunsa da bu miktarın, "affedilmiş" kapsamında olduğu ve orucu bozmadığı kabul edilmektedir.
- Dil altı ilacı orucu bozar mı?
Bu tür ilaçlar, ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu nedenle dil altı ilacı kullanmak orucu bozmaz.
- Endoskopi, kolonoskopi yaptırmak, makat veya ferçten ultrason çektirmek orucu bozar mı?
Endoskopi veya kolonoskopi yaptırmak, makat veya ferçten ultrason çektirmek, yeme- içme anlamına gelmediği için orucu bozmaz. Fakat bu tür uygulamalarda genellikle cihaz içinden su verilmektedir ve bu durumda mideye su vb. giderse oruç bozulur. Oruçlu bir kimsenin bu tür bir uygulama yaptırmak zorunda kaldığında sindirim sistemine su, yağ ve benzeri gıda özelliği taşıyan bu tip bir maddenin girmemesine dikkat etmesi gerekmektedir.
- İdrar kanalının görüntülenmesi, kanala ilaç akıtılması orucu bozar mı?
İdrar kanallarına giren cihazlar veya akıtılan ilaçlar orucu bozmaz.
- Anestezi orucu bozar mı?
Anestezi ve damardan verilen serum orucu bozmaz.
- Anjiyo yaptırmak orucu bozar mı?
Halk arasında anjiyo olarak bilinen anjiyografi ve anjiyoplasti operasyonlarında yemek ve içmek anlamı bulunmadığından oruç bozulmaz.
-Oruçluyken ihtilam olmak orucu bozar mı?
Oruçluyken rüyada ihtilam olmak, orucu bozmadığı gibi gusletmeyi geciktirerek cünüp olarak sabahlamak da oruca bir zarar vermez. Ancak zorunlu bir durum olmadıkça hemen boy abdesti alınmalıdır.
- Biyopsi yaptırmak orucu bozar mı?
Tahlil amacıyla vücudun herhangi bir organından parça alınması (biyopsi), orucu bozmaz.
- Böbrek hastalarına uygulanan diyaliz, orucu bozar mı?
Diyaliz orucu bozmaz.
-Parfüm ve kolonya orucu bozar mı?
Parfüm veya kolonya kullanmak ve koklamak orucu bozmaz.
- Başkasının içtiği sigaranın dumanına maruz kalmak orucu bozar mı?
Başkasının içtiği sigaranın dumanı, kasten koklanmadığı takdirde orucu bozmaz.
- İstifra etmek (kusmak) orucu bozar mı?
Kusma, kasten yapılmadığı durumlarda orucu bozmaz. Kasten yapıldığında ise sadece ağız dolusu olması halinde orucu bozar.
- Hatayla veya unutarak bir şey yemek veya içmek orucu bozar mı?
Unutarak bir şey yemek ve içmekle oruç bozulmaz. Unutarak yiyip içtikten sonra orucunun bozulmuş olduğu düşüncesiyle bir şeyler yiyip içmek ise orucu bozar. Aynı şekilde gece niyetlenemeyip gündüz niyetlendikten sonra, gündüz yapılan bu niyetin niyet sayılmayacağı zannıyla günün geri kalan kısmında bilerek bir şey yiyip içmek veya cinsel ilişkide bulunmak da orucu bozar. Özetle, unutarak bir şey yiyip içen veya gece niyetlenemeyip gündüz oruca niyetlenen kişilerin, oruçlarını iftar vaktine kadar sürdürmeleri gerekmektedir.
- Merhem ve ilaçlı bant orucu bozar mı?
Deri üzerindeki gözenekler ve deri altındaki kılcal damarlar yoluyla vücuda sürülen yağ, merhem ve benzeri şeyler emilerek kana karışmaktadır. Ancak cildin bu emişi, çok az ve yavaş olmaktadır. Diğer taraftan bu durum, yeme-içme anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle deri üzerine sürülen merhem veya deriye yapıştırılan ilaçlı bantlar orucu bozmaz.
ORUÇLA İLGİLİ DİĞER KONULAR
-Ramazan'dan kısa süre önce Müslüman olmuş birinin ilk Ramazan'da bütün oruçlarını tutması onun üzerine farz olur mu?
-Evet, Müslüman olan herkese, diğer şartlarını da taşıyorsa oruç farzdır. Ancak yeni Müslüman olan biri oruç tuttuğu takdirde zorlanacaksa fidye verebilir.
-Ben tek böbrekliyim doktorum oruç tutmamamı söylüyor. Fakat benim içim rahat değil. Bu konuda bilgilendirirseniz sevinirim.
-Doktor oruç tutma diyorsa tutmayacaksınız; iyi olma ihtimaliniz varsa sonra kaza edersiniz, yoksa fidye verirsiniz. Oruç tutacağım diye sağlığınıza zarar verirseniz sorumlu olursunuz.
-Günü oruçlu geçirip iftarını yaptıktan sonra hayız olduğunu gören bir kadının durumu nedir? Orucunu eda etmiş sayılır mı, yoksa bir gün kaza orucu tutması mı gerekir?
-Adetin iftardan önce başladığını biliyorsa o günün orucunu kaza eder. Adet iftardan sonra başlamış ise orucu tamamdır, kaza gerekmez.
-Başkasının yerine oruç tutulabilir mi?
-Yaşayan bir başkası namına, onun yerine oruç tutmak olmaz; şartlarını taşıyan her mümin ibadetini kendi yapacaktır.
-Oruç tutup sevabı başkasına bağışlanabilir mi?
-Oruç tutup -başka ibadetler de böyledir- sevabını başkasına bağışlamak caizdir.
-Ölmüş kimse için oruç tutulup sevabı ona bağışlanabilir mi?
- Evet, bilhassa ana baba ve yakınlar için bu tavsiye edilmiştir.
-Giyim kuşam tarzımı değiştirmeden de oruç tutabilir miyim? Oruç tutarken namazda olduğu gibi tesettüre girmeye gerek var mı?
-Örtünme bir vazifedir, oruç, namaz başka dini vazifelerdir; birini yapamıyorum diye diğeri de terk edilemez. Elbette örtünmediğiniz halde oruç tutabilirsiniz.
-Hayızlı iken oruç tutulur mu? Tutulan oruç kabul olur mu? Çevremizdeki bazı kimseler tutulabileceğini söylüyor.
-Hayızlı kadın oruç tutmaz, Ramazandan sonra tutamadığı oruçları kaza eder.
- Orucun hikmeti nedir? Oruç niçin farz kılınmıştır?
- Bakara Suresi 183. ayette geçen "sakınmanız için, sakınasınız diye" ifadesi, oruç ibadetinin hikmetine ışık tutmaktadır. Dinde sakınmak, günahlarla ilgili bir sakınmadır, günahlardan uzak durmak, günaha girmemek için çaba göstermektir. Kurtulmanın, uzak durmanın yolları ve çareleri bakımından günahlar ikiye ayrılır: İçki, kumar, hırsızlık, gasp gibi günahlardan kurtulmanın yolu ve çaresi -bunların getirdikleri sonuçlar üzerinde- düşünmektir. Yasaklama, ceza tehdidi, başkalarının başlarına gelenler, verilen öğütler üzerinde düşünen insanlar bunlardan uzaklaşabilirler. Bir kısım yasaklar ve günahlar da vardır ki bunlara yöneltenler, öfke ve şehvet gibi tabii duygular ve içgüdülerdir. Bunlardan uzaklaşabilmek için yalnızca üzerinde düşünmek yetmez; itici duygular ve içgüdülerin baskısını azaltacak veya bu baskıya karşı iradenin gücünü arttıracak uygun araçlarla eğitime ihtiyaç vardır. Oruç, bu eğitim için ideal bir yoldur. Oruç ibadetinin ferdin iradesini güçlendirmesi ve onu günahlardan uzaklaştırması yanında maddi imkânları yerinde olanları yoksulların, mahrumların halleriyle hallendirmek gibi bir işlevi daha vardır. Yeme, içme ve cinsel ilişki arzularını istedikleri gibi tatmin edebilenler, bundan mahrum olanların durumlarını ancak aynı şartları yaşayarak anlayabilirler ve ancak bu yolla onlara yardımcı olma konusunda daha duyarlı ve aktif hale gelebilirler. İslam eğitimcileri bedenin arzularını frenlemenin, isteklerini doyurma konusunda kısıntıya gitmenin, insana mahsus olup ruh, nefis, kalp gibi kavramlarla ifade edilen diğer unsurun gelişmesi üzerindeki olumlu etkisi üzerinde de ısrarla durmuşlardır.
-Ramazan orucu kimlere farzdır? Kimlerin Ramazan orucunu tutmamasına izin verilmiştir?
Ramazan orucu ergenlik çağına girmiş olan bütün akıl sahibi Müslümanlar için farzdır. Fakat yolculuk halinde bulunanların, oruç tutmaya engel bir rahatsızlığı veya hastalığı bulunanların, oruç tutmaya gücü yetmeyecek derecede yaşlı veya kuvvetsiz kişilerin, hamile olan veya çocuk emziren bayanların, ağır işlerde çalıştığı için oruç tutmakta zorlananların oruç tutmamasına izin verilmiştir.
-Ramazan orucuna ne zaman ve nasıl niyet edilmelidir?
Niyet, oruç tutmak için gerekli bir şarttır. Niyetin sözle olanı, "Yarın Allah rızası için oruç tutmaya niyet ettim" gibi bir ifadeyle yapılmış olur. Bunu dili ile söylemeyip kalbinden geçirmek de yeterlidir. Oruç tutmak niyetiyle kalkıp sahur yiyen kimse de fiilen niyet etmiş olur. Niyetin; oruç günü, güneş tepe noktasına gelmeden önce yapılmış olması şarttır.
KEFARET VE KAZA
-Kefaret ve kazayı (iki kamerî ay ve ek olarak bir gün) gerektiren durumlar nelerdir?
Hanefilere göre oruç sırasında kaçınılması gereken üç şey olan yeme, içme ve cinsel birleşme yollarından herhangi biriyle, bilerek ve isteyerek orucun bozulması durumunda kefaret gerekir. Şafiilere göre sadece cinsel birleşme durumunda kefaret gerekir. Kefaretin gerekmesi için tutulan orucun Ramazan orucu olması, oruca niyet edilmiş olması, bilerek ve isteyerek bozulmuş olması ve bozulduktan sonra hastalık, yolculuk gibi bir durumun ortaya çıkmaması şarttır.
- Sadece kazayı (1 gün) gerektiren durumlar nelerdir?
Yeme, içme, cinsel birleşme dışında bir sebeple bilerek ve isteyerek orucun bozulması durumunda kefaret gerekmeyip sadece kaza gerekir. Bunun dışında sabah vaktinin girip girmediği konusunda şüphesi bulunan kimse, yiyip içmeye devam ederken o esnada ikinci fecrin doğmuş olduğunu, yani imsak vaktinin girdiğini fark ederse orucu bozulur ve kaza etmesi gerekir, kefaret gerekmez.
ZEKÂT
-Kişi zekât hesaplaması yaparken ilerideki tasarıları için -iş kurma gibi- biriktirdiği parayı da göz önünde bulundurmalı mıdır?
-Yıl içinde yapılacak zorunlu (ihtiyaca ait) harcamalar için ayrılan paradan zekât verilmez. Ama ileride iş kurarım diye biriktirilen paradan zekât verilir.
-Borcumuzu alamıyorsak zekâtımıza sayabilir miyiz? Miktar fazla ise sonraki yıllara da sayılabiliyor mu?
-Alacaklı olduğunuz şahıs yoksul ise, borcu ödemeye gücü yoksa alacağınızı zekât olarak değerlendirir, zekât borcunuzdan düşersiniz. Bunu miktara göre birkaç yılda da yapabilirisiniz.
-Öğrenciye verilen burs zekât olarak sayılabilir mi?
-Öğrenci bursu zekât olarak sayılabilir.
-Her ay kardeşime düzenli olarak gönderdiğim para zekât yerine geçer mi?
- Kardeş muhtaç ise ona zekât verilebilir.
- Zekât kimlere verilir?
Zekât, Tevbe Sûresi'nin 60. ayetinde buyrulduğu üzere "fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlar, özgürlüğüne kavuşturulacak köleler, borçlular, Allah yolunda cihat edenler ve yolda kalmış yolcular içindir."
-Zekât kimlere verilmez?
Ana-babaya, dede-nineye, eşlere, çocuklara, torunlara, Müslüman olmayanlara ve zenginlere zekât verilmez. Ancak bu son iki sınıfın bazı istisnaları vardır.
- Zekât ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?
Aldıkları zekât ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekât ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur.
- Farklı cinste olan malların zekâtı nasıl hesaplanır?
Farklı ayardaki altınlar paraya çevrilir, ayrıca başka mallar veya paralar da varsa üzerine ilave edilir, toplamın kırkta biri zekât olarak ödenir.
- Zekât kimlere farzdır?
Bir kimsenin zekât vermekle yükümlü olması için -bütün ibadetlerde olduğu gibi- Müslüman, hür, akıllı ve yetişkin olması temel şartlardır. Bunun yanı sıra borcundan ve asıl ihtiyaçlarından fazla olarak nakit parasının ya da kâr getiren mallarının, nisap miktarına ulaşması gerekir.
- Alacaklı borçlusuna zekât verebilir mi?
Alacaklı kişi borçlusuna zekâtını verebilir. Borçlu olan kişi bu zekâtı aldıktan sonra bu zekâtı o borcu kapatmakta kullanmak zorunda değildir. Ama borç yerine, aldığı zekâtı verirse borcunu ödemiş sayılır.
Ayrıca alacaklının alacağını zekâtına mahsup ederek ödemesi ve bunu borçluya bildirmesi de -aksine fetvalar bulunmakla beraber- caizdir.
Hangi gayrimenkuller için zekât verilmelidir?
Taşınmaz mallar ticaretini yapmak için edinilmiş ise sermaye sayılır ve her yıl kırkta biri zekât olarak ödenir.
Taşınmazlar (ev,tarla,bahçe, dükkan, iş hanı vb.) kira geliri veya ürünü için elde tutuluyorsa kira geliri ve ürünün netinin onda biri zekât olarak ödenir.
- Sadaka-i cariye amacıyla kullanılacak yerlere zekât verilir mi?
Yol, köprü, çeşme gibi hayır işlerine zekât verilmez; çünkü îlgili âyette sayılan sarf yerleri arasında bunlar yoktur. Cami, okul, kurs gibi yerlere gelince "eğer bunlar, bulunduğu yer ve işlevleri bakımından İslam'ı yayma, koruma ve yaşatma" vazifesi yapıyorlarsa bunlara zekât verilir ve bu "Allah yolunda" faslına girer.
- İşveren işçisine zekât verebilir mi?
- Geçim sıkıntısı çeken işçilere (yani ücret aldığı halde yine de yoksul olan, zekât ödemekle yükümlü olacak kadar zengin olmayan, bu sebeple de zekât alması caiz olan işçilere) yapılan ve ücrete dahil edilmeyen ödemeler zekât yerine geçer. İşçi alınırken, "ücreti düşük veriyoruz ama zekât da vereceğiz" denilmedikçe işçiye verilen zekât, ücret yerine geçmez ve bir sakınca yoktur.
-Alacağın zekâtının verilmesi gerekir mi?
Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekâtlarının ödenmesi gerekir. İmam Malik'e göre geri ödeneceği kesin olsun veya olmasın alacakların zekâtı, tahsil edildiği yıl -geçmiş yıllarınki değil, yalnızca o yılınki- ödenir. İhtiyaç sahibine borç vermek de bir yardım olduğu için alacağın zekâtının ödenmeyeceğine dair görüşler de vardır. Ben İmam Malik'in görüşünü, orta ve adil bir çözüm olarak görüyorum.
- Zekât ibadetini karı-kocadan hangisi yerine getirir?
-Servet kiminse zekât da ona düşer. Kadının normal olarak takıp kullandığı takılara zekât ve kurban gerekmez. Bunun dışında kalan tasarruf altını, para veya ticari mal, nisap miktarına ulaşırsa zekât verilir. "Nisap miktarı, 85 gram altın veya bunun karşılığındaki para veya ticaret malıdır" diyenler, hatta 200 dirhem (640 gr.) gümüşü ölçü alanlar vardır; ama bize göre doğrusu, normal nüfuslu bir ailenin bir yıllık geçimini karşılayan miktardır.
-Yıllık olarak hesaplanan zekât, yıl içinde kısım kısım ödenebilir mi?
- Zekât hesaplandıktan sonra yıl içinde peyderpey ödeniyorsa ve bu arada enflasyon da oluyorsa bu farkı da ödemek gerekir. Mesela yıl başında bir milyar zekât borcu hesaplanır ve bu, altı ay sonra ödenirse ve bu esnada %50 enflasyon olmuşsa bir buçuk milyar ödeme yapılması gerekir.
Ödemeyi ertelemenin sebebi de zekâtı verecek olanın değil, yoksulun menfaati gereği olmalıdır. Azar azar vermenin daha yararlı olması, layık olanı bulmak için beklemek caiz olan erteleme sebeplerine örnektir.
- Yatırım amacıyla edinilmiş mülkün zekâtı nasıl verilmelidir?
- Ticaret, yatırım, paranın değerini koruma gibi amaçlarla edinilmiş ev, arsa gibi istenildiği zaman hemen satılamayan ve fiyatı da zaman içinde değişen mal varlıklarının zekâtı, satılmadığı sürece "maliyeti ile rayiç bedelinin ortalaması" üzerinden ödenmelidir.
FİTRE
- Zekât ve fitre, hayır kurumlarına verilebilir mi?
Aldıkları zekât ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe Suresi'nin 60. ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekât ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur.
- Fitreyle (fıtır sadakasıyla) kimler yükümlüdür?
Fıtır sadakası; zengin, fakir, küçük, büyük bütün Müslümanlar için farz (veya vacip) bir ibadettir. Hanefîlere göre bu sadakanın vacip olabilmesi için kişinin nisap miktarı mala sahip olması gerekir çünkü sadakayı zenginler verir. Diğer üç mezhebe göre fitreyle ilgili hadisler, bu şarta engeldir ve bayram günü 24 saatlik yiyeceği olan aile, bunun fazlasından fıtır sadakası vermekle yükümlüdür.
-Fitre ne zaman ödenir?
Hz. Peygamber'in uygulamasına dayanılarak fitrenin, bayram namazına gitmeden önce verilmesi uygun görülmüştür. Bununla birlikte bilginler, yine Hz. Peygamber'in hadislerinde ifade edilen, yoksulların ihtiyaçlarının giderilmesi amacına uygun olarak fitrenin bayramdan bir-iki gün önce ödenmesini teşvik etmişlerdir. Fitrenin bayramın birinci gününden sonraya bırakılması ise caiz değildir. Ancak zamanında ödenmemişse fitre yükümlülüğü sona ermez ve bayramın birinci gününden sonra da olsa verilmesi gerekir.
- Fitre kimlere verilir, kimlere verilmez?
Ana-babaya, dedeye, büyük anneye, evlada, toruna, hanıma ve Müslüman olmayana fitre verilmez.
- Vekaletle fitre verilebilir mi?
Fitre olduğuna niyet etmek suretiyle vekaletle fitre verilebilir.
- Fitre verirken fitre olduğunu söylemek gerekir mi?
Verilen malın fitre olduğuna kişinin niyet etmesi yeterlidir. Verilen kişiye fitre olduğunu söylemek gerekli değildir.
- Fitre vermek için akıllı ve yetişkin olma şartı var mıdır?
Akıllı ve yetişkin olmak, fitre vermek için şart değildir. Küçük çocukların ve akıl hastalarının malları varsa bunların fitreleri mallarından verilir. Yetişkin olmayan çocukların malları yoksa fitrelerini velileri verir.
- Geçmiş senelerde verilmeyen fitreler daha sonra verilebilir mi?
Verilir ve verilmemiş olan bu fitreler bu şekilde kaza edilmiş olur.
- Bir özür sebebiyle oruç tutamayan kimsenin fitre vermesi gerekir mi?
Bir özrü olsun olmasın oruç tutmayan kişilerin de fitre vermesi gerekir.
- Doğmamış çocuğun fitresini vermek gerekir mi?
Gerekmez.
- Yurt dışında olan bir kişi, fitresini hangi ölçüye göre verir?
Yurtdışında yaşayan bir kimse fitresini yaşadığı ülkede açıklanan rakamlara göre verir.
- Kişinin fitresini bulunduğu yerde vermeyip memleketine veya başka bir yere göndermesi caiz midir?
Fitre veren kişinin bulunduğu yerden başka bir yere fitresini göndermesi caizdir. Ancak böyle durumlarda fitrenin, bayramdan önce ihtiyaç sahibine ulaştırılmasına dikkat edilmelidir.
FİDYE
-Annem yaşlı ve hasta olduğu için oruç tutamıyor. Tutamadığı her oruç için fidye ödemesi gerekiyor. Toplam fidye miktarı para yerine gıda ürünlerinden oluşan 4-5 Ramazan paketi hazırlayıp fakirlere versek caiz olur mu. Para yerine gıda ürünleri versek olur mu?
-Evet, fidye tutarı kadar gıda ürününü yoksullara vererek de fidye ödemiş olursunuz.
- Kimler fidye verir?
Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ve şifa ümidi olmayan bir hastalığa yakalanan kimseler, daha sonra kaza etmesi mümkün olmadığından tutamadığı her oruca karşılık bir fidye öder. Bir oruç fidyesinin tutarı, fıtır sadakası (fitre) tutarına denktir.
- Fidye nasıl verilir?
Her bir oruç için bir yoksul doyurulabileceği gibi oruç tutulamayan gün hesabınca fidye, Ramazan ayı başında veya sonunda, nakit para veya mal olarak verilebilir.
RAMAZAN AYI
- Ramazan ayında cünüp olarak sabahlamak caiz midir?
Sabah namazının vaktini geçirmemek kaydıyla cünüp olarak sabahlanabilirse de ibadete başlarken temiz olmak düşüncesiyle daha önce gusletmek uygundur. Hayız ve nifastan temizlenen kadınlar için de aynı durum geçerlidir. Bununla birlikte cünüp olarak sabahlayan kimsenin gerekli dikkati göstererek, ağza ve burna su vermede aşırıya kaçmayarak banyo yapması caizdir.