Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Sahi mi? Yani, sayısız günahlar işlediğim halde, hiç günah işlememiş sayılacağım öyle mi?
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Ciddi misiniz? Bana kalsa, ben kendimi bu kadar kolay affedemem. Dostlarımdan öyleleri var ki bir hata ettim diye beni defterden sildi. Artık görüşmüyorlar. Ben de çoğu arkadaşıma ilk hatasını görür görmez küstüm. Hiç hata etmemişler gibi davranmam çok zor onlara. Oysa siz...
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Daha önce tövbe etmediğim günahlarım da var ama. Özür dilemeyi unuttuğum hatalarım var. Yanlış olduğu halde, yanlışlığını kabullenmediğim bir sürü yanlışım...
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Nasıl yani? İçimde azıcık bir pişmanlık olsa bile, özür dilemiş mi sayılıyorum? Dilime varmayan içimdeki “ah!”lar da tövbe diye mi kabul ediliyor? Yüzümün kızarması da… Öyle mi?
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Ben... Şimdi… Tövbe etsem... Olur mu ki? Şimdi hatırladıklarım için özür dilesem hepsine tövbe mi etmiş olacağım? Hepsinden affedilebilir miyim sahiden? İnanamıyorum. Bu kadar kolay olmamalı ama.
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-“Hiç günah işlememiş gibi” diyorsunuz. Hiç günah işlememiş gibi olmak için hepsinin bağışlanmış olması gerekli. Peki, ya yeniden günah işlersem? Sözümden dönmüş olacağım. İyice günaha dalacağım. En iyisi, en sonunu beklemek özür dilemek için.
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-O günahtan da tövbe edebilirim yani… Özür dilemek için her zaman fırsatım var demek! Ama neden bu cömertlik? Niye bu kadar bağışlayıcılık?
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Sevildiğimi bileyim ha! Hata edebileceğim baştan bilindiği halde var edildim. Günah işleyeceğim belliydi ama yine de nefes veriliyor bana. Özür dilerim beklentisiyle. Her sabah güneş, ben özür dilerim belki diye mi geliyor dünya ufkuna? Yeter ki özür dileyecek içtenlikte olayım. Huzura geleyim.
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
Günahsızlığıma güvenip huzurdan kaçmamdansa, günah vesilesiyle de olsa huzura gelmemi iyi bir şey sayıyorsunuz. Boynumu bükmem, mahcup olmam, gözlerimin yaşarması bu kadar mı önemli sizin için?
Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir.
-Günahsızlıktan bile önemli ha!
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-İçimde bir ateş bir ateş ki hiç sormayın! Yanıyor, yakıyor. Yanıyor, yakıyor. Söner mi, dersiniz?
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Hiç günah işlememeye içten niyetlenirsem olur öyle mi? Ama şaşırırsam başka… Unutsam da yeni imkânlar var önümde. Kredim bitmiyor hemen. Yeter ki o içtenliği bir an hissedeyim. Yani, hiç günahsız bir bebek gibi, hiç hatasız bir dost gibi tatlı bir mahcubiyetle yaşamamı istiyorsunuz. Beyaz bir sayfayı hiç kirletmeme ihtimamını kuşanayım yeter, öyle mi?
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Özür diliyorum Rabbim... Bin özür; milyonlar özür... Çok utanıyorum; çok mahcubum, çok, çok... N’olur, affet beni, affettiğini bildir. Affedildiğimi hissedeyim. Söz veriyorum (veriyorum mu ki?) bir daha asla! Bir daha asla, bir daha asla, bir daha asla, bir daha asla...
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Hiç günah işlememiş gibi mi gerçekten... Yani, günah işleyip de affedilmiş bile değil. Sanki hiç işlememiş gibi! Hiç! Hiç! Hiiççç! Affedildim mi şimdi? Yeni baştan adam sayılıyorum ha! Sıfırdan başlıyorum demek!
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Hatalarım hiç yüzüme vurulmayacak demek! Hatırlatılmayacak bana. Unutturulacak; hatırlayıp da utanmayayım diye. Hatırladığım olursa da içimdeki sızıyla bir daha özür dileyeyim diye. Defterimden de silinecek, hafızamdan da. Belki affedildiğimi bile hatırlamayacağım. Ne güzel bir bağışlama bu. Bağışlayan bağışladığını bağışladığına fark ettirmiyor. Olacak şey değil!
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Hiç günahsızlar nasıl yaşarsa, öyle mi yaşamam gerekiyor bundan böyle?
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Efendim?
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Sesiniz, sesiniz, ne güzel sizin! Bir daha söyleseniz! Bir daha! Sözünüzden de güzel sesiniz. Müjdenizden tatlı söyleyişiniz. N’olur, bi’daha söyleseniz!
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Efenim, yüreğime su serptiniz! Ne kadar serinledim bir bilseniz.
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Efendim, siz ne güzel müjdecisiniz! Bu mücrimi sevindirdiniz.
Günahından tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
-Efendim, Siz… Siz… Siz... Ne çok merhametlisiniz. Âlemlere rahmetmişsiniz. Ne güzel Elçisiniz! Niye buraya kadar zahmet ettiniz? Âh!