Na’t

Seccâden kumlardı...   Devirlerden, diyarlardan Gelip göklerde buluşan Ezanların vardı!   Mescit mü'min, minber mü'min... Taşardı kubbelerden Tekbir, Dolardı kubbelere "Âmin!"   Ve mübârek geceler, duâlarımız, Geri gelmeyen duâlardı... Geceler ki pırıl pırıl, Kandillerin yanardı!   Kapına gelenler, ya Muhammed, Uzaktan, yakından- Mü'min döndüler kapından!   Besmele, ekmeğimizin bereketi...

Taş Gazeli

I. Taş taş değil bağrındır taş senin Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin   Bir katılıktır dinamit söker mi yürekleri Başın bir kez bu kalbe çarpmasın ey taş senin   Kazmayı kayalara değil kalplere vur ey Ferhat niçindir kırdığın bunca taş senin   Anne seninle bağrın döğer gider mi acı Hanidir Ferhad'dan aldığın ders taş senin &...

Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi

Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed, Aylar bize hep muharrem oldu! Akşam ne güneşli bir geceydi... Eyvah, o da leyl-i mâtem oldu!. Âlem bugün üç yüz elli milyon Mazlûma yaman bir âlem oldu! Çiğnendi harîm-i pâki ser'in; Nâmûsa yabancı mahrem oldu! Beyninde öten çanın sesinden Binlerce minâre ebkem oldu. Allah için, ey Nebiyy-i ma’sûm, İslâm'ı bırakma böyle bîkes, İslâm'ı bırakma böyle mazlûm....

Ezan-ı Muhammedî

Emr-i bülendsin ey Ezan-ı Muhammedî. Kâfi değil sadâna Cihân-ı Muhammedî.   Sultan Selîm-i Evvel'i râm etmeyip ecel, Fethetmeliydi âlemi Şan-ı Muhammedî.   Gök nûra garkolur nice yüzbin minâreden Şehbâl açınca Rûh-u Revan-ı Muhammedî   Ervah cümleten gör&...

Söz Meydanı

Zaman o gül gibi gül görmemiş zamân olalı Gülün güzelliği dillere dâstân olalı   Ne serve bakmadadır şimdi gözlerim ne güle O şîvekâr bu kaamette nev-civân olalı   Yegâne hüsn-i ilâhî odur Cemâlullah Cihâna ahsen-i takvîmden ıyân olalı   Mesağ olaydı e...

Menziller

Sözün ve yolun başçeşmesi ruhumun Canım içre sevinç verir sözlerin   Baktığın dağların düşüncesi bile ağlatır beni Hür olurum buyruklarını bir bir donansam sultanım.   Dinlen ey Zarif bilatedbir çok söz açtın Bu kırık akılla ne cürettir yaptığın...

Gül Muştusu'ndan

Dicleyle fırat arasında Bir eski şehir cennet titremesi Sarı güller çevirmiş dört yanını Yabancı bir şehir gibi Kırmızı güller yerli Kuzuların doğması nasıl beklenirse o ülkede Güllerin açması da öyle beklenir gün doğmadan önce Bahar yağmurları böyle güllere gebe İner gökyüzünden bahçelere Nişanlarda g&...

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine - IV

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim Güneşi bahardan koparıp Aşkın ...

Necid Çölleri'nden Medine'ye

Yâ Nebî, şu hâlime bak!  Nasıl ki bağrı yanar, gün kızınca, sahranın;  Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın!  Harîm-i pâkine can atmak istedim durdum;  Gerildi karşıma yıllarca ailem, yurdum.  “Tahammül et!" dediler... Hangi bir zamana kadar?  Ne bitmez olsa tahammül, onun da bir sonu var!  Gö...

Bir Gece

On dört asır evvel yine bir böyle geceydi Kumdan ayın on dördü bir öksüz çıkıverdi Lakin o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler Halbuki kaç bin senedir bekleşmedelerdi Nerden görecekler göremezlerdi tabi Bir kere zuhur ettiği çöl en sapa yerdi Bir kere de ma'mure-i dünya ozamanlar Buhranlar içindeydi bugünden de beterdi Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi ...