Asr-ı Saadet İklimini Solumak

13 Aralık 2009

Zehra Korkmaz, Semerkant Yayınları - 2007

Image

"Asr-ı Saadet İklimini Solumak" Zehra Korkmaz'ın ikinci kitabı. "Allah Rasulü ve Arkadaşlarıyla Yola Çıkmak" adıyla yayınlanan ilk kitapta bir başlangıç yapmıştı ‘yol'a dair. İkinci kitap ise ‘yolda olmak' üzerine. Türkoloji mezunu yazar, Türkçe'nin tüm nimetlerinden ustalıkla yararlanarak bize hem uzak hem yakın, hem eski hem yeni bir ‘yol'u anlatıyor.

Zaman, Asr-ı saadet... Mekan, Bedir, Uhud, çöl, mescit... Bahsi geçenler, Peygamber, ailesi ve arkadaşları... Mesele ise sadece insan olmak, sadece müslüman olmak... Sevgili Peygamberimiz hakkında, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve diğerleri hakkında bildiğimizi sandıklarımız ve hiç bilmediklerimiz bu sayfalarda. Yedi bölümden oluşan kitapta önce ‘selam' var. Sonra zaman, kapı, dua, dil, hâl ve niyet; çözülüyor birer birer.

Asr-ı saadette olanları yaşar gibi anlatıyor Zehra Korkmaz ve okuyucuya da yaşatıyor. Öyle bir dil ustalığı var ki, öyle bir samimiyet var ki önce karşınızda oturan birisi direkt size, sadece sizin için anlatıyor gibi. Sonra anlatıcı sesi sizin içinizde, kendinize anlatıyorsunuz, mana iklimini solur gibi. Bazen ayetlerle gelen bir müjdenin muhatabı olup seviniyorsunuz, bazen bir günahkar olup gözyaşı döküyorsunuz. Yazar bunu nasıl başarıyor bilinmez, bu güzel yol hikayesi sadece okuyanın oluveriyor.


"Yol odur ki Hakk'a vara.

Yol odur ki gönülden başlaya, gönüllere ulaşa."


Kitapta âyetler, hadisler ve dualar var. Yaşanmış ibretli hikayeler ve yakarışlar var. Asr-ı saadet anıları ve bugünkü insan var. Şiirler ve şiir ahenginde akıp giden latif cümleler var. Asırlar önce, başka topraklarda yaşananların nasıl bizden, nasıl bize ve nasıl da ‘şimdi' oluverdiğini gösterme sarsıcılığı var. Bu kitabı sadece bir kıssalar derlemesi olmaktan çıkaran belki de bu özelliği. Burada okumak, bilgi edinmekten öte bir hâl alıyor. O asrın iklimi, hâlinize sirayet ediyor. Mesela, Ka'b b. Malik (r.a.) cihattan geri kaldığı için pişman olduğunda içiniz yanıyor, o tövbe ettiğinde sizin hatalarınız aklınıza geliyor ve affedildiğinde müjde size de geliyor. Asr-ı saadete gidiyorsunuz ya da o size geliyor, gönüller birleşiyor, muhabbet oluyor. Asırlar önce ya da kilometrelerce ötede, tüm Müslümanlar "tek" oluyor.


"Ey Allah'ın kulları, kardeş olun."

Ne kadar kardeşim, kardeşime?

Ne kadar yakınım, bana ezelden yakın kılınana?

Ne kadar bir ve beraber kalbim; Rabbimin "onların kalplerini birleştirdim" dedikleriyle?

Kardeşlerim uzaklarda.

Acıları, gözyaşları uzaklara düşüyor. Hafif bir esintiyle sarsılıyor, kopuyor bağlarımız.

Sarsılan, kalbimiz.

Bizden uzaklara düşen kalbimiz...