Güzel İnsan, Örnek Müslüman

22 Kasım 2022 / 28 Rebiu’l-ahir 1444 Salı günü Rahmet-i Rahman’a kavuşan Raşit Küçük hocamızla ilk defa 1985 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne geldiğimde karşılaştım. Aslında fakülteye gelmeden önce hocamızın ismini ve özel bir kişilik olduğunu duymuştum. Marmara İlahiyat’ı kazandığımda etrafımdakiler “Raşit hocayı tanımış olacaksın” diyerek bende merak uyandırmışlardı. Hakikaten de fakülteye geldiğimizde hocayı görünce henüz tanışıp görüşmeden hocanın insan üzerinde etki bırakan bir güzel hali ve duruşu olduğunu gördüm.

Sonra hocamız bizim Hadis Usulü ve Hadis dersimize geldi. Derste masada oturarak ders okuttuğu halde dinlendirici ses tonuyla sakin, tane tane konuşarak anlattığı dersi ilgi ve dikkatle takip ettik. Hocanın derste Hâkim en-Nîsâbûrî’nin Ma’rifetü Ulûmi’l-Hadis’ini masası üzerinde açık tutarak ders anlattığını hatırlıyorum. Hadis usulü ile ilgili konuları vukufiyetle anlatırken zaman zaman güncel konulara da temas ediyordu. Mesela o günlerde moda olmaya başlayan (günümüzde de halen gündemde olan) Kur’ancılık/Mealcilik akımı hakkında “Türkiye fikirlerin bit pazarıdır; başka yerlerde tartışılıp bitmiş konular Türkiye’de yeniden gündeme geliyor” mealinde bir şey söylemişti. Dediği halen geçerliliğini koruyor.

Hocamız her seferinde beni güler yüzle, her zamanki sükunetli ve ağırbaşlı haliyle karşılıyor, ilgi gösteriyor, sorularıma cevap veriyor, usul usul konuşarak çeşitli tavsiyelerde bulunuyordu. Hocamız her zaman öğrencilerini ilme, araştırmaya, okumaya teşvik ederdi.

Hocamız dersle ilgili dönem ödevi olarak sınıftaki her kişiye bir tâbiî veya tebe-i tâbiî aliminin hayatını vermişti. Bana da İmam Malik’in hocalarından Ebu’z-Zinad düşmüştü. Ben ödevimi makale gibi dipnotlarla süsleyip kendimce çok iyi hazırladığımı düşünerek teslim ettim. Hoca diğer bütün ödevleri de okuyup düzeltti mi hatırlamıyorum ama benim verdiğim ödevin neredeyse her satırını kırmızı tükenmez kalemle çizip düzeltmiş, notlar yazmış, bana öyle geri vermişti. Mesela notlarında “ilginç” kelimesi yerine “dikkat çekici” ifadesi kullanmamı tavsiye ediyordu. Yine “aktarma” ifadesini ilmi bulmamış, onun yerine “nakletme”yi tavsiye etmişti. Ben bir taraftan şaşkınlık içindeydim, çünkü bu kadar tashih beklemiyordum. Bir taraftan da sevinçliydim, çünkü hoca ödevimi ciddiyetle okuyup düzeltmişti.

O günden sonra hocamızla daha sık görüşmeye başladık. Ben fakülte duvarlarında panolarda asılı ders programından hocamızın müsait gün ve saatlerini takip ederek bugün yıkılmış olan Ebu Hanife binasındaki odasına gidiyor ve müsaitse aklıma takılan soruları soruyordum. Hocamız her seferinde beni güler yüzle, her zamanki sükunetli ve ağırbaşlı haliyle karşılıyor, ilgi gösteriyor, sorularıma cevap veriyor, usul usul konuşarak çeşitli tavsiyelerde bulunuyordu. Hocamız her zaman öğrencilerini ilme, araştırmaya, okumaya teşvik ederdi.

Hocamız ders anlatırken, özel sohbetlerinde, sempozyum, konferans veya cami vaazlarında hep faydalı, dolu ve doyurucu konuşmalar yapardı. Onun konuşmasını dinleyen mutlaka bir şeyler öğrenmiş olur veya konuşmadan mutmain bir şekilde ayrılırdı. Bu hocamızın ne kadar geniş bir ilmi birikime ve aynı zamanda bir hayat tecrübesine sahip olduğunu göstermektedir. Nitekim bir gün fakültede Buhârî’nin Sahih’inden Kitabu’l-İ’tisam’ı okuttuğu bir derste Nevevî’nin Sahih-i Müslim şerhini okuyup bitirdiğini şükürle ifade etmişti. Yine bir sempozyumda bir vesile ile Aynî’nin Sahih-i Buhârî şerhi Umdetü’l-Kâri’nin yarısını okuduğunu söylemişti. Hocamızın kitaplara olan düşkünlüğü ve kütüphanesinin zenginliği herkesin malumudur.

Hocamızın Marmara İlahiyat Camii’nde zaman zaman vaazları olurdu. Vaazlarında daha yüksek sesle konuştuğunu, faydalı ve bilgilendirici açıklamalar yaptığını, dini hassasiyetler, Kitap ve sünnetin önemi üzerinde de durduğunu hatırlıyorum. Hocamız son derece mütevazı, yumuşak huylu, sakin ve teenni sahibi olsa da her ortamda doğru bildiklerini söylemekten çekinmez, münasip bir lisanla doğruları net bir şekilde ifade ederdi. Bu sebeple hocamız aynı zamanda bilgi, görgü ve tecrübesine itibar edilen, herkesin itimadını kazanmış bilge bir kişilik, bir âkil insan olarak istişare edilen ve fikrine başvurulan bir kişiydi. Hocamız bu özellikleriyle çeşitli resmi ve gayriresmi kurumların, dernek ve vakıfların yapılanmasında, gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur.

Hocamızın Ahlak-ı Nebevi’yi kendine rehber edindiğini, Sünnet-i Seniyyeyi imkân ölçüsünde hayatına yansıttığını söylemek herhalde bir hakkın ifadesi olur. Hocamızın haline yansıyan bu özellikler ile insanda bir sükûnet ve huzur uyandırdığını, kendisini ziyarete gelenlerde mutluluk ve muhabbet oluşturduğunu söyleyebilirim.

Hocamızın ilim ve aksiyon yanında çok önemli ahlaki özelliklere sahip olduğunu söylemek gerekir. Mesela bir özelliği hiç aceleci olmamasıydı. Hocamızın telaşla koştuğunu, paniklediğini hiç görmedim. Buna rağmen hiçbir işini de yarım bırakmazdı. Yine hiç kızıp öfkelendiğine de şahit olmadım. Hocamızın bir kere bile olsa ağzını iyice açarak kahkaha ile güldüğünü hatırlamıyorum. En fazla gülmesi ağzını hafifçe açarak hafif sesli bir şekilde gülmekten ibaretti. Hocamızın Ahlak-ı Nebevi’yi kendine rehber edindiğini, Sünnet-i Seniyyeyi imkân ölçüsünde hayatına yansıttığını söylemek herhalde bir hakkın ifadesi olur. Hocamızın haline yansıyan bu özellikler ile insanda bir sükûnet ve huzur uyandırdığını, kendisini ziyarete gelenlerde mutluluk ve muhabbet oluşturduğunu söyleyebilirim. Hocamız yanında olmaktan huzur ve mutluluk duyduğum bir kişiliğe sahipti. İlim, huzur, sükûnet ve muhabbet. Hocanın yanına her gidişimde bunları tecrübe etmişimdir.

Hocamızın ilmi, hilmi ve haliyle pek çok kişiyi etkilediğini ve yönlendirdiğini düşünüyorum. Benim de hadis ilmine yönelmemde ve uzmanlık alanı olarak hadisi seçmemde Raşit hocamızın büyük etkisi vardır. Hocamız lisans dersleri dışında yüksek lisans ve doktora ders dönemlerinde de derslerimize gelip bize rehberlik etmeye devam etmiştir. Ayrıca hocam, yüksek lisans, doktora ve doçentlik jürilerimde de bulunmuş, faydalı tenkid ve tavsiyeleriyle yol göstermiştir. Hocamız geride bıraktığı az sayıdaki değerli eserleri yanında örnek şahsiyeti, nebevi ahlakı, ilim ve irfan yüklü mesajları ve yetiştirdiği öğrencileri ile yolumuzu aydınlatan bir kandil olmaya devam edecektir. Allah gani gani rahmet eylesin. Cennet-i A’la’da Resul-i Ekrem Efendimiz ile buluştursun.