Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nimetullah Akın’ın kaleme aldığı “Hadis ve Hayat”, Ensar Yayınları etiketiyle ilgililerin istifadesine sunuldu. Kitap, Hz. Peygamber’in sünnetini tüm insanlığa ulaştıran en önemli metinler olan hadisleri, çağın ruhuna uygun bir şekilde yeniden tasnif ederek hadislerden istifadeyi kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Kitabın oluşumunda yazarın, üniversitede ve farklı kurumlarda verdiği hadis derslerinde okuttuğu Arap dili ve edebiyatı alimi Hatîb et-Tebrîzi’nin Mişkâtü’l-meṣâbîḥ isimli eserinin önemli katkıları var. Sünnettin ışığında, kulluk vazifesini usulüne uygun bir biçimde yerine getirmek amacında olan Müslüman bireylere rehber olması gayesiyle hazırlanan kitabın tanıtım bülteninde şu ifadeler yer alıyor:
“Yüce Rabbimiz insanı yaratırken onun mayasına inanmak ve tapınmak duygusunu koymuştur. Bu yüzden dünyanın neresinde olursa olsun, hangi zaman diliminde yaşarsa yaşasın mutlaka her insan bu inanma duygusunu yüreğinde taşır ve kendisini inanmak zorunda hisseder. Yapılan arkeolojik kazılarda ortaya mabet, mezar taşı ya da inanca dair birtakım figürler hayat ile imanın her daim yan yana olduğunu ortaya koymuştur. Yüce Rabbimiz bu durumu Kurʾân-ı Kerim’de ‘Ben cinleri ve insanları sadece ve sadece bana kulluk etmek üzere yarattım’ şeklinde ifade etmiştir.
İnsanoğlu, yüreğine kodlanan iman duygusunu, tarih boyunca farklı şekillerde yönlendirmiş, kimi zaman yıldız, aya, güneşe, kimi zaman da bir hayvana, ya da elleri ile yonttukları eşyaya tapmıştır. Bu yüzden Yüce Allah, istikamet üzere bir inanmayı insanlara öğretmek üzere Peygamberler ve buyruklarını içeren kitaplar göndermiştir. Hz. Muhammed (sav) bu peygamberlerin sonuncusudur. Yirmi üç senelik peygamberlik hayatı boyunca sözü ve davranışı ile insanlara Müslümanca yaşamayı örneklemiştir. Bu yüzden biz Müslümanlar, istikametimizi O’nun, bizi diri kılan, sünnetinde buluruz. Başka bir ifade ile onun sünneti hayattır.
Sünneti bize ulaştıran metinler olan hadisleri çağımızın ruhuna uygun bir şekilde yeniden tasnif etmenin, hadislerden istifadeyi kolaylaştıracağı şüphesizdir. Bu sebeple bir hadis kitabını tercüme etmek yerine telif/tasnif tarzı yeni bir çalışma ortaya konması daha uygun görüldü. Bu kitap, Hz. Peygamber’in sünnetinden yola çıkarak kulluk vazifesini, usulüne uygun olarak yerine getirmek arzusunda olan dostlara bir ışık tutma çabasıdır. Kitabın oluşumunda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki hadis derslerimizde ve İlim Yayma Cemiyeti Çanakkale Şubesi’nde yapılan hadis sohbetlerinde okuduğumuz Mişkâtü’l-meṣâbîḥ’in önemli katkısı vardır. Yüce Rabbimizden çalışmalarımızda istikamet, istifade ve bereket dileriz.”