Gün geldi, yola çıkıldı ve Harem-i Şerif'e vardılar. Kâbe'yi görünce yaşadığı heyecan inanılmazdı. "Benim gibileri de mi kabul edecektin Ey Engin rahmet sahibi! Senin rahmetin ne kadar geniş!" dedi ve gözlerine hücum eden yaşlara engel olamadı. Başkaları görmesin diye gözyaşlarını saklamaya çalıştı, fakat başaramadı. Belki bu zamana kadar onun gösterdiği mutluluk ikliminde yaşayamamanın burukluğu ve belki de daha çok Yüce Allah'ın kendisini misafir olarak kabul etmesinin heyecan ve coşkusuyla gözlerinden yaşlar boşalıyordu.
Boşalan bu yaşlarla tüm günah yükü akıp gidecek ve arınacaktı. Ruhunun bakım süreci verimli bir şekilde ilerliyordu. Manen toparlanmaya başladı.
Ramazan-ı Şerifin rahmet ikliminde Kâbe'nin yakınında -hem zaman hem de mekan olarak- kutsal bir atmosferde İslam kardeşliğinin tüm inceliklerine ve güzelliklerine tanık oluyordu. Dünyanın çeşitli bölgelerinden aynı merkeze doğru yönelen, uzun yollar kat eden, çeşitli sıkıntılara katlanan on binlerce Müslüman, aynı heyecan, aynı amaç ve aynı aşkla hareket etmekte ve Kâbe'ye ulaşarak aynı düşünce ve ruh birliğiyle tavafa girmekteydiler. Irkları, renkleri, milliyetleri, şahsiyetleri, dilleri, sosyal statüleri farklı, fakat gayeleri ve hedefleri aynı on binlerce insan...
Kâbe'nin etrafında samimiyeti gördü.
Ramazan-ı Şerifte Harem'de İslam'ın ortaya koyduğu nezaket ilkelerinin, İslami eğitimden geçtiği her hallerinden belli ailelerce nasıl bir duyarlılıkla korunmaya çalışıldığına da tanık oldu. İslami şuura sahip birçok ailenin, Harem'de kurdukları mütevazı iftar sofrasına oruçluları dahil edebilmek için nasıl çaba harcadıklarını gördü. Bunlar, müthiş tablolardı. (2)
Gönlünün aradığı huzur iklimini bütün heyecanıyla yaşıyordu. Ne çevresindeki bir takım insanların basit meseleler için girdikleri çekişmeler, ne kaldıkları yerlerle ilgili basit sorunlar ne şu ne bu onu ilgilendiriyordu.
Nicedir hasret kaldığı tablolarla karşılaşmanın heyecanını büyük bir coşkuyla yaşıyordu.
Kardeşliğin ve samimiyetin egemen olduğu, ibadet hayatının zevkinin yaşandığı ve Allah aşkıyla akan gözyaşlarının yer aldığı tabloları dalga dalga tüm dünyaya yaymak gerektiğini, insanlığın kurtuluşunun buna bağlı olduğunu düşünüyordu.
Şimdi artık hayatında yeni bir sayfa açılıyordu. Tertemiz bir sayfa... Artık bundan böyle bu temiz sayfayı tekrar kirletmek istemiyordu. Sahip olduğu nimetlerin farkına varıyor ve bunlardan dolayı Rabbine sonsuz şükürler ediyordu.
Yeni bir azim ve enerjiyle dönmek istiyordu. Harem ikliminin manevi atmosferi kendisine bu enerji ve azmi yüklemişti.
Bütün benliğiyle Yüce Rabbine yöneliyor, kendisine böyle bir toparlanma imkanı vermesinden dolayı şükrediyor ve günahlarının bağışlanmasını diliyor, tevbe ediyordu. (3)
Memleketine doğru yola çıkarken artık bundan sonra üzerine düşenin, bu tertemiz sayfayı kirletmemek olduğunu çok iyi biliyordu.