Huzur İklimine Bir Yolculuk

14 Ekim 2010

Gün geldi, yola çıkıldı ve Harem-i Şerif'e vardılar. Kâbe'yi görünce yaşadığı heyecan inanılmazdı. "Benim gibileri de mi kabul edecektin Ey Engin rahmet sahibi! Senin rahmetin ne kadar geniş!" dedi ve gözlerine hücum eden yaşlara engel olamadı. Başkaları görmesin diye gözyaşlarını saklamaya çalıştı, fakat başaramadı. Belki bu zamana kadar onun gösterdiği mutluluk ikliminde yaşayamamanın burukluğu ve belki de daha çok Yüce Allah'ın kendisini misafir olarak kabul etmesinin heyecan ve coşkusuyla gözlerinden yaşlar boşalıyordu.

Boşalan bu yaşlarla tüm günah yükü akıp gidecek ve arınacaktı. Ruhunun bakım süreci verimli bir şekilde ilerliyordu. Manen toparlanmaya başladı.

Ramazan-ı Şerifin rahmet ikliminde Kâbe'nin yakınında -hem zaman hem de mekan olarak- kutsal bir atmosferde İslam kardeşliğinin tüm inceliklerine ve güzelliklerine tanık oluyordu. Dünyanın çeşitli bölgelerinden aynı merkeze doğru yönelen, uzun yollar kat eden, çeşitli sıkıntılara katlanan on binlerce Müslüman, aynı heyecan, aynı amaç ve aynı aşkla hareket etmekte ve Kâbe'ye ulaşarak aynı düşünce ve ruh birliğiyle tavafa girmekteydiler. Irkları, renkleri, milliyetleri, şahsiyetleri, dilleri, sosyal statüleri farklı, fakat gayeleri ve hedefleri aynı on binlerce insan...

Kâbe'nin etrafında samimiyeti gördü.

Ramazan-ı Şerifte Harem'de İslam'ın ortaya koyduğu nezaket ilkelerinin, İslami eğitimden geçtiği her hallerinden belli ailelerce nasıl bir duyarlılıkla korunmaya çalışıldığına da tanık oldu. İslami şuura sahip birçok ailenin, Harem'de kurdukları mütevazı iftar sofrasına oruçluları dahil edebilmek için nasıl çaba harcadıklarını gördü. Bunlar, müthiş tablolardı. (2)

Gönlünün aradığı huzur iklimini bütün heyecanıyla yaşıyordu. Ne çevresindeki bir takım insanların basit meseleler için girdikleri çekişmeler, ne kaldıkları yerlerle ilgili basit sorunlar ne şu ne bu onu ilgilendiriyordu.

Nicedir hasret kaldığı tablolarla karşılaşmanın heyecanını büyük bir coşkuyla yaşıyordu.

Kardeşliğin ve samimiyetin egemen olduğu, ibadet hayatının zevkinin yaşandığı ve Allah aşkıyla akan gözyaşlarının yer aldığı tabloları dalga dalga tüm dünyaya yaymak gerektiğini, insanlığın kurtuluşunun buna bağlı olduğunu düşünüyordu.

Şimdi artık hayatında yeni bir sayfa açılıyordu. Tertemiz bir sayfa... Artık bundan böyle bu temiz sayfayı tekrar kirletmek istemiyordu. Sahip olduğu nimetlerin farkına varıyor ve bunlardan dolayı Rabbine sonsuz şükürler ediyordu.

Yeni bir azim ve enerjiyle dönmek istiyordu. Harem ikliminin manevi atmosferi kendisine bu enerji ve azmi yüklemişti.

Bütün benliğiyle Yüce Rabbine yöneliyor, kendisine böyle bir toparlanma imkanı vermesinden dolayı şükrediyor ve günahlarının bağışlanmasını diliyor, tevbe ediyordu. (3)   

Memleketine doğru yola çıkarken artık bundan sonra üzerine düşenin, bu tertemiz sayfayı kirletmemek olduğunu çok iyi biliyordu.

 
Dipnotlar
(1) Umre ibadetinin eda edilebileceği en faziletli zaman diliminin Ramazan ayı olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf yoktur. Ramazanda umrenin başka zamanlarda olmayan bir takım özellikleri vardır. Ramazanda kutsal topraklarda zamanın ve mekanın kutsallığı bir araya gelmektedir. Dolayısı ile bu atmosferin her bir anı her bir dakikası çok kıymetli zaman dilimleridir. Hadislerde genel olarak Beytullahı ziyaret teşvik edilmiştir. Ancak Ramazan umresi ile ilgili özel teşvikler vardır. Abdullah İbni Abbas (ra)'dan rivayet edildiğine göre Nebî (sav) şöyle buyurmuştur:"Ramazan ayında yapılan umre, bir hacca denktir, yahut da benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar. " (Buharî, Umre 4; Müslim, Hac 221. Ayrıca bk. Tirmizî, Hac 55; Ebû Davud, Menasik 89; Nesaî, Sıyam 6; İbni Mace, Menasik 45) hadisi şerifi bunlardan biridir. İlk dönemlerde ilim ve fazilet sahibi Salih insanlar Ramazanda umreye büyük önem verirlerdi.  Çünkü Kâbe'ye, haccın dışında en büyük ziyaretçi akını Ramazanda gerçekleşir. Son yıllarda Ramazan ayında umre yapanların sayısı iki milyonu aşmaktadır. "
(2) Harem-i Şerifte ve Mescidi Nebevî'de iftar hazırlığı ikindiden önce başlar. Birçok Müslüman, hurma, su, paket süt, ekmek ve mendil dağıtarak oruçlu birisine iftar ettirme sevabına nail olmak için çabalar. Bu insanlar, bir oruçluya haremde iftar ettirmenin ne anlama geldiğini bilirler.
(3) Günahın peşinden yapılacak içten bir istiğfar ve tevbe, günahın bağışlanmasına vesile olur. Bunun yanında Yüce Allah, kulun hatasından dönmesi, bağışlanması ve kendisine yönelmesi için birçok fırsatlar sunar. Önemli olan, kulun samimi pişmanlığı ve içtenlikle Yüce Allah'a yönelmesidir.