Hadis ve fıkıh tarihi alanlarında iki önemli çalışma daha geçtiğimiz ay literatüre kazandırıldı. Özellikle hadis tarihi alanında Müslim’i konu alan çalışmalara yönelik literatür gün geçtikçe zenginleşmekte.
Müslim literatürüne yeni ve özgün bir bakış açısıyla dâhil olan bu yeni çalışma, Karadeniz Teknik Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı hocalarından Dr. Öğr. Üyesi Dilek Tekin’e ait. Tekin’in 2015 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde tamamladığı doktora tezi, “Müslim’in Kaynakları - Yazılı-Şifâhî Rivayet Bağlamında Müslim’in Eser Sahibi Hocalarından Rivayetleri” başlığıyla Astana Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Tekin, bu çalışmasında yazılı-şifâhî rivayet meselesini teorik olarak tartışmasının ardından Müslim’in Sahîh’inin kaynakları ile olan irtibatını ayrıntılı metin mukayeselerinden hareketle ortaya koymaya çalışıyor. Yazılı-şifâhî rivayet meselesini Müslim’in “el-Câmiʿu’s-Sahih” adlı eserinin kaynakları bağlamında isnad ve metin analizi yönteminden hareketle incelemeye çalışan eser yayıncısı tarafından şu ifadelerle tanıtıldı:
“Rivayet külliyatımızla ilgili en önemli konulardan birisi söz konusu külliyatın kaynakları meselesidir. Hadis musannefatının dayandığı kaynakların tespiti, hadis rivayet tarihinin netliğe kavuşturulması için anlaşılması gereken mühim bir meseledir. Haberlerin şifâhî mi yoksa kitâbî mi nakledildiği noktasında farklı kanaatler mevcuttur. İsnad sistemi ve bu sistemde kullanılan haddesenâ, ahberanâ gibi rivayet lafızları, haberlerin şifâhî olarak nakledildiği izlenimini vermektedir.
Rivayet tarihine bakıldığında Buhârî'nin ve Müslim'in Sahîh’leri gibi hadis eserlerinin titiz nakil yöntemleri takip edilerek vücuda getirildiği, söz konusu musanniflerin kendilerinden önceki literatürün sonraki nesillere ulaşmasında önemli rol oynadıkları görülmektedir. İşte bu bağlamda Müslim'in Sahîh'inin kaynakları söz konusu edildiğinde, onun eserine aldığı rivayetlerin önceki dönem kaynakları ile ilişkisi akla gelmektedir. Bu eserin kıymetini tespit etmek için her şeyden önce kendi kaynakları ile mukayeseli tetkikinin yapılması zarurîdir. Müslim'in eseri özelinde, onun zatî kıymetine dair söylenenlerin ilmî mütalaalar olup olmadığı, kaynaklarıyla mukayeseli bir tetkik sonucuna bırakılmalıdır. Elinizdeki eser öncelikle yazılı-şifâhî rivayet meselesini teorik olarak tartışmakta sonrasında ise Müslim’in Sahîh’nin, kaynakları ile olan irtibatını ayrıntılı metin mukayeselerinden hareketle ortaya koymaktadır.”
Fıkıh tarihi çalışmalarına katkı sağlayan diğer çalışma, Okan Kadir Yılmaz’ın 2017’de Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Hukuku Bilim Dalı’nda tamamladığı yüksek lisans tezinden kitaplaştırıldı. “İlk Tedvin Döneminde Hanefi Mezhebi Literatürünün Kayıp Eserleri” başlığıyla İlahiyat Yayınları tarafından okura ulaştırılan bu çalışma, fıkhın ve Hanefî mezhebinin ilk tedvin edildiği dönemin ürünlerini temsil eden eserlerden günümüze ulaşmayanları konu ediniyor. Bir giriş ve üç bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde Ebû Yusuf’un, ikinci bölümünde Şeybânî’nin, üçüncü bölümünde ise Hasan b. Ziyâd’ın kayıp eserleri inceleniyor. Bahsi geçen isimlerin kayıp eserlerinin tespiti ve mahiyetlerinin aydınlatılmasının hedeflendiği çalışmanın tanıtım bülteninde şu ifadeler yer alıyor:
“Bu kitapta, fıkhın ve Hanefî mezhebinin ilk defa tedvin edildiği dönemin ürünlerini temsil eden bu eserlerin günümüze ulaşmayanları konu edilmiştir. Bir giriş ve üç bölümden oluşan çalışmamızın birinci bölümü Ebû Yusuf’un, ikinci bölümü Şeybânî’nin üçüncü bölümü de Hasan b. Ziyâd’ın kayıp eserlerine tahsis edilmiştir. Bölümlerin tamamında öncelikli olarak isimleri zikredilen imamların kayıp eserlerinin tam bir tespiti ve mahiyetlerinin aydınlatılması hedeflenmiştir. Kayıp eserleri tespit çalışması yapılırken biyo-bibliyografik çalışmalardan elde edilen verilerin yanı sıra ve hatta daha fazla oranda doğrudan bu eserlerden nakilde bulunan furû-ı fıkıh çalışmaları kullanılmıştır. Geç dönem yerleşik mezhep bilgisini tesis eden çalışmalardan daha farklı veri ve sonuçlara ulaşmamızı mümkün kılan da başta V. Asır Irak Hanefilerinden Nâtıfî’nin el-Ecnâs’ı olmak üzere çalışmamızda öncelikli kaynak olarak kullandığımız bu furû-ı fıkıh eserleri olmuştur.”