Mum alayı icrasının sebebi
Ramazan-ı Şerif gecelerinde hücre-i saadetin her zamankinden fazla bir surette aydınlatılması için sair gecelerde yakılan iki adet altın şamdanlı bal mumlarına sekiz adet şamdan daha ilave edilirdi. Bu şamdanları teravihden sonra mum hazinesine iade etmek için hariçten hatırı sayılır sekiz zatın davet edilmesi eski güzel bir adet idi. Dolayısıyle hücre-i saadete ilave olunan şamdanlar teravihten sonra mezkur hazineye bir merasimle iade olunurlardı. Büyük taşıması kolay olmayan bu sekiz adet şamdanı hücre-i saadetten alıp da mum koymaya mahsus olan mahzene getirmek iki cihan hizmetine nail olmak demek olduğundan biraz müşkilce idi -amma Cenâb-ı Hakk cümlemizi bu hizmete nail eylesin-. mağfiret-i mezkûreyi gerektiren hizmetin ifası için Medine-i Münevvere'nin ileri gelenleri ile üst kademe yöneticileri arasından Şeyhülferrâşin tarafından her gece sekizer kimseye hususi tezkire yazılıp mum alayında bulunmaları istenirdi.
Mum alayında bulunmak için davet olunan zevat ise teravih namazı akabinde Hücre-i Mu'attara hademesiyle birlikte güzel bir feyz dairesi olan Kabr-i Celîl'in bulunduğu makama girip hücre içinde yakılması âdet olmuş şamdanları alarak Harem-i Şerif'in şimal cihetinde mevcut mum hazinesine götürürlerdi.
Mum alayı, icra olunacağı zaman Şeyhülharem ile Nâibülharem efendiler birer bol yenli ferace "cübbe ve biniş" giyip bellerine mum alaylarında kullanılmaya mahsus şalları bağladıktan ve bu şalların uçlarını aşağı doğru salıverdikten sonra davet edilipte kendi kılıklarına girmiş bulunan zevat-ı kiram ile birlikte Hücre-i Mu'attara'nın Cebrail Kapısı tarafında bulunan Şam Kapısı önüne giderlerdi. Efendiler, davetli bulunanları ayak üzre salat-i selam etmek için bu mübarek kapının dış tarafında bırakıp kendileri Hücre-i Mu'attara'ya girerler ve sair ayların gecelerine mahsus olan iki kıta altın ve nöbetçi ağaları tarafından da Ramazan-ı Şerif gecelerinde yakılması mahsus bulunan sekiz adet şamdanı alıp gerekli ihtimam ve hürmet ile Şam kapısına geri dönerlerdi. Nöbetçi ağalar burada ellerinde bulunan bu sekiz şamdanı kapının dışında kalmış olan davetli zevata vererek sıra tertibine dikkat ederlerdi. Davetli bulunan zevat ise kendilerine gönderilmiş olan tezkerelerde yazılı alametleri havi olan şamdanları ve Mescid-i Saadet süpürgecileri dahi mihrab-ı şerif ve hücre-i saadet çevresindeki mumlarını alıp bir biri arkasına dizildikten sonra Hücre-i Şerife mumları önde ve Harem-i Latif mumları onların arkasında olduğu ve sağlarında sollarında Hücre-i Mu'attara hademesi bulunduğu halde salat-ı selam ederek ağır ağır mum hazinesi tarafına giderler idi. Bu esnada müezzinlerden sesi güzel bir efendi merkad-i saadete karşı durarak gayet hazin ve yakıcı bir seda ile na't-ı şerif-i Nebevî ve ashab-ı kiramı öven kasideler okuyarak hitamında padişah-ı İslam ve bi'l-cümle en'am hakkında dua edip badehu "Fatiha" deyu nida eder.
Mum alayı tertip olunurken çocuklar ve Allah'ın birliğine inanan müminler Mescid-i Saadet kumluğundaki hurma bahçesi önünde toplanarak alay-ı mezkuru seyrederlerdi. Davetliler ise ellerinde bulunan şamdanları alıp hazineye ayrılmış bulunan odaya nakil ve onları yerlerine yerleştirdikten sonra geri dönerlerdi. Anlatılan bu alay insana tarifi imkansız bir zevk, maneviyatı yüksek bir ruh ve duygu hali ilham etmekte bulunduğundan Medine-i Münevvere sakinlerinden hemen her şahıs mum alayı temaşasında bulunmayı ısrarla istemektedir.
Dipnotlar:
(1) Mir`at-i Medine, cII/I, 59-60, İstanbul 1304
(2) Mir`at-i Medine, cII/I, 63, İstanbul 1304
(3) Mir`at-i Medine, cII/I, 63-65, İstanbul 1304