Günlük bir kronoloji ile Peygamber Efendimiz’in hayatı ajanda türü bir çalışmaya uyarlanabilir mi? Böylece günlüklü bir siyer oluşturularak herkesin gün be gün Hz. Peygamber’in hayatını takip etmesi sağlanamaz mı?

Cevaplayan: Prof. Dr. Kasım Şulul

İslam ilim dairesinde siyer kitaplarının ya kronolojik tertibe göre ya da konularına göre telif edilmesi süregelen bir âdettir. Ancak ajanda türü bir çalışmanın bazı handikapları da bulunmaktadır: Şöyle ki:

1- Rasûlullah’ın (sav) özellikle Medine dönemindeki hayatı o derece çeşitli hâdiselerle doludur ki bunların tarihleri esas alınarak bir tanıtımın yapılması, O’nun hayatı, gördüğü iş ve faaliyetlerin değerlendirilmesine imkân verecek asıl noktaların ortaya çıkarılmasına yeterli değildir. Zira hadis ve siyer kaynaklarında ele alınan hâdiselerin bazılarının tarihi tespit edilmiş, birçoğunun ise vaktine temas edilmemiştir.

Mesela Rasûlullah’ın (sav) çeşitli amaçlara yönelik yaklaşık 80 kadar gazve ve seriyyesinin çoğunun tarihi tespit edilmişken; gönderdiği elçiler ve yazdığı mektuplar ile O’na gelen heyetlerin büyük bir kısmı hakkında sarih bir tarih verilmemiştir. Şöyle ki; Vâkıdî, ilk olarak Müzeyne kabilesinin dört yüz kişilik bir heyeti Recep H. 5 tarihinde Hz. Peygamber’e gönderdiğini kaydeder. Hz. Peygamber onları kendi yurtlarında kalmak üzere muhacir kabul etmiştir. Rasûlullah’ın (sav) önde gelen ashabından Müzeyne kabilesinin sancaktarı, İsfahan fatihi Nûman b. Mükrine de bu kabiledendi. Arap yarımadası sakinlerinin, Recep H. 5’ten itibaren başlayan, Hz. Peygamber’e heyet gönderme süreci, O’nun vefatına kadar devam etmiştir. İbn Sa’d, bu konuyu Tabakât’ının ilk iki cildini oluşturan “Ahbârü’n-Nebî” kısmında “Arapların, Rasûlullah’a Heyetler Göndermesi” şeklinde genel bir başlık ve bunu izleyen başlıklarda Medine’ye 72 heyetin geldiğini tespit etmiş ve bunlara dair rivayetleri tek tek kaydetmiştir.

Yine İbn Sa’d, hem kendi çabasıyla hem de Vâkıdî’den aldığı rivayetlere dayanarak, Rasûlullah’ın (sav) Hudeybiye Antlaşması’nın yapılıp Medine’ye dönülmesinden itibaren vefat edene kadar civar ülke hükümdarlarıyla ve Arap yarımadasının çeşitli bölgelerinde yaşayan kabile ileri gelenleriyle 110 yazışma ve elçi teatisinde bulunduğunu ehliyetle tespit etmiştir. O, bunları: “Rasûlullah’ın, Krallara ve Arapların İleri Gelenlerine Elçilerle İslâm’a Davet Mektupları Göndermesi” başlığı altında tek tek ele alıp tasnif etmiştir.

Hudeybiye dönüşü başlayan ve Rasûlullah’ın (sav) vefatına kadar devam eden -başta altı elçi gönderme olayı olmak üzere- yaklaşık 110 dinî ve diplomatik faaliyet, üç yıl gibi kısa bir zaman diliminde meydana gelmiştir. Bu 110 dinî ve diplomatik faaliyetin ne zaman yapılmaya başlandığı bilinmesine rağmen, çok azının tam tarihleri bilinmektedir. Adeta yapılan faaliyetin yoğunluğu ve kısa bir zaman diliminde meydana gelmesi, tümünün tek tek tarihlendirilmesini neredeyse imkânsız hale getirmiştir. Bu sebepledir ki İbn İshâk, elçiler olayına tarih vermekten kaçınır, onun yerine “Rasûlullah, Hudeybiye ile vefatı arasında geçen zaman içinde ashabından bazı kişileri Allah’ın birliğine davet için Arap ve Acem krallarına gönderdi” şeklinde genel bir ifade kullanır.

2- Siyerin sahip olduğu ulviyet ve ciddiyeti dikkate alarak asli kaynakları konuşturarak yine de böyle bir çalışma yapılabilir. Ancak asli kaynaklara bağlı kalmak çok önemlidir. Tarih yazarken tarihçi, otorite devraldığının farkında olmalı, otoritesine sadık kalıp onu çarpıtmamalıdır. Otoritesine karşı tarafsız ve doğru sözlü olmalıdır. Alıntı yaptığında aslına sadık kalmalı, kendi beğendiği sözcük ve üsluplarla alıntılamamalıdır. Yaptığı naklin doğruluğunu müzakere etmelidir ve haberin kaynağını belirtmelidir.