Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr Ali Akyüz ile son kitabı Hz. Peygamber’in Düşünce Davranış Konuşma Atlası - 114 Kod üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Ali Akyüz Hoca’nın ‘hayatımın muhassalası’ dediği kitap için anlattıklarına kulak verdik. Akyüz’e göre kitap; Hz. Peygamber’in (sav) izinde Müslüman olma ve dizinde Kur’ân okumanın anlatım biçimi.
Kitabı kaleme almasındaki temel sebebin Kur’ân ve Sünnet’in birbirinden ayrı değerlendirilmesine yönelik tavrın olduğunu belirten Prof. Dr. Akyüz, Sünnet’e yöneltilen eleştirinin aynı zamanda Kur’ân’a da yöneltilmiş olacağını dile getirdi.
Kitabı yazma fikri ne zaman ortaya çıktı? Neden böyle bir ihtiyaç hissetiniz?
Bu kitabı yazmama esas teşkil eden sebep, İslam dünyasında klasik dönemden bugüne, Kitap ve Sünnet’in ayrı nasslar manzumesi olduğunun dillendirilmesi ve bunun üzerinden farklı bir takım söylemler geliştirilmesidir. Bu problemin çözülmesini öncelikle Sünnet’i ve Peygamber’i tanıtan bir hoca olarak gerekli gördüm. Kur’ân ve Sünnet ayrı şeyler değildi. Sünnet’in hucciyetini [hucciyet=sağlam delil kabul edilebilme] yani gücünü göstermek ve bu eserimi yazmak için 12 yıl ortaya koydum.
Kitabınızda değindiğiniz önemli bir nokta da Kur’ân’da tekrarlanan emir ve yasaklar. Tekrarlamalara kitapta neden vurgu yaptınız? Bu tekrarlardan ne anlamalıyız?
Küçük yaşlarda hafız olan biri olarak Kur’ân-ı Kerim'in ifadelendirmeleri zihnimi sürekli meşgul eder. Bu düşüncelerde hep aynı şeyi fark ettim. Kur’ân-ı Kerim’de hangi ayete, hangi satıra baksanız karşınıza muhatap zamirleri çıkmaktadır. Bu muhatap zamirlerinin muhatabı Hz. Peygamber (sav)'dir. Hz. Peygamber (sav)’e salt hitap eden emir ve nehiy kipleri nedir, niye böyle bir dil kullanıldı diye düşündüm ve bütününü Kur’ân-ı Kerîm’den çıkardım. 600 tane emir ortaya çıktı.
Tekil olarak Hz. Peygamber (sav)’e hitap eden 500 emir ifadesi var. Yani ‘Sen yap!, Sen temiz tut!, Sen konuş!, Sen yaklaş!, Sen sabret!’ gibi… 65 tane de nehiy kipi ile tekil olarak hitap ediliyor. Tekrarlarını kaldırdığımda emir ve nehiy [nehiy=yasaklama] kiplerinin tamamının 114 sureye denk geldiğini gördüm. Belki yeniden tashih yapsam 115 sure olur. Ben bu sayının önemli olmadığını düşünüyorum. 600 tane emir ve nehiy kipinin içinde 500 kipin pozitif emir kipi olması önemliydi. 65 tanesinin nehiy kipi olması ilginç bir sonuç ortaya çıkartıyor. Emir ve nehiy kiplerinin arasında 1/8 oranında bir fark var. Yani Kur’ân-ı Kerim, Hz. Peygamber (sav)’e karşı 1/7 oranında teşvik edici olmuştur.
Buradan mesela şu sonucu çıkartmalıyız: Eğitimde teşvik edici olmak çok önemlidir. Çocuklarımıza: “Aman evladım masanın üzerine çıkma!” , “Çiçeğe dokunma!”, “Oturma!”, “Kalkma!” gibi yasaklayıcı kiplerle konuşulmaması gerekiyor. Eğitimde kişinin karakter ve kimlik şahsiyetinin gelişimi açısından engelleyici değil teşvik edici olmak gerekir.
Bu kitapta erdemli insan olmanın özelliklerini belirtmeye çalışıyorum. Bir küçük çocuğun bile kelime hazinesi 150–200 kelime civarında. Bir küçük çocuk dahi 114 erdemi kolayca öğrenebilir.
Aslında kitabınızda ayetleri okuyoruz. Ayetlerin kod olarak sunulması bir fark oluşturdu mu?
Kur’ân-ı Kerim'i ilk defa okumuyoruz. Ama Kur’ân’ın Hz. Peygamber’in kimliğini, kişiliğini, sünnetin gücünü tespit etmek adına bu okuyuş şekli bir ilk. Kitabın ismini Hz. Peygamber’in (sav) Düşünce Davranış ve Konuşma Atlası olarak koymamın sebebi şudur: O’nun filleri, takrirleri Kur’ân eksenlidir. O Kur’ân dışında bir şey yapmadı, bir söz söylemedi. Varlıkların fizik kodları genetiklerinde saklıdır. Bunlar 4 harfte A-T-C-G Adenin, Timin, Citozin, Guanin gibi kodlarla ifade ediliyor. 114 kod da erdemli bir insanı zirveye tırmandıran vasıfları içeriyor. Kod yerine düstur, ilke ya da prensipler diyebiliriz. Bu kitap şifreler kitabı ya da ebcet hesabı ile okunulacak türden değildir. Metafiziğimizin erdemlere yönelmesini ifade edecek temel prensiplerin Kur’ân-ı Kerim'den tespit edildiğini belirtiyoruz. Bu kitap başka bir açıdan Hz. Peygamber (sav)’in izinde Müslüman olma ve dizinde Kur’ân okumanın anlatım biçimidir.
Söylediklerinizden hareketle Hz. Peygamber (sav)’in Sünnet’ine yöneltilen eleştiri Kur’ân-ı Kerim’e yöneltilmiş diyebilir miyiz?
Mesela Kur’ân; “Kalk ve insanları uyar. Rabbini Yücelt. Elbiseni temiz tut” diyor. Bu çıkış noktasından Hz. Peygamber (sav) de İslam’ı tebliğ etmeye gidenlere elbiselerini temiz tutmalarını söylüyor. Hatta Hz. Peygamber bu bahsi geçen konuda; “Yanaktaki bir ben kadar fark edilin” diyor. Bütün buna benzer örneklere baktığınızda Hz. Peygamber (sav)’in Kur’ân-ı Kerim eksenli konuştuğunu görürsünüz. O zaman tıpkı sizin söylediğiniz gibi Sünnet'e yöneltilen eleştirilerin Kur’ân’a yöneltilmiş olacağını düşünüyorum.
İnsanlar arasında “Ben Peygamber gibi olamam. Peygamber gibi davranmam beklenmesin” şeklinde bir düşünce ve ifade şekli hâkim. Hz. Peygamber (sav)'i örnek almada son bir nokta mı var?
Bu soruyu sorduğunuz için teşekkür ederim. Akla ilk gelen sorulardandır. Fetih süresinde “Allah senin gelmiş geçmiş kusurlarını bağışlamıştır” ayeti buyruluyor. Ayete istinaden bir kaç sahabe, Abdullah İbni Amr Nas ve Abdullah İbni Ömer kendi aralarında şöyle konuşuyorlar: “Peygamber kendisine böyle taahhütte bulunulmuşken ayakları şişecek kadar ibadet edip, iki üç gün aralıksız oruç tutuyorsa biz mahvolduk!” Aralarında biri: “Ben evi, eşi, çocuğu terk edip inzivaya çekilip hayatımı ibadetle geçireceğim” diyor. Diğeri diyor ki: “Hayatım boyunca oruç tutacağım.” Biri de: “Gecelerimi namazla geçireceğim” diyor. Hz. Peygamber (sav) bir süre sonra bu sahabelerin eksikliğini fark ediyor ve nerede olduklarını soruyor. Hz. Peygamber (sav) alınan kararları duyunca hemen olağanüstü bir toplantı yapılıyor ve bir hutbe irad ediyor. Bu olayı nakleden ravi ayrıca “Hz. Peygamber’in bu kadar kızdığını daha önce hiç görmedim” diyor.
Hz. Peygamber (sav) bu hutbesinde şöyle buyuruyor: “Ben bazı günler oruç tutar, bazı günler tutmam. Bazı geceler bir miktar namaz kılar, bir miktar uyurum. Benim eşlerim vardır ve ben eşlerimim hakkına riayet ederim. Siz nasıl bir hakla benim yaptığım şeylerin dışında inhiraf [inhiraf=doğru yoldan sapma] ederek başka bir yol çiziyorsunuz? Kim benim sünnetimden yüz çevirirse bizden değildir” Hz. Peygamber (sav) bu gibi konularda çok duyarlı davranıyor.
İslam dininde başka düşünce ve felsefe akımlarında olduğu gibi kast sistemi yok. Ancak Peygamberler seçilmiş insanlardır. Dolayısıyla Peygamber olmamız ya da Peygamber kadar olmamız istenmiyor. Peygamberler insanın ulaşacağı kemal noktasında olgunluk kıvamına getirilmiş örnek kişiler olarak en zirvede yer alır. Bizden istenen Hz. Peygamber (sav)’in erdemli davranışlarını örnek almamızdır.
Kitabınızın son sözünde Hz. Peygamber (sav)'in oryantalist bakış açısıyla değerlendirilmesi konusunda bir uyarı yer alıyor. Oryantalist yorumlara kulak asanların “ah ve eyvah” diyecek olması şeklindeki ifadenizi biraz açar mısınız?
Özellikle 17. ve 18. yüzyıldan sonra Batı’nın, Doğu’nun kavramlarını sarsmak için ürettiği septik yaklaşımlardan etkilenen pek çok İslam âlimi olmuştur. Bugün birazcık da olsa hadis ilmini, prensiplerini tanıyan bir insan, yeryüzünde hiç bir inanç sisteminin, kültürünün nesillere bu yaklaşımla intikal ettirilemediğini görecektir. Zaten dinin yalan ve yanlışlardan uzaklaşması için İslam âlimleri çok çeşitli prensipler geliştirmişlerdir. Yanlış bilgilerin dinden gösterilmeleri hep akamete uğramıştır. Bu nedenle size hazır sunulanlar dışında boş yere din hakkında oluşturulan şüphelerin peşinden gitmeyin. Yoksa yaşlandığınız vakit geriye ah ve eyvah kalır.
Kitabın Künyesi
Adı: 114 Kod
Yazarı: Ali Akyüz
Yayınevi: Timaş
Sayfa: 416
Yayın Yılı: 2010