Ki bu garip sığınmacının ağırlayanı Rabbi oldu. “Her şeyi yoktan yaratan” Rabbi. “İnsanı ilgi ve alakadan yaratan” Rabbi… “Hiç sebepsiz veren, hiç yoktan lütfeden” Kerimler Kerim’i. Muhammed-i Emin (sav) muhacir oldu, ağırlayanların en güzeli ise âlemlerin Rabbi. Söz'ün Sahibi…
"Oku!" dediğinde Cebrail (as), yeryüzünün yalnızı kendine Kur'ân'ın göğünde yuva buldu. Artık hep burada ağırlanacak, hep vahyin göğünden indirilen yağmurlarla sevinecekti. Sadece O mu? O'nun ardından yürüyen hepimiz. Her birimiz. Kur'ân'ın göğsünden teselli emecek artık kalp sızılarımız.
Yerden göğe her şeyi sorgulayan bir soru kesildi Muhammed-i Emin (sav)'in vicdanı. İnsanlığın öteden beri uyuttuğu soruları uyandırdı sorgulamaları. Küllenen hikmet ocağının kadim közlerini yeniden alazladı nefesiyle.
Hira'ya sürgün etti kendini. Gönüllü. Bile isteye. Sevgisizlik cehenneminde debelenen kalplerin solgun nabzını taşıdı Hira'ya. Bencilliğin hükmettiği, vurdumduymazlığın kol gezdiği, şefkatsizliğin tortulaştığı, ikiyüzlülüğün naylonlaştırdığı yerin yüzüne gamze açıyordu her bir adımı. Gamze. İnce yara. İpeksi utanış.
Kendisi anlatıyor:
"Hîra'da bir kenarda kaldım. Kalacağım süre bitince indim. Vadinin tam ortasına gelince bir seslenme oldu. Önüme arkama, sağıma soluma baktım, bir şey göremedim. Dönüp yukarı baktım. Birden ben ve o -melek Cebrâil- gökle yer arasında. Hatice'ye koştum. “Beni örtün” dedim. Örttüler."
Niye örtünmek ister ki insan? Gönlüne düşen ışığın yoğunluğuna tahammül edemediğinden belki. Aklına yüklenen bakışın genişliğinden ürktüğü için belki. Alnını öpen eşsiz yakınlığın geçmesinden korktuğu için belki. Utandığından belli. Hicabından. Bir ömür yanağında al al taşıdığı var ediliş mahcubiyetini saklamak istediğinden. Muhatap seçilmenin tarifsiz hoşnutluğunu sakince yudumlama arzusuyla belki.
Örtüsüne bürünen Peygamber, derin mahcubiyetin gurbetinden “ey örtüsüne bürünen!” hitabıyla uyanır. Müzzemmil Suresi'nin sesinden nefes alacaktı darlanan kalbi. Örtüsüne iltica eden Elçi'ye sığınak olacaktı Müzzemmil. Şimdi bize olduğu gibi. Hepimize. Her birimize…