Allah ve Peygamberle Görüşmek

İnançlarımız ve hayat tarzlarımız bilgilerimize dayanır. Bir şeyi önce duyar, öğrenir, sonra da içselleştiririz. Bu benimseme, kuvveti arttıkça inanca; alanı genişledikçe de hayat tarzına dönüşür. Bu durumda bilgilerimizin nereye dayandığı büyük önem taşır. Çünkü hayatlarımızın çıkacağı istikamet ona bağlıdır. İşte Kur’ân bu yüzden sık sık şu soruyu sorar: “Nereden biliyorsun?"

Bir konudaki iddianız bilgiye dayanmıyorsa o ‘zan’dır. Birisi bir bilgi aktardığında bizim için o bilginin değeri, kaynağının kontrol edilebilir olmasına bağlıdır. Nereden duymuş, okumuş, görmüş… Bu soruların cevabını kontrol edebiliyorsanız o söz bilgi değeri taşır. Değilse rivayetin sahibi için bilgi ifade etse bile diğerleri için zandan ibarettir. Rüyalar, Peygamberle görüşme iddiaları hatta doğrudan Allah'tan gelen ilhamlar hep böyledir.

Çok duyduğumuz için hadis olduğundan hiç kuşku duymadığımız bazı sözler bile böyledir. (Bu konuda Sonpeygamber.info'da uydurma rivayetler hakkında çıkan yazılara bakılabilir.) Bazı tasavvuf büyükleri diyorlar ki, “biz bunu doğrudan Rasûlullah (sav) a sorduk.” Nasıl sordun? “Manâ âleminde.” Manâ âleminde sen bunu sorduysan, senin için delil olur, bizim için olmaz. Eğer biz bunu delil olarak kabul edersek, o zaman bir münafık, bir İslam düşmanı da der ki Ben de mana âleminde şöyle bir hadis duydum.” Ne yapacağız şimdi? Herkes işine gelen sözü, mana âleminde sordum, der. Bu kabul edilemez. Bugünkü Hıristiyanlığın mimarı sayılan Pavlus da İsa adına yaptığı bütün uydurmaları İsa (as)'ın göğe çekilmesinden (onlara göre ölümünden) sonra onunla yaptığı görüşmelere bağlamıştır. Bugün dahi Hıristiyanlar arasında İsa (as) ile görüşme ve ondan bilgi alma iddiaları yaygındır.

Onun için “Falandan duydum” bir bilgi kaynağı değildir. Çünkü dinleyiciler içinde yanlış anlama, eksik anlama, onu dinlerken kendi kafasından bir şeyleri araya ekleme ihtimali –hele bizim gibi hafızası zayıf olan bir kuşak için- her zaman vardır.

Bu arada her birimizin Allah ve Peygamberle görüşme imkânımız olduğunu da belirtivereyim. Nasıl mı? Rabbiyle konuşmak isteyen Kur’ân; Peygamberle görüşmek isteyen de Hadis okusun!

"Uydurma Rivayetlerde Peygamber Tasavvuru" için bakınız!