Alnımızda Bilgilerden Bir Çelenk...

07 Mart 2011

Türkiyemizin yegane düşmanı vardır: Cehalet…

Ve bir tek silahımız var: Eğitim... O halde eğitime mani olanlar ihanette midir?

Bir “A”dır birleştiren gönüllerimizi, öğretmek ve öğrenmek adına.

Adem oluşu bir “A”dır düğümleyen şerha şerha...

Kaç bin yılın visali, kaç bin yılın yolculuğudur “A”nın hikâyesi...… Öğreten ile öğrenenin... Acep hangisi daha yücedir aynı bayrak altında?

Öğretmen ki muallimdir, öğretmekten öte eğitmektir işi, talimdir. Şekil verir, yoğurur. Salt bilgi değil, tavır da öğretir. Öğrenci ki talebedir, öğrenmeyi talep eder hep, satır satır, harf harf, cilt cilt bilgi ister, daha çok ister, daha çok araştırır. Yitik malını arar gibi...

* * *

Hakk’a yönelen alınlarda nurdur öğretmen, ve kederle ağlayan bir gözde yaş. Sevgiyi şefkat şefkat, saygıyı hürmet hürmet çoğaltır. Yelkenlilere emanet düşüncelerini maviliklerin kabaran bulutlarına yükleyerek enginlere gönderir yegan yegan; sonra ana kokulu sevgileri, inanç özlü kainatı sindirir sözlerine ve sarındırır ruhlarını çocukların, yankısını paylaştırmak üzere sevincin.

Her gecenin ardında açan yeni bir sabahtır öğretmen, mustarip yollardan güneşe uzatır ellerini; ve bütün şarkılar susarken kutsal bir görev başlar. Her yıl yeniden öğrenilir “A”lar, her yıl noktalar yeniden öğrenilir. Doğrular, üçgenler ve baharlar üzerine bir medeniyet kurulur yeniden öğretmenin avuçlarında. Geceler karatahtasıdır onun, gündüzler tebeşiri ve ırakları yakın yakın getirir. Bir pergele uç olur ve çember çember çoğalır öğrenci yüzlerde.

Hepimizin içinde bir öğretmen yaşar, hepimizin içinde bir hürriyet başlar. Ve nerede hasretler ve özlemler sona eriyorsa orada bir öğretmen vardır mutlak. Bütün çiçekler bir öğretmenin yalnız ve çileli mezarında açar, her biri bir öğrenci için ötelere selam gönderir. Bir harfine kırk yıl köle olmakla çıkılır zamanın yücesine ve uyanılmaz uykulara varmadan yemiş yüklü dallar yeniden düğmeler döker.

* * *


İlim yolunda ölenin şehid olduğunu bilirler mi acaba öğrencilerimiz, acaba şehidleri kefenlemeye güneşler bulunamayacağını bilirler mi?!.. O halde şu ihtiyar kürede bir ömrü satırlara vakfeden değil midir Perverdigar’a yakın olan?

Ve öğrenci…

Hakikate yürünen yollarda gururdur öğrenci, ve kaderle pişirilen bir ocakta aş. Bir nabız âhengiyle adım adım şekillenir bir muallim elinde, adım adım özgürlük bulur. Kalemini saydam sabahlar sivriltir, kılıcını yüreğindeki acılar biler. Dirseklerinde nasır nasır mutluluk, sevgi ve özgürlük olur hayat. Öğrenendir o, zulmet yurdunda bir ışık, bir ışık daha...…Ve göğün kıyısında bir çiçek, bir çiçek daha...…İklimlerce akan bir ırmak, bir ırmak daha...

Güzel rüyalarla uyumalı bir öğrenci, aydınlık yüzler görmeli. Bir yağmur altında ıslanan tohumların renk renk filizlerinde yaşamalı, doludizgin umutlar fışkırmalı tomurlarından. Koklanmamış güllerimiz, bitmemiş başaklarımızdır öğrenciler bizim. Kelimelerce çoğalan zifiri gecelerimize harflerce mehtap...…

İlim yolunda ölenin şehid olduğunu bilirler mi acaba öğrencilerimiz, acaba şehidleri kefenlemeye güneşler bulunamayacağını bilirler mi?!.. O halde şu ihtiyar kürede bir ömrü satırlara vakfeden değil midir Perverdigar’a yakın olan?

Öğretmen ki ak saçlarını pırıl pırıl gözlere bağlayandır; anadır, babadır.

Öğrenci ki üzgün yüreğiyle okul önlerinde ağlayandır; yavrudur, baladır.

Bir öğrenci ile bir öğretmeni bir “A”dır birleştiren. Çünki “A” ile başlar aydınlık, ve “A” ile başlar Allah, “A” ile başlar Aaaahh!...

Yeryüzünün bütün iyilikleri, bütün güzellikleri “A”dan yağar üstümüze.

Öğrencileri “A”dan uzaklaştıranlara lanet olsun. Efendi olacakları köleleştirenler batsın yere.

Kalem’e ve hokkaya and içerek.

 

*Sünen (İbn Mace) I, 83; Mu’cem (Taberanî), VIII, 220