Peygamberimiz vahyin ilk günlerinde yaşadığı hayret, korku ve ne yapacağını bilememe halini yavaş yavaş atlattıktan sonra önce bireysel, sonra da kitlesel çağrılarla çevresini Allah'tan gelen mesaja inanmaya davet etti.
Mekkeliler bu durumu başlangıçta marjinal bir hareket olarak gördüler. Alay ettiler, küçümsediler ama çok da umursamadılar. Fakat inananların sayısı ve gelen vahiylerin şiddeti artmaya başladıkça daha ciddi tedbirler almaları gerektiğini düşünerek şiddete ve işkenceye başladılar.
Bu dönemde inananların nasıl bir tavır ortaya koydukları bizim için dünya durdukça değerini kaybetmeyecek bir önem taşıyor.
Bugün biz bir İslam medeniyetinden söz edebiliyorsak bunu, o insanların kararlılıklarına, tahammüllerine borçluyuz.
Her milletin, kurduğu medeniyetin bugünlerini borçlu olduğu kişiler vardır. O kişiler yaşarken bunun farkında mıydılar, tarihte işgal etmek istedikleri yeri en baştan kurgulayarak mı oraya gelmişlerdir? Sanmıyorum. Ama girdikleri yoldaki samimiyet, kararlılık, disiplin, azim, bağlılık, bir hesaba bağlı olmamak, adanmışlık onları o noktaya taşımıştır.
Bir tarafta dönemin Arap dünyasının bütün siyasetini bilip tavırlarını ona göre belirleyen (güya) akıl ve tecrübe dolu laflar ederek Peygamber'in getirdiğine iman etmenin kendileri için nasıl bir felakete yol açacağını söyleyen Mekke uluları (bk. Daru'n-Nedve'de yapılan müzakereler) diğer tarafta hiçbir konjonktür hesabı olmayan Bilal gibiler...
Ben ne yapmalıyım ki Bilal gibi olabileyim? Boynuna geçirilen bir iple Mekke sokaklarında köpek gibi dolaştırdıklarında takatsizlikten “Lailaheillallah” diyemeyip “ehad ehad” diyen Bilal...
Bende ne eksik ki bu boyutta bir hakaretle hiç karşılaşmadığım halde yeri geldiğinde göğsümü gere gere “Ne diyorsunuz? Allah birdir, gücü her şeye yeter, her şeyi bilir” diyemiyorum?
Bir de bu ne zaman denmeli biliyor musunuz? Tam gerektiği sırada. Yoksa sonradan mır mır ederek ağzının içinde bir şeyler gevelemenin bir anlamı yok. Bir olay olup da tam denmesi gerektiği sırada sözünü diyemiyorsan Bilal gibi olmaz, olamazsın...