Bugün sizinle paylaşmak istediğim konu Gordon Allport'un geliştirdiği “İç ve Dış Güdümlü Dindarlık” teorisi.
Biliyoruz ki bu köşedeki yazılar gündelik hayata yöneliktir. O halde nerden çıktı bu teori demeyin. Durduğumuz yeri anlamak ve etrafımızda olan biteni doğru yorumlayabilmek konusunda bakış açımızı zenginleştirdikleri için bu vb. teorilerin güncelliklerini hiç kaybetmediklerini düşünüyorum.
Allport “bir insan herhangi bir dine inandığını belirttiğinde onun dindarlığı bu iki tipten birine girer” diyor. Ona göre iç güdümlü dindar, dini diğer bütün düşüncelerin üstünde kabul eden ve ona tam bir teslimiyetle bağlanan kişidir. Onun için din kendi içinde bir amaçtır; başka bir amaca ulaşmak için bir vasıta değildir. Diğer ihtiyaç ve istekleri güçlü olsa bile dinin söylediklerinden sonra gelir.
Dış güdümlü dindarlık ise bireyin dini kendi çıkarları (işinin yolunda gitmesi, bol kazanç, mutluluk vs. gibi ihtiyaçları) için bir fayda aracı olarak kullanmasına dayanmaktadır. Bu açıdan içselleştirilmiş dindarlıkla taban tabana zıttır. Bu tür dinsel yasayışta bireysellik ve bireyin beklentileri son derece önemlidir. Eğer din, bireyin beklenti ve ihtiyaçlarına cevap veriyorsa değerlidir; bu nedenle bu tür dindarlık biçiminde din birey için araç konumundadır.
Allport’a go¨re, birçok insan sadece sıkıntı döneminde dindardır. Bu insanlar zamanlarının çoğunu Tanrısız olarak geçirirler; böylece dini duygularının atıl hale gelmesine izin verirler. Olgunlaşmamış ve benmerkezli dindarlık anlayışına sahip olan bu insanlar ruhsal değerlerle ilgilenmek yerine bencil arzularının karşılanması için dini araçsallaştırırlar. (Kendi isteklerini karşılayacak dua ve ritüeller peşinde koşup dinin asıl istek ve şartlarını görmezden gelenler gibi.)
İc¸ gu¨du¨mlu¨ bir dini eğilime yönelmiş, kişiler dinin ruhi fonksiyonları tarafından daha çok güdülenirken bunun aksine dış güdümlüler daha çok dinin problem çözme fonksiyonu üzerinde odaklandıklarınlar. Bu anlamda din, her iki grup için de önemli fakat farklı fonksiyonlara sahiptir.
Şimdi hepimiz bakalım (lafta değil, uygulamada) hangi dindarlardanız?