Hayat Başarısı için Oruç

08 Haziran 2016

Orucun sayısız faydaları, hikmetleri var. Beden sağlığımıza, ruhumuza, empati yeteneğimizi geliştirerek sosyal dayanışmaya sağladığı katkılar tartışılmaz. Bugün size farklı bir yararından, kendimizi disiplin altına almaya yardım etmesinden söz etmek istiyorum.

Disiplin kelimesi pek hoşumuza gitmez. Daha duyar duymaz bazılarımızın içi sıkılır. Ama Allah’ın bize ihsan ettiği vehbî yeteneklerin, kapasitenin, pırıl pırıl zekâların ziyan olup gitmesi, insanın kendi kendini israf edip bitirmesi de büyük ölçüde disiplin eksikliğindendir. Disiplinli olmak gerekmeyen bir tane bile başarı öyküsü yoktur. Bir hedefe sıkı sıkıya yönelmemiş, gücünü ve imkânlarını o hedef doğrultusunda organize etmemiş her yetenek giderek söner ve sahibine iki cihanda sorulacak hesaptan başka bir şey kazandırmaz.

İnsan disiplinli ya da disiplinsiz doğmaz. Buna elverişli ya da elverişsiz bir yapı ile dünyaya geleceğini kabul etmekle beraber disiplinin sonradan kazanılan bir alışkanlık olduğunu hatırlayalım. Bazılarımız daha çok zorlansa da insan kendini disipline edebilir, etmelidir. Eğitimciler dünyaya geldiğimiz anda başlayan bu eğitim sürecinin hayat boyu devam edeceğini, yani insanın ileri yaşlarda bile kendinde eksik gördüğü şeyleri tamamlayabileceğini söylüyor. Bu gerçek, dinin ruhuna da uygundur. Allah vergisi olan doğamızı değiştirmeye kalkmadan, o malzemeyi her an daha iyiye evirerek olgunlaşmak elimizdedir. Yoksa hidayet nasıl mümkün olurdu ki?

İnsanın en temel, karşı konulmaz, zor yönetilir içgüdülerine hâkimiyeti demek olan oruç işte bu iyiye evrilme yolunda büyük bir yardımcımızdır. Oruç nefsin, namaz vaktin, zekât da paranın yönetiminde bizi güçlü kılar. Orucunu tutabilen nefsine söz geçirebilmiş, namazını düzgünce kılabilen vaktine hâkim olmuş, zekâtını verebilen de paranın esaretinden kurtulmuş demektir.

Kendini ziyan etmenin daha bu dünyada ödenen bir hesabı vardır. O da sırf kendini bir düzene sokup hedeflerine yönelik çabayı organize edemediği için hayatını daha kıt imkânlarla, daha sığ bir yaşantıyla, daha düşük bir sosyal statüyle geçirmek zorunda kalmasıdır. Kişi bunun hesabını kendine de çoluk çocuğuna da nasıl vereceğini iyi düşünmelidir.