Hicri 5. Asır Sonuna (Tasnif Dönemi Sonuna) Kadar Telif Edilen Hadis Kitapları

  • Sahifeler

Sahife adı ile bilinen hadis kitapları, sahabe yahut tabiun nesli tarafından not olarak yazıya geçirilmiş ve olduğu gibi gelecek nesillere intikal etmiş bulunan küçük çaptaki yazılı hadis vesikalarıdır. Kur'ân-ı Kerim'den sonra İslam'ın ilk yazılı vesikaları olan sahifeler, hadis edebiyatının da ilk mahsulleridir.

Aralarında Abdullah b. Amr  (r.a.) (v. 63/ 682), Enes b. Malik (ra) ( v. 93/ 711), Ebû Hureyre (ra) (v. 58/ 677), Ali b. Ebî Talib (ra) ( v. 40/ 660)'in de bulunduğu bir kısım sahabenin yazılı hadis metinlerine sahip oldukları bilinmektedir. Ancak ashaba ait hadis sahifelerinin hiç biri müstakil olarak günümüze ulaşabilmiş değildir. Bununla beraber her biri hakkında, hadis edebiyatının ilk ve en muteber kaynaklarında -inkarı mümkün olmayacak açıklıkta- kayıtlar bulunmaktadır. Ayrıca bu sahifelerin muhtevalarını Ahmed b. Hanbel'in (v. 241/855) müsnedinde bulmak da mümkündür.

Sahife türünün bilinen en meşhur örnekleri, Abdullah b. Amr'ın (ra), bizzat Hz. Peygamber'den işitmiş olduğu hadislerin bir kısmını yazıp topladığı Sahîfetü's-Sâdıka'sı ile Ebû Hureyre'nin (ra), talebesi Hemmam b. Münebbih'e (v. 101/719)yazdırmış olduğu, 138 hadis-i şerif ihtiva eden Sahîfetü's-Sahîha'sıdır.

Abdullah b. Amr'ın (ra) (v. 63/682) Sahîfetü's-Sâdıkası

Sahabenin ileri gelenlerinden olan Abdullah b. Amr'ın (ra) (v. 63/682), Hz. Peygamber'in hayatı sırasında, O'ndan duyduğu hadis-i şerifleri not ettiği bilinmektedir. Hz. Peygamber de kendisine bu konuda izin vermiştir. Abdullah b. Amr (ra), yazdığı bu hadislerin koleksiyonuna "sadık kitap" veya "doğru vesika" anlamında es-Sahîfetü's-Sâdıka adını vermiştir.

Hadis Edebiyatı'nda cüz ismi ile anılan hadis kitapları iki ayrı hüviyetle karşımıza çıkmaktadır. Bunlar, ya bir tek ravinin rivayet ettiği hadisleri toplayan, ya da tali derecedeki (ana konu başlıkları arasında yer almayan) bir konu ile ilgili hadislerin toplandığı hadis kitaplarıdır.

Müstakil olarak günümüze ulaşamamış olan bu sahifenin, İbnü'l-Esir'in nakline göre bin kadar hadis-i şerif ihtiva ettiği bilinmektedir. Ahmed b. Hanbel'in, diğer bir çok yazılı hadis vesikası gibi Abdullah b. Amr'ın sahifesinin de bir kısmını Müsned'ine kaydetmiş olması sahifenin muhtevası hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamıştır.

Hemmam b. Münebbih (v. 101/719) ve Sahîfetü's-Sahîha'sı

Hemmam b. Münebbih'in (v. 101/719) Sahifesi, zamanın tahribinden kurtularak müstakil hüviyetiyle bize kadar ulaşmış bulunan en eski hadis eseridir.

Ebû Hureyre (ra)'ın (v. 58/677), talebesi Hemmam b. Münebbih'e yazdırmış olduğu 138 hadisten oluşan bu sahife, Prof. Dr. Muhammed Hamidullah (v. 2002) tarafından Şam ve Berlin'deki iki nüshası bulunarak 1953 senesinde neşredilmiştir.

Bu sahifenin, Ebû Hureyre'nin (ra) vefatından önce tedvin edilmiş olması, hicrî 2. asrın hemen başlarında görülen resmî tedvin (hafızalarda veya değişik yazı malzemesinde bulunan hadislerin kitaplarda toplanması)  faaliyetinden önce de hadislerin yazılı vesikalar halinde bulunabildiğini göstermekte ve hadislerin sonraki yıllarda hafızalardan yazıya geçirildiği şeklindeki iddiaların geçersizliğini ortaya koymaktadır.

Hemmam b. Münebbih sahifesinin içerdiği tüm hadislerin, Ahmed b. Hanbel'in (v. 241/855) Müsned'inde Ebû Hureyre'ye (ra) ayrılmış sayfalarda aynen yer alması da günümüze ulaşan hadis malzemesinin güvenilirliğinin tespit edilmesi açısından ayrıca öneme sahiptir.

  • Cüzler

Hadis Edebiyatında cüz ismi ile anılan hadis kitapları iki ayrı hüviyetle karşımıza çıkmaktadır. Bunlar, ya bir tek ravinin rivayet ettiği hadisleri toplayan, ya da tali derecedeki (ana konu başlıkları arasında yer almayan) bir konu ile ilgili hadislerin toplandığı hadis kitaplarıdır.

Taberanî'nin Mucemu Ebû Hureyre adlı eseri, yalnızca Ebû Hureyre'nin (ra) rivayet ettiği hadis-i şerifleri; Ebû Ma'şer et-Taberî'nin Mâ Ravâhu Ebû Hanîfe ani's-Sahâbe adlı eseri ise Ebû Hanife'nin sahabe-i kiramdan rivayet ettiği hadis-i şerifleri müstakil olarak toplayan cüzlerdir. Bu iki eser de birinci grup cüzlere dahildir.

Hadis Tarihinde, Camî, Sünen, Musannef vb. konularına göre tasnif edilen geniş hacimli hadis kaynaklarının içerikleri, temel ve tali içerikteki konular esasına göre tertip edilmişlerdir. Hadis kaynakları içinde yer alan iman, sünen, edep, dua, ilim, tıp gibi ana bölümlerin her biri hadis literatüründe kitap ismini alır.

İkinci grup cüzler ise yukarıda belirtildiği gibi, konularına göre tertip edilen hadis kitaplarının ana konu başlıkları arasında yer almayan tali derecedeki bir konu hakkında rivayet edilmiş hadislerin toplandığı eserlerdir. Buharî'nin Cüz'ü'l-Kırâa Halfe'l-İmâm (Cemaatle Namaz Kılarken İmamın Arkasında Kıraat  Hakkında Cüz); Ebû Nuaym el-Isbahanî'nin Cüz'ü Fazlı Sûreti'l İhlâs ( İhlas Sûresinin Fazileti Hakkında Cüz); Hatib el-Bağdadî'nin Cüz'ü Salâti't-Tesbîh (Tesbih Namazı Hakkında Cüz) adlı eserleri bu türe ait binlerce eserden bazılarıdır.

  • Kitaplar

Hadis Tarihinde, Camî, Sünen, Musannef vb. konularına göre tasnif edilen geniş hacimli hadis kaynaklarının içerikleri, temel ve tali içerikteki konular esasına göre tertip edilmişlerdir. Hadis kaynakları içinde yer alan iman, sünen, edep, dua, ilim, tıp gibi ana bölümlerin her biri hadis literatüründe kitap ismini alır.

Bununla beraber hadis alimleri zaman zaman bu temel konulardan herhangi biri hakkında rivayet edilen hadis-i şerifleri müstakil eserlerde toplamışlardır ki bunlara da kitap denmektedir.  Kısacası kitap, bir tek ana mevzu hakkındaki hadislerin toplandığı eser demektir.

Hadis sahasında bu şekilde tasnif edilmiş kitapların sayısı pek çoktur. Ebû Bekir b. Ebî Şeybe'nin Kitâbü'l-Îmân'ı, Buharî'nin Kitâbü'l-Edebi'l-Müfred'i, Tirmizî'nin Kitâbü'ş-Şemâil'i, Ebû Heyseme'nin Kitâbü'l- İlm'i bu türün meşhur örneklerindendir

  • Müsnedler

Hadis sahasındaki eserlerin tasnifinde iki ana metod kullanılmıştır. Birincisi, hadislerin konularına göre tasnifi (ale'l-ebvâb tasnif), ikincisi, hadislerin, onları rivayet eden ravilere göre tasnifidir (ale'r-ricâl tasnif). Bu ikinci grup tasnif şekli de umumiyetle iki metodla yapılmıştır. Hz. Peygamber'den rivayet eden ilk raviye göre tasnif edilenlere müsned, kitap sahibi olan hadis aliminin hocaları durumundaki son ravilere  göre yapılan tasniflere ise genel olarak mucem adı verilmiştir. Buna göre hadis literatüründe müsned, hadislerin, konularına bakılmaksızın onları rivayet eden sahabi ravilerine göre ard arda sıralandığı eserlerdir.

 

Müsned türü eserlerde herhangi bir konu sınırlaması yoktur, her konu ile alakalı rivayet bulmak mümkündür. Ancak hadisler, öncelikli olarak konularına göre tasnif edilmediğinden, herhangi bir hadisin Müsned'deki yerini bulabilmek için o hadisin sahabi ravisini bilmek gerekmektedir.

Müsned türündeki eserlerin tasnifinde de birkaç ana metod kullanılmıştır ki bunları şöylece sıralamak mümkündür: Hadis rivayet eden sahabilerin isimlerinin alfabetik sıraya  göre tasnif edildiği müsnedler; ashabın İslam'ı kabul edişleri ve onların Hz. Peygamber'in risaletiyle alakalı ilk mühim hadiselere iştirakteki dereceleri dikkate alınarak tertip edilmiş müsnedler, kabile esasına göre tasnif edilmiş müsnedler; bu metodlardan birine göre tasnif edilmekle beraber her bir sahabinin rivayetlerinin ayrıca bir konu tasnifine tabi tutulduğu müsnedler.

Müsned türü eserlerde herhangi bir konu sınırlaması yoktur, her konu ile alakalı rivayet bulmak mümkündür. Ancak hadisler, öncelikli olarak konularına göre tasnif edilmediğinden, herhangi bir hadisin Müsned'deki yerini bulabilmek için o hadisin sahabi ravisini bilmek gerekmektedir.

Müsnedler, İslam'ın ilk neslini teşkil eden ashab-ı kiram üzerinde yapılacak araştırmalar için zengin birer hazine durumundadırlar. Herhangi bir sahabinin rivayetlerini bir arada bulabileceğimiz kaynak eserlerdir. Hadis rivayet eden sahabilerle hadis rivayet etmeyen sahabileri, yahut hangi sahabinin ne kadar hadis rivayet ettiğini  toplu halde tespit edebilmek için ilk etapta baş vuracağımız kaynak, müsnedlerdir. Hadis rivayet eden çocuk, kadın vs. sahabe kategorileri hakkında yapılacak araştırmalar için de öncelikle bu eserlerden istifade edilmektedir.

Hadis literatüründe Müsned türü eserler h. III. asrın başından itibaren telif edilmeye başlanmıştır. Bu türün bilinen ilk örneği Ebû Davud et-Tayalisî'nin müsnedidir. H. IV. asır başlarına kadar Abdullah b. Musa el-Absî (v. 213/828), Ebû Bekir el-Humeydî (v. 219/834), Ebû Bekir b. Ebî Şeybe (v. 235/849), Ahmed b. Hanbel (v. 241/855), Bakıy b. Mahled (v. 276/889), Ebû Ya'lâ el-Mevsılî (v. 307/ 919) ve daha bir çok alim müsned türü eserler telif etmiştir.

Ebû Davud et-Tayalisî'nin (v. 204/819) Müsned'i

Ebû Davud et-Tayalisî h. 133 tarihinde Basra'da doğmuştur. Kendi döneminde bir ilim dağı olarak nitelenen ve uzun hadisleri pek güzel ezberlemekle ün salmış olan bu kıymetli alim h. 204 tarihinde yine Basra'da vefat etmiştir.

Ebû Davud et-Tayalisî'nin Müsned'i, Horasanlı bir hadisçi tarafından, özellikle Yunus b. Habîb'in (267/881), hocası Ebû Davud et-Tayalisî'den yaptığı nakillerin müsned şeklinde tertip edilmesiyle meydana getirilmştir. Yani Ebû Davud et-Tayalisî'nin dikkatli bir seçime tabi tutup topladığı hadisler, kendisinden iki nesil sonra müsned tertibine sokulmuştur.

Kaynakların verdiği bilgiye göre bu Müsned elimizde bulunan en eski tarihli Müsned'dir. Eserin, yazma aslına uygun olarak hazırlanıp h. 1321 tarihinde Haydarabad'da neşredilen nüshası 6 ana bölüm içinde 281 sahabi tarafından rivayet edilmiş toplam 2767 hadisi ihtiva etmektedir. Ancak eserin bu haliyle tam olmadığı, isimleri fihristte yer alan 8 sahabinin rivayetlerinin yazma nüshada eksik olduğu tespit edilmiştir.

Tayalisî'nin Müsned'inde sahabiler, a) ilk dört halife b) diğer Ehl-i Bedir c) Muhacirler d) Ensar e) kadın sahabiler f) çocuk sahabiler olmak üzere 6 ana bölümde tertip edilmiş ve her ismin altında, o sahabinin rivayet ettiği hadisler senedleriyle birlikte verilmiştir.

Ebû Davud et-Tayalisî'nin Müsned'i h. VIII. asra kadar ilim çevrelerinde büyük hüsn-i kabul görmüştür.

Ahmed b. Hanbel'in (v. 241/855) Müsned'i

Ahmed b. Hanbel h. 164 senesinde Bağdat'ta doğmuştur. Küçük yaşta ilim tahsiline başlamış, dönemin çeşitli ilim merkezlerini dolaşarak bir çok alimden ders almıştır. Fıkıh ve hadis alanlarında geniş ilmi bulunan ve Hanbeli mezhebinin kurucusu olan Ahmed b. Hanbel h. 241 senesinde vefât etmiştir.

Ahmed b. Hanbel'in hadis alanındaki en meşhur eseri olduğu gibi, müsned türünün de en meşhur örneği olan Müsned-i Ahmed b. Hanbel, 700'e yakın sahabinin rivayet ettiği 30.000'i aşkın hadis-i şeriften oluşmaktadır.  Müsned'in elimizde bulunan yazma nüshaları, Ahmed b. Hanbel'in, oğlu Abdullah'a rivayet ettiği nüshanın Ebû Bekir Ahmed b. Cafer el-Katî'î tarafından yapılan rivayetidir. Bugün elimizde bulunan Müsned'i bu tertibe sokan da yine Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'tır.

Eserde yer alan sahabiler, önce Müslüman olmaktaki önceliklerine, sonra aşiret durumlarına göre sıralanmışlardır. Öncelikle aşere-i mübeşşere ve onlara yakın ashabın, sonra sırasıyla Ehl-i Beyt'in, Benû Haşim'in, Mekkelilerin, Medinelilerin, Şamlıların, Basralıların, Ümmehat-ı Mümininin (Peygamber Hanımları) ve diğer sahabi hanımların isimleri sıralanarak ardından rivayetleri verilmiştir. Müsned'in sonunda ise ismi müphem bazı sahabilerin rivayetleri yer almıştır.

Ahmed b. Hanbel, eserini 750.000 hadis arasından seçmek suretiyle h. 200-228 yılları arasında hazırlamıştır. Hadisleri seçerken ihtiyatlı davranmış; eserine, sahih rivayetleri ve sahih rivayetlere ters düşmediği için sahih olması muhtemel rivayetleri almıştır. Hz. Peygamber'in sünnetinde ihtilaf edenlerin başvurabilecekleri bir rehber olarak hazırladığı bu eserde çoğunlukla, devrinin yaygın münakaşalarında esas alınabilecek nitelikteki hadisleri toplamaya gayret etmiştir.

Farklı rivayetleri, bu farklılık bir kelimede veya rivayet sigalarında bile olsa derhal senediyle birlikte tekrar etmekte titizlik göstermiştir. 

Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i, İslam Tarihinin erken dönemlerine ait ilk yazılı vesikalardan olan Hemmam b. Münebbih (101/719), Abdullah b. Amr (63/682), Ebû Seleme, Semure b. Cündeb sahifelerinin tamamını yahut bir kısmını ihtiva etmesi açısından da önem taşımaktadır.

Müsned, geniş kapsamı, tertibi ve güvenilirliği açısından geçmişten günümüze önemini koruyan bir eserdir.