Sonra… Dinledi "can kulağı". Sözün canı insanlığın yüreğine dokunmaya başlamıştı.
'Alak' sırrını vur varlığın arka yüzüne. Parçalanmış varlığı birleştir. Kalbinin atlasında buluştur yeri göğü. Yabancılıkları sil varlığın yüzünden. Tanıdık, aşina, anlamlı bir kitap sayfasında gör kendini.
Bir "Nûn" resmi veriyor kâinat. Varlığın eğilip uzanan yaylarının ucunda bir noktasın sen. Seninle tamamlanıyor "nun" çınlaması. İnsan düğümlüyor varlığın iki yakasını. Tamamla varlığının anlamını. Varlığın anlamını tamamla.
Sen ey Müzzemmil, farkında değil misin; ağır bir yük var üzerinde… Omuzlarına yüklendi kâinatın tebessüm ümidi. Haydi, in gecenin kalbine… Yürü vaktin zirvesine. Sözün muradı Sensin. Sende beyana dönüşecek yer ve göklerin sessiz şiiri. Sende seslenecek yıldızların salkım salkım ördüğü kitabın her sayfası…
Sen ey içine kapanan Müddessir; ayağa kaldır kalbinin gündemini. Sıyrıl bedenin zaruretlerinden. At üzerinden çekingenlik örtüsünü. Yırt varlığın gömleğini. Uyanışını uyarıya taşır. Rabbinin hatırını öncele. Başkaca hatırları saymaktan vazgeç. Sakın elbise diye giyinme başkaca hatırları. At üzerinden tortuları; temizlen anlık kaygılardan, arın çağdaş zorunluluklardan. Rabbinin hatırını sabra sarıp dağ eyle... Uyuyan gözlere öteli bir dağ ufku sun. Sonsuz müjdeye nefes ol…