Kureyşliler, Hamza ile Ömer’in İslamiyet’i benimseyişi ile güç kazanan Rasûl-i Ekrem’i etkisiz hale getirmeye karar verdiler; bu amaca ulaşıncaya kadar Haşimoğulları ve Muttaliboğulları’yla mevcut olan akrabalığa ve hukuka riayet etmeyeceklerini söyleyip bu iki zümreyi düşman ilan ettiler; kendileriyle konuşmamaya, kız alıp vermemeye ve alışveriş yapmamaya karar verdiler; boykotun şartlarını bir kağıda yazıp Kâbe’nin duvarına astılar. Bu sosyal boykot karşısında Ebû Talib, yeğenini ve mensuplarını emniyet altına almak amacıyla Şi‘bü Ebû Talib’de (Ebû Talib mahallesinde) topladı. Hz. Peygamber tebliğ faaliyetlerini sürdürdüğü Daru’l-Erkam’dan oraya taşındı. Müşrikler safında yer almayı tercih eden Ebû Leheb ve oğulları hariç, Müslüman olsun olmasın bütün Haşimîler ve Muttaliboğulları oraya taşınıp üç yıla yakın bir süre (616-619) boykot altında yaşamak zorunda kaldılar. Hz. Hatice ile Ebû Talib bu sıkıntılı günlerde bütün servetlerini tükettiler. Ticari faaliyetlerde bulunmak, hac mevsimi ve haram aylar dışında dışarı çıkıp alışveriş yapmak mümkün olmuyordu. Müşrikler alışveriş yapılabildiği günlerde de zorluk çıkarıyor, fiyatları artırıyordu. Sonunda aralarında Ebû Talib’in kız kardeşinin oğlu Züheyr b. Ümeyye ve Hişam b. Amr gibilerinin bulunduğu bazı insaflı kimseler Kureyş’in ileri gelenlerinden Mut‘im b. Adî ve Zem‘a b. Esved ile konuşup desteklerini aldıktan sonra Ebû Talib mahallesine gittiler ve mahsur olanları oradan çıkartıp boykota son verdiler.