Kurban; kesilecek sıradan bir hayvan değil, Allah’a yakınlaşmak için sunulan bir armağandır. Bu sebeple, her gün binlercesi kesilen hayvanları görmeyip, kurban kesmeyi tenkit konusu yapmak, iyi niyetle bağdaşmaz. Öte yandan dinimiz hayvan kesiminin belirli usûl ve âdâba uyularak gerçekleştirilmesini istemiştir, onlara eziyet ve işkenceyi yasaklamıştır. Diğer varlıklar gibi hayvanlar da insanların istifadesine verilmiştir. Bu bakımdan etinden veya sütünden faydalanılan hayvanların üretimi artar. Buna karşılık, faydalanılmayan hayvanların nesli tükenir. Hayvanların neslinin devamı bir ölçüde de onlardan istifade imkanının devamına bağlıdır. Unutmamak gerekir ki, her şeyin yaratıcısı olan Yüce Allah’tır; insana ancak O’na itaat etmek düşer.
Gelin bu bayram “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen insanların en güzeli Hz. Muhammed (sav) gibi yaşamaya karar verelim. Bayramımızı İslam’ın kardeşlik, sevgi ve yardımlaşma anlayışı içinde geçirelim. Yetimleri, kimsesizleri gözetelim, kurbanlarımızı da yalnız Allah rızası için keselim. Etleriyle fakirlerin, yoksulların, komşuların gönüllerini alalım. Arefe günü sabah namazında başlayan ve bayramın dördüncü günü ikindi namazında sona erecek olan ve üzerimize vacip olan teşrik tekbirlerini (Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallahü vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd) her farz namazdan sonra yerine getirmeyi unutmayalım. Bu mübarek günlerde dua etmeyi de unutmayalım. Zira arefe günü yapılan dua reddedilmeyen dualardandır. Kurbanla Allah’a yaklaşırken dua ile de gönüllerde birleşelim.