Hadisler Işığında Müslümanın Dili

18 Mayıs 2015

Mevlamız, Peygamber Efendimiz’e güzel ahlâkı öğretirken özellikle diline sahip olma konusu üzerinde durdu ve: “Sakın, başkasını çekiştirene ve söz taşıyana uyma!” [7] buyurdu.  Peygamber Efendimiz, insanın özellikle iki organına sahip olmasını tavsiye etti. Dilini ve belini koruyana cennet sözü vereceğini müjdeledi. [8]

Allah Teâlâ bize verdiği ağızla kendini zikretmemizi, etrafımızdakilere güzel sözler söylememizi istemiştir. Bu gerçeği sevgili ahlâk hocamız, Peygamberimiz şöyle ifade buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun.” [9] Bizim için önemli olan, ağzımızı açtığımızda hayırlı ve faydalı söz söylemektir. Hayırlı söz altından daha kıymetlidir. Kur’ân okumak, Allah’ı zikretmek, Allah’ın kullarına faydalı şeyler öğretmek en değerli kazançlardır. Eğer insanın söylediği söz bir incir çekirdeğini doldurmayacaksa, o zaman da sükûtu altın değerindedir. Çünkü söylemekte sakınca bulunmadığı sanılan bir söz, bazen insanı alır, uçurumun kenarına kadar götürebilir. O zaman insan “Dilim, seni dilim dilim dileyim” diye dövünse bile kıymeti yoktur. Peygamber Efendimiz ağzımızı açtığımızda son derece dikkat etmemizi tavsiye etmiştir. Aksi hâlde büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bulunacağımızı bildirmiştir. Hiç önemsemeden söylenecek bir sözün Allah’ın gazabını çekebileceğini ve bu yüzden insanın cehennemin dibini boylayabileceğini haber vermiştir. [10]  

Garip bir zamanda yaşıyoruz. İslami değerleri öğretmek şöyle dursun, insanımıza yabancı âdetler, gelenekler, kültürler sevimli gösteriliyor. Gençlerimiz bin düşünüp bir söylemeye değil, ağzına geleni düşünmeden söylemeye özendiriliyor. Çabuk ve hızlı konuşmak makbul sayılıyor. Hâlbuki ishale yakalanmak insanın bünyesini nasıl zayıf düşürür, hatta onu ölüme sürükleyebilirse, laf ishaline yakalanmak da insanın manevî dünyasını sarsıp kazandıklarını kaybetmesine yol açabilir.

Sevgili Efendimiz bizi çok söz söylemekten şiddetle sakındırmış ve şöyle buyurmuştur: “Allah’ı anmaksızın çok konuşmayın. Allah’ın zikri dışında çok söz söylemek, kalbi katılaştırır. Katı kalpli olanlar ise, Allah’tan en uzak kimselerdir.” [11]

İslâm kardeşliğinin zedelendiği fitne günlerinde Peygamber Efendimiz’in buyurduğu gibi “Dil, kılıç darbesinden daha tehlikeli olur” [12] Söz hançerden daha keskin, daha öldürücü bir silah haline dönüşür ve adeta insanın ciğerine işler. Gün gelir o fitneden eser kalmaz, ama dilin açtığı yara hep taze kalır, hep kanar, bir türlü onulmaz. Çünkü kılıç yarası iyileşir, dil yarası iyileşmez. Kafaların karışık, işlerin çapraşık, yüreklerin yanık olduğu böyle zamanda herkes kendine hâkim, diline sahip olmalıdır. Din kardeşini gücendirecek lakırdı etmemelidir. Hayatın her safhasının bir geçiş dönemi olduğunu bilmeli, “Bu da geçer yâ hû” demelidir.


Dipnotlar:

1. Tirmizî, Zühd, 61
2. Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, İman, 74
3. Buhârî, İman, 4,5; Müslim, İman, 64-66
4. Yaşar Kandemir, Peygamberim’in Sevdiği Müslüman, İstanbul 2006, s. 200-201.
5. Tirmizî, Kıyâmet 50, Dârimî, Rikak 5.
6. Yaşar Kandemir, Altınoluk Dergisi, sayı: 278, s. 28.
7. Kalem 68/11.
8. Tirmizî, Zühd, 61.
9. Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, İman 74.
10. Buhârî, Rikak, 23.
11. Tirmizî, Zühd, 62.
12. Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbni Mâce, Fiten 12.