Şüphesiz yaşı ilerlemişken eğitilen ashabın, bir bölümünü de kadınlar oluşturmaktaydı. "İlim talebi her Müslümana farzdır."(2) buyuran Hz. Peygamber, bu konuda en büyük mesuliyeti aile reisine yüklemiş ve herkesi "sürü"sünden mesul tutmuştur.(3) Zira hangi çeşitten olursa olsun vazife ve sorumluluk mevzubahis olunca, önce aile efradı ve yakınlık derecesine göre diğer akrabalar gelmektedir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim;"Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz."(4) buyurmaktadır.
Hz. Peygamber, kadınların öğrenim konusundaki çekingenliğini nefyedip (yasaklayıp) onların mescide çıkmalarına müsaade etmiş, onlara erkeklerden ayrı olarak ders verme ve bunun için gün tahsis etme imkanını sunmuştur. Kadınla erkek insan olma yönünden müşterektirler. Ancak duygular ve davranışlar yönünden farklılıklar arz edebilirler. Bunun için Hz. Peygamber, kadınlara zaman zaman erkeklerden ayrı olarak öğüt vererek eğittiği olmuştur.
"Bir defasında kadınlar Hz. Peygamber'e; ‘Ya Rasûlallah! Erkekler (Seni dinleme konusunda) bize baskın geliyorlar (biz Senden yeterince istifade edemiyoruz). Bize özel bir gün ayarlasan!' demişler, O (sav) de onlara bir özel gün tahsis etmiş, o günde onlarla buluşmuş onlara nasihat ve öğütte bulunmuştur." (5) Ayrı gün tahsisinden başka, Rasûlullah'ın, erkeklerle aynı yerde ama kadınlara ayrıca nasihatte bulunduğu da olurdu. Mesela bir Ramazan bayramında, hutbeyi okuduktan sonra, bulunduğu yerden inip kadınların yanına gitmiş ve onlara vaaz etmiştir.(6) Yine kadınlar, günün her saatinde rahatlıkla Hz. Peygamber'e ya da Rasûlullah'ın hanımlarından her hangi birine gelir, çeşitli sorular sorup müşküllerini çözerlerdi. Rasûlullah kadınlara sadece öğrenim imkanı sunmuyor, bu öğrenimin sonucunda elde ettiklerinin hayata geçirilmesi önündeki engelleri de kaldırıyordu. Örneğin ibadet konusunda öğrendiklerini hayata geçirebilmeleri için onlara imkan sağlıyordu. Nitekim O, kadınların mescide çıkmalarına müsaade etmiş ve onlara bu konuda izin verilmesini emretmişti. "Sizden izin istediklerinde kadınlarınızın mescitlere gitmelerini önlemeyin."(7) buyurmuştur.
Hz. Peygamber dönemine yetişkin eğitimi açısından bakıldığında kadınların farklı alanlarda eğitime tabi tutuldukları görülmektedir. Okuma-yazma, sağlık eğitimi, ekonomi eğitimi, ticaret eğitimi, ev hanımlarına yönelik eğitim, mesleki eğitim, dinî eğitim, sosyal aktiviteler vs. bunlardan bazılarıdır. Yetişkin kadınlara yönelik eğitim alanları, Rasûlullah'ın farklı söz ve uygulamalarıyla temellendirilebilir.
Örneğin konuya yetişkin kadınlara yönelik okuma-yazma faaliyetleri açısından bakılınca, Rasûlullah'ın konuyla ilgili farklı söz ve uygulamalarına rastlamak mümkün olmaktadır. Risaletin ilk dönemlerinde okuma-yazma bilenlerin sayısının sınırlı olduğu, zamanla bu sayının artmış olduğu bilinen bir gerçektir. Bu sayıya erkekler dahil olduğu gibi kadınlar da dahildir. Meşhur sahabiyye, es-Sifa Bintu Abdillah el- Adeviyye, İslamiyet'ten evvel dahi okuma ve yazmayı biliyordu. Bunu daha sonra birçok sahabiyyelere öğretmişti. Kendisi böylece İslam'da, ilk kadın yazı öğretmeni olmuştur. el-Belazuri, es-Sifa'dan başka okuma, yazma veya her ikisini bilen sahabiyyelerden; Hz. Aişe, Hz. Hafsa, Hz. Ümmü Seleme, Ümmü Gülsüm bintü Ukbe, Kerime bintu'l-Mikdad ve Aişe bintü Sa'd'ı zikretmektedir. Hz. Peygamber bu konuda teşvik edici olmuş ve Sifa Bintu Abdillah'a "Hafsa'ya, yazmayı öğrettiğin gibi, rukyetü'n-nemli de öğret." buyurmuştur. Diğer eğitim alanları için de farklı uygulamalara rastlamak mümkündür.
Hz. Peygamber döneminde, çeşitli meslekleri icra eden kadınlar vardı. Bazen mesleki ürünlerini O'na takdim ederlerdi, O da kabul ederek onları cesaretlendirirdi. Bazen de mesleklerini icra eden kadınlara küçük müdahalelerde bulunurdu. Rasûlullah'ın bu tutumu, halen belirli meslekleri icra eden kadınların bu uğraşlarını devam ettirmelerini sağladığı gibi, bazılarının da yeni meslekler edinmesi konusunda yönlendirici olmuştur. Rasûlullah döneminde, farklı meslekleri icra eden hanımlar bulunmaktaydı. Bunlardan bir kısmı, alım-satımla, bir kısmı kuaförlükle, bir kısmı tekstille, bir kısmı dericilikle, bir kısmı sağlıkla vs. gibi konularla iştigal ederlerdi. Hz. Peygamber dönemi kadınlara yönelik mesleki eğitimi örneklendirmesi için, bu hususlardan pasajlar sunmak yararlı olacaktır.
1. Rasûlullah döneminde, alışverişle uğrasan hanımlar vardı: Esma, bunlardan biriydi. Esma'nın oğlu Yemen'den koku gönderir, o da Medine'de satardı. Mikdam b. Ma'dikerib'in bir cariyesi vardı ve süt satar, yağ satın alırdı. Alım-satım işleriyle uğrasan hanımlardan biri de Kayle Ümmü Benî Enmâr'dır. O Merve'de Rasûlullah'ın yanına gelmiş, oturmuş; "Ya Rasûlallah! Ben, alım-satımla uğrasan bir kadınım." deyip, ticaretle ilgili bazı problemlerini aktarmış, Rasûlullah da ona alışverişle ilgili bazı tavsiyelerde bulunmuştur.
2. Kuaförlük yapan hanımlar vardı: Bunlardan biri, Ümmü Ri'le'dir. Meramını rahat ifade edebilen fasih hanımlardandı. O Rasûlullah'a gelmiş ve; "Ben hanımlara kuaförlük yapar, onları kocaları için süslerim. Bunun bir sakıncası var mı?" diye sormuş, Hz. Peygamber de; "İhtiyaç duyduklarında onları süsle." buyurmuştur. Hz. Peygamber'in hanımlarından kuaför kullananlar da vardı. Nitekim, Hz. Peygamber'in ilk eşi Hz. Hatice'nin, Ümmü Züfer adında bir kuaförü vardı. Rasûlullah'ın ifadesine göre bu hanım, Hz. Hatice zamanında Rasûlullah'ın evine gelir giderdi.
3. Deri işleyen ve bunları değerlendiren kadınlar vardı: Ümmehatü'l- Müminin'den Hz. Zeyneb Bintü Cahş ve Hz. Sevde bunlardandır. Bunlar, deri işler, satar ve bundan elde ettiklerini tasadduk ederlerdi.
4. Sağlık işleriyle uğraşan kadınlar vardı: Hz. Aişe'nin tedaviden ve tıptan anladığını Urve'nin sorularından ve ona verilen cevaplardan anlamak mümkündür. Hişam b. Urve (ra), babasından naklettiğine göre, babası; " Tıbbı, fıkhı ve şiiri Aişe'den daha iyi bilen birini görmedim." demistir. Urve de Hz. Aişe'ye; "Anacığım! Senin kavrayışına hayret etmiyorum, çünkü Rasûlullah'ın hanımı, Ebû Bekr'in kızısın. Şiir ve tarih bilgine de hayret etmiyorum. Çünkü Ebû Bekr'in kızısın ve o da bu işleri çok iyi bilirdi. Fakat senin tıp bilgine hayret ediyorum. Bu nasıl veya nereden?" diye sormuş, o da ellerini Urve'nin omuzlarına vurarak; Rasûlullah ömrünün sonunda rahatsız olduğunu, tedavi için heyetlerin geldiğini, kendisinin de onlardan görüp öğrendiğini ifade etmiştir.(8)
Sadece sağlık işlerinde temayüz etmiş, tabiri caizse sağlık eğitimi almış ve bu mesleği icra eden hanımlar da vardı. Rüfeyde bunlardan birisidir ve yaralıları tedavi etmekle bilinirdi. Yine sahabiyyelerde er-Rubeyyi' bintu Mu'avviz'in de Hz. Peygamber'le beraber savaşlara katıldığı, yaralılara su verdiği, onlara hizmet ettiği, ölü ve yaralıları Medine'ye gönderdiği bildirilmektedir.(9) O dönemde ebelik yapan kadınlar vardı. Selma bunlardan biriydi. O, hem Hz. Peygamber'in oğlu İbrahim'in, hem de Hz. Peygamber'in kızı Fatıma'nın da çocuklarının ebesiydi. Ümmü Atiyye el-Ensari (ra): Cahiliyye devrinde Arapların tabiblerindendi. Müslüman olunca yaralıları tedavide meşhur oldu. Rasûlullah (sav) ile beraber savaşlara gider ve yaralıları tedavi ederdi. (10) Ümmü Sinan el-Eslemî (ra): Rasûlullah'tan, Hayber'e gidip hasta ve yaralıları tedavi etmek, su taşımak üzere izin alan hanımlardandır.
Bu örnekler, Hz. Peygamber döneminde kadının eve kapatılıp dünyadan koparılmadığını, her alanda aktif olduğunu, mesleklerini icra edecek ortamlarının olduğunu, Rasûlullah'ın onları cesaretlendirdiğini, onlara yol gösterdiğini gösteren küçük misallerdir. Bu misallerde de görüldüğü üzere bir Peygamber ve devlet başkanı olan Rasûlullah, yetişkin hanımların mesleklerini icra etmelerine, bu konudaki problemlerini çözmelerine, ortamı hazırlamak suretiyle dolaylı olarak, bizzat tavsiyelerde bulunarak da doğrudan destek vermiş ve mesleki eğitimlerinin önünü açmıştır.
1) Buharî, İlim, 15 (I, 26).
2)İbn Mace, Mukaddime, 17 (I, 81).
3) Müslim, İmaret, 20 (III, 1459).
4) Tahrim, 6.
5) Buharî, İlim, 36 (I,34).
6) Buharî, İdeyn,19 (2/9).
7) Müslim, Salat,138 (1/327).
8) Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 67.
9) Buharî, Tıbb, 2(7/2).
10) İbn Mace, Tıbb, 37 (II, 952).