Dosyalar
Hz. Peygamber ve Çocuk
 

Kıyamet: Kıymetini Bildiğini Bildim

14 Ağustos 2014 Perşembe Sonpeygamber.info / Mukabele: Anlam Sağlaması


Mukabele; Kitâb’ın içinde kastedilen hakiki anlama oranla -bizim bu güne kadar anlayabildiğimiz Kitâb’ı- karşılaştırarak bir yerde anlam sağlamasını yaparak okumak ve henüz anlayamadığımız hakiki Kitâb’a bakarak “kitapçıklarımızı” yenilemek gibidir. Gerçek bir mukabele hem bugüne kadar Kitap’tan anladıklarımızın doğru olup olmadığını, hem de buna bağlı olarak yaşadığımız hayatın gerçekten de Kitaplı olup olmadığını sorgulama imkânını verir.

Baştan sona okumalarla hayatı yeniden daha doğru anlamanın ve yaşamanın zamanı olsun.


Şahit ol ki, bu kıyamet günü kendimi kınamaya durdum. "Nefs-i levvâme"dir halim. Reddediyorum bu gidişi. "Böyle gelmiş" ama "böyle gitmez" diyecek yerdeyim. Yırtıldı rüyamın perdesi. Kozamın hapsinden çıkmaya niyetlendim.

Doğru. Başıboş bırakılacağımı sandım. "Neyim ki ben!" diyordum. "Ne önemim var benim!" hesabındayım. Kıyametimin kopacağını bilinceye kadar kıymetlin olduğunu bilemedim.

Görüyorum ki bana emek vermişsin. Bir zamanlar akıtılacak/atılacak bir katışık sıvı iken ben, şimdi insanım. Bu Senin tercihin. Bir zamanlar bir parçacık pıhtı iken ben, şimdi Senin muhatabınım. Bu Senin kararın. Bir zamanlar adım bile bilinmezken, beni itibar sahibi kıldığını fark ettim. Bu Senin keremin.

Anlıyorum; şimdi şu ölü halime hayat vermek istiyorsun. Sözünü can ediyorsun varlığıma. Ruh üflüyorsun kelamınla bedenime. Kaldırmak istiyorsun beni düştüğüm yerden. Ümit yazmak istiyorsun adımı. Dünya toprağından çıkarmak istiyorsun beni de.

Elbet Sen ölüye hayat vermeye kadirsin.

Bugün kıyametimdir benim. Eksiliyorum her an. Tuğlaları düşüyor ömür binamın. Nefeslerim dökülüyor hayatın dal uçlarından. İşte şimdi can boğaza gelip dayandı. "Çare kimde?" diye bakınıyorum. Ayrılık vakti çattı. Vazgeçiyorum vazgeçilmezlerden. Vazgeçilmez olmadığımı anlıyorum.  Ayaklarım çekiliyor yeryüzünden.

Sana doğru bu akış. Durmak mümkün değil. Zaman bir keskin bıçak boğazımda. Geri dönmek muhal. Tutunacak bir dal bulamıyorum. Direnecek mecal kalmadı. Oyalanacak gölgeler azaldı. "Daha sonra belki" bahaneleri tükendi. Çekiliyorum neşeli sofralardan. Yenilgilere yazıyorum adımı. Hayallerimin ipi koptu. Çözüldü dünya kurguları. Söndü avuntular. Kendime yazdığım zaferler yalan oldu.

Yaklaşmakta akıbetim. Uzak bildiğim kıyametim çok yakın. Hemen yanı başımda ecelim. Hiç uzaklaşmamış ayakucumdan ölüm. Dünya düşünde salınmışım. Göre göre rüyayı; rüya gördüğüme körleşmişim.

Kıyametim bugündür benim. Bugün doğdum. Öldüğüm gün de bugündür; eminim. Ne dün ne yarın; bugündür kaderimin hepsi. Geçti dün. Gelmedi yarın. Dünün ölmüşüyüm. Yarına ise doğmadım daha. Ne oluyorsa bugün oluyor. Ne geliyorsa bugün. Ne gidiyorsa bugün. Bugünden başka ölecek bir gün bilmiyorum.

Kıyamettir gün. Bugün kıyamete gebe. Kıyametin sarsıntısını saklar her akşam. İnce kıpırtılar son zelzeleyi besliyor; biliyorum. Saatin vuruşuyla yıkılıyor zamanın duvarları. Eriyor sabiteler saniye saniye.  Dakika dakika devriliyor saltanatlar. Kan çekiliyor her an damardan.

Aldandım ey Rabbim. Dediğince, şimdi ve burada olanı sevdim, sonrasına bigâne kaldım. Hazır olanla avundum, ötelerin derdini unuttum. Alıştım dünyaya, ahireti yok saydım.


Yaklaşmakta akıbetim. Uzak bildiğim kıyametim çok yakın. Hemen yanı başımda ecelim. Hiç uzaklaşmamış ayakucumdan ölüm. Dünya düşünde salınmışım. Göre göre rüyayı; rüya gördüğüme körleşmişim.

Nasıl da unuttum yüzümde Senin nazarının olduğunu. Yüzlerin ışıltısı elbette ki Senin bakışından. Nazarın değmezse hiçbir yüzde neşe olmaz. Seni göstermezse, hiçbir şeyin yüzünde nur kalmaz. Yüzümdeki bakışını şimdi yok sayarsam, biliyorum ki, zannımca davranacaksın bana. Ahirette hakikatim öyle olacak. Şimdi kendimi koyduğum yer, ebedi mekânım olacak. Nazarını yüzümden uzak sandığım için, o gün yüzüm nazarına uzak kalacak. Bakışından kaçırdım diye gözlerimi, yüzüm bakışından mahrum olacak. Kör olunca yüzüme eğilişine, yüzüm tecellinden yüz bulmayacak. O dehşetli felaketimi hazırlıyorum şimdi. Sonra olacak olan, şimdi olmakta; farkına olmalıydım. Ahirette dokunacağım gerçeği şimdi kendi ellerimle dokuyorum; görmeliydim.

Ne desem boş. Aceleyle dilimi oynatsam fayda yok. Mazeretler öne sürsem, geçersiz. Kendi kitabımı yazdım bir ömür. Nefes nefes. Hece hece. Adım adım. Senin işindir o kitabın toplanması da okunması da. O gün Sen okuduğunda kitabımı, bana sadece okuyuşunu izlemek düşecek. Sen beyan edeceksin beni bana. Adımı Sen koyacaksın ebediyen. Yerimi tayin edeceksin sonsuzca. Kendi ellerimle yazdığımı Sen okuyacaksın bana.

İşte Rabbim, şahidim ki kıyametimdir bugün.

Şahit ol ki, bu kıyamet günü kendimi kınamaya durdum. "Nefs-i levvâme"dir halim. Reddediyorum bu gidişi. "Böyle gelmiş" ama "böyle gitmez" diyecek yerdeyim. Yırtıldı rüyamın perdesi. Kozamın hapsinden çıkmaya niyetlendim. Memnun değilim böyle kalmaya… 

Ben beni beğenmiyorum. Beni beğeneceğin hâle yoğur beni. Ben beni toplayamıyorum. Kemiklerimi Senin razı olduğun halde buluştur. Ben benden razı değilim. Senden razı olmanın ete kemiğe bürünmüş hali eyle beni. Parmak uçlarımdan dökülen bu kelimeleri, yeniden dirilişim eyle. Eylemlerimin tutamak noktalarından başlayarak kopar kıyametimi. Hece hece rızana tutundur beni. Kıymetimi Senin nazarında bilenlerden eyle beni.

Öncelediklerimi sonraya alacak, sona bıraktıklarımı öne alacak bilinçle donat beni. Kopar kıyametimi. Yanında bildim kıymetimi.