Kur'ân'la Diri Kalmak (1)

Özellikle hanımlar arasında çeşitli topluluklarda sürdürülen bir uygulama var: Kur'ân-ı Kerîm'in cüzlerini paylaşarak topluca hatim indirme. Birlikte yapılan dersleri, sohbetleri Kur'ân'ın bereketiyle taçlandırmayı hedefleyen bu gayret, Efendimiz’in şu hadisindeki müjdeye nâil olmak için gösterilen samimi çabalardan biridir:

 ??????? ??? ?? ??? ?? ???? ????? ????? ???? ????? ?????????? ????? ???? ???? ????? ??????? ??????? ?????? ?????? ???????? ?????? ????? ???? ????

"Allah'ın evlerinden birinde toplanıp Allah'ın Kitâb'ını okuyan, onu aralarında öğrenip öğreten hiçbir topluluk yoktur ki Allah onların üzerlerine sekine (huzur) indirmesin, rahmet onları kaplamasın, melekler onları kuşatmasın. Allah onları kendi katındakilerin içinde anmasın!" (Ebû Dâvud)

Benim de katıldığım bir grupta on beş günde bir bu şekilde hatim okunuyor. Her hatim dağılışında ya sürekli belli cüzleri almak isteyen ya da on beş günde iki, bilemediniz üç cüz okuyamayacağını beyan edenler oluyor aramızda. Oysa Efendimiz’in şu buyruğunu da bilmeyen yoktur:   "Kur'ân okumakta mahir (yani ezberi ve okuyuşu güzel) olan, 'Sefere' adı verilen kerîm ve itaatkâr meleklerle beraber olacaktır. Kur'ân'ı okumakta zahmet çeken (heceleyen) kimse için ise iki kat ecir vardır."

Fakat biri var ki her defasında ne kadar cüz kalırsa kimsenin almadığı, üç-beş fark etmeden ona veriyoruz, o da hiç itiraz etmeden alıyor. Geçenlerde kendisinin de başka hatimleri olduğundan bunları okumakta bazen sıkıntı çektiğini ama Allah’ın Kitabı’ndan bir yeri okuması teklif edildiğinde "hayır" demeye hayâ ettiği için her seferinde kalan cüzleri aldığını söyledi. Hepimiz bu konuda küçük pazarlıklar yapmaya öyle alışmıştık ki davranışımızın anlamını göremez olmuştuk. Tâ ki bu söz bizi kendimize getirene dek.

Bir evde her gün Kur'ân'dan bir parçanın okunması şifa, rahmet, huzur, bereket ve korunma vesilesidir. (İsra/ 82) Allah'tan yeryüzüne uzatılmış kopmaz bir ipe yapışmaktır. (Al-i İmran 103) Allah'a, O'nun kelimeleriyle iltica etmektir. (Araf 180) O günü ve onun gibi günlerden oluşan hayatın bütününü Kur'ân'ın aydınlığında yaşamaktır. (İbrahim 1) Efendimiz’in belirttiğine göre Kur'ân'ı tecebbüren (büyüklenerek, kibir ve istiğna haliyle) terk edenin Allah belini kırar. Kur'ân'dan mahrumiyet adeta Allah Teâlâ’dan bize uzanan eli terk etmek, sabitelerimizi kaybetmek, fikren, amelen ve ruhen dağılmaktır.