Kur'ân'la Diri Kalmak (2)

Bir Müslüman Kur'ân'ı hangi sıklıkta okur?

Sahabe nasıl yapmış, biz nasıl yapıyoruz, bunun ideal ve ortalama bir ölçüsü var mı?

Ramazan'dan Ramazan'a okunan mukabeleler dışında kendi metin ve meal hatimlerimiz ne âlemde? Sıradan günlerini ibadet ve zikirle donatmayan biri önemli günleri ve eşref saatleri dilini neye alıştırmış olarak geçiştirecek?

Günlük hayatımızda herhangi, sıradan bir konu konuşulurken aklımıza konuyla ilgili belli belirsiz de olsa bir Kur'ânî ifade gelebiliyor mu?

Akşam yatağımıza yattığımızda uykumuzdan önceki son kelimelerimiz ve sabah kalktığımızda ilk kelimelerimiz Allah'ın kelimeleri olabiliyor mu? Bunun olabilmesi için Kur'ân'ı hangi sıklıkta okumamız lazım?

Hepimizi (başta yazarın kendisi olmak üzere) Peygamberimiz'in şu hadisinde anlattığı yolda olmaya çağırmak için yazılmıştır bu yazı: "Bir adam dedi ki: 'Ey Allah Rasûlü! Allah'a en sevimli amel hangisidir?' 'Yolculuğu bitirince tekrar yola başlayan kimsenin durumu.'   'Yolculuğu bitirip tekrar yola başlama durumu nedir?' 'Kur'ân'ı başından sonuna kadar okur, bitirdiğinde yeniden başlar.''" (Tirmizî)

"Her gün bir cüz okuyarak ayda bir hatim indirmeye ne dersiniz" dediğimizde fazla bulanlar, sahabe için bu konudaki ortalamanın "haftada bir hatim" olduğunu öğrendiklerinde ölümü görünce sıtmaya razı olanların haliyle "biz de ayda bir alalım" diye boyun büküyorlar. Gazalî'ye göre Kur'ân'ı hatmetmenin en güzel şekli, biri geceleri biri de gündüzleri okunmak suretiyle haftada iki hatim yapmaktır.

Hz. Osman (ra) Kur'ân'ı çok okuduğu için iki mushaf eskitmişti. Cuma gecesi başladığı Kur'ân'ı, Perşembe gecesi bitirmek suretiyle haftada bir hatim ettiği aktarılır. Kur'ân'ı ezbere bilen pek çok sahabe; yüzünden de çok okumuşlar hatta Kur'ân sayfalarına bakmadıkları günü iyi gün olarak saymamışlardı.

Peygamberimiz mü'minleri ahlaklarına ve Kur'ân'la meşguliyetlerine göre dört ayrı gurupta değerlendirmiş ve bu dört gurubu şöyle tarif etmiştir: "Kur'ân okuyan mü'minin hali, turunç gibidir ki hem kokusu hem de tadı güzeldir. Kur'ân okumayan mü'min ise hurma gibidir. Tadı güzel ancak kokusuzdur. Kur'ân okuyan günahkâr kokusu güzel, tadı acı olan reyhan çiçeği gibidir. Kur'ân okumayan günahkâr ise kokusu da tadı da acı olan Ebû Cehl karpuzu gibidir." (Müslim, Ebu Davud)

Kur'ân'ı çok okuduğu ve onunla çok meşgul olduğu için Kur'ân'ın konularına, ayetlerin yerine pek çok hafıza kıyasla daha iyi vakıf olan insanlar var. Ehl-i Kur'ân diye nitelenen bu kardeşlerimiz umarız ki Efendimiz'in şu müjdesine nail olurlar:

    ???? ???? ???? ???? ???? ????? ?? ???? ????? ??????? ?? ??????? ??????? ????? ??????? ????????

Ebû Saîd (ra)'den:

(Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu):

"Rab Teâlâ şöyle buyurur: Kur'ân okumak her kimi Benden bir istekte bulunmaktan alıkorsa ona Benden isteyenlere verdiğimden daha üstününü veririm." (Tirmizî)