Kur'ân Neden Kıssalar Anlatır

“Kur’ân neden kıssalar anlatır" sorusuna verilebilecek cevapların örnek göstermek, öğüt vermek, Peygamberi teselli etmek, inananlara ümit bahşetmek gibi ilk akla gelenlerinin üzerinde durmayacağız bu yazıda.

Biraz daha dolaylı olacak bizim ele alacağımız sebep. Kur'ân'ın neden kıssalar anlattığını, o kıssaların kahramanları üzerinden anlamaya çalışacağız.

Bunu yapabilmek için de önce “Kur’ân nasıl bir insan yetiştirmek istiyor” sorusunu cevaplamamız gerekmektedir.

Kur’ân bizi nasıl görmek istiyor? Yalnızca inancımız, ibadetlerimiz ve dindarlığımız açısından değil; aynı zamanda kişiliğimiz, karakterimiz, dünyaya bakışımız, insanlığımız ve bütün bir halet-i ruhiyemiz açısından bizi nasıl görmek istiyor?

Dinin inşa etmek istediği insan tipi sadece dini davranışlarla tanımlanabilir mi? İnsani değerler açısından Allah’ın istediği gibi olamayan, dini değerler açısından Allah’ın istediği gibi olabilir mi? Zihnen ve kalben salim olmayan birinin, salim davranışlar gösterebilmesi mümkün mü?

Kur’ân kıssalarının kahramanlarına baktığımız zaman neler görürüz? Şeytanın kibrine mukabil Hz. Âdem (as)'in hatasını samimi bir pişmanlıkla kabul eden tevazusu, Azer'in inatçılığına mukabil Hz. İbrahim (as)'in kararlılığı ve cesareti, İsrailoğullarının dönekliği ve güvenilmezliğine mukabil Hz. Musa (as)'ın azmi ve tarihten bugüne imanın karşısına dikilmiş düşman tiplerinin neredeyse tamamıyla mücadele etmiş olan Peygamberimiz'ın sarsılmaz duruşu.

Kur'ân'ın kıssalar yoluyla bize model olarak sunduğu sayısız örnek içinden birkaçını zikrettiğimiz bu karakterlerin özelliklerinden birisi de Allah'ın emirleri karşısında hayatın şartlarını gerekçe göstererek bahane üretmemeleridir.

Onlar, hemen her zaman bizlerden daha olumsuz şartlarla karşılaşmışlar, ama hiçbir zaman o şartların mahkûmu olmamışlar. Hep dönüştüren insanlar olmuşlar; dönüştüremedikleri durumlarda da dönüşen olma rahatlığını seçmemişlerdir.

Kur'ân'ın neden kıssalar anlattığı konusu, üzerinde çokça düşünmeyi ve burada ettiğimiz bir-iki kelâmdan fazlasını söylemeyi hak eden bir konudur. Ama bahanemiz hazır: Yerimiz dar.