“Ey örtülere bürünen insan! Gece biraz ilerleyince namaz için kalk; gece yarısı -biraz önce ya da sonra- kalk ve ağır ağır, duyarak Kur'ân oku. Biz sana sorumluluğu ağır bir mesaj tevdî edeceğiz.
Ve gerçek şu ki, gece vakti zihin daha zinde ve güçlü olur ve okuma daha da berraklaşır, hâlbuki gündüzleri seni meşgul edecek yığınla iş var.
Ama hem gece hem gündüz Rabbinin adını an ve bütün varlığınla kendini O'na ada. O'dur doğunun ve batının Rabbi; O'ndan başka tanrı yoktur: öyleyse, kaderini belirleme gücünü yalnız O'na izafe et!” (1-9)
Müzzemmil suresi öteden beri hakikatli okumaya çağırır insanı. Tertil’e...
Okuma zamanı olarak da özellikle geceyi önerir.
Az bir zaman sürecek bir gece okulu kurmaya çalışır insan hayatında.
Öğreten yabancısı değildir insanın. Alak suresinde belirtilen; insana bilmediği her şeyi öğreten, Yaratanıdır. Ve bu özel okul insanın kaynağından uzakta kalmaması, aslına yabancılaşmaması için açılmıştır. Onu ertesi gün/düz/e; hayata hazırlamak için açılmıştır.
Artık surenin ayetlerinde dediği gibi; güpegündüz bilinçli yaşamak isteyen bir insan, hayata daha önceden, geceden hazırlanmak için bu “okul”a ne kadar zaman ayıracağını kendisi takdir edecektir. Yeter ki toplam yoklamada var olsun. “Burdayım!” desin Rabbine. “Tam da ilahi ilkelerdeyim. Başka bir yerde değil. Bir başka hayat bilgisinde değil.”
Müzzemmil; gece okumalarının gündüz okumalarına nazaran çok daha dokunaklı, verimli geçeceğini söyler. Geceye vurgu ise; hayatın telaşıyla beraber yorgun düşüp artık uyuyakaldığı bir zamana, aslında dinginliğe, durağanlığa vurgudur. Fiziki durağanlık, ruhi hareketliliğe, zihni üretkenliğe neden olacağı için gereklidir. Böylece gündüz pek çok olayın öznesi olan beden, bütün canlılığını, zaman ve mekân ikizi eşliğinde ortaya koyduğu hareketliliğini; olaylarını nasıl bir amaca yönelik olarak ve nasıl bir anlam çerçevesinde gerçekleştirmiş olabileceğini düşünme, inceleme zamanına kavuşacak ve gündüzün hareketliliğini, gecenin durağanlığında dinlendirip zihinsel hareketlilikten geçirerek ertesi güne daha bilinçli kalkabilecektir.
Hayata geceden başlamak gibidir düşünmek. Gece düşünür, gündüz taşınır insan hayata. Gece düşünmeden yaşanan hayat paldır küldür bir hayat olacaktır. Geceden kasıt, -Allah u âlem- insanın hayatının bütününde yaşadığı “dinginlikler”dir. Yani hususi hayatını gözden geçirdiği, yaşamak için seçebildiği, neyi seçiyor olduğunu nedenleri ve sonuçlarıyla görebildiği geceleri bütünüyle düşünme anlarının toplamı...
Müzzemmil; ertesi gündüzün kıyamını, ayaklanmalarını, ayakta kalmalarını, aktifliği, hareketliliği doğrultmak için, kişisel ve sosyal kıyamın başarısı için geceden kalkmaktır. Okumak için kalkmak.
Atıp üstünden duyarsızlığı. Sıyrılıp bilgisizlikten. Fırlatıp bilinçsizliğin kalın ve uykuya bastıran yorganını. İyi bir gün için geceden kalkmaktır. Geceyi ayağa kaldırmaktır. Kitab’ı okumaktır. Tertil ile! Ağır ağır. Düşüne düşüne. Hissederek. Anlayarak. Aklederek. Duyumsayarak. Hazmederek. Nasıl bir hayat yaşayacağını karara bağlayarak. Ertesi gün sokağa, çarşıya, işe, güce çıktığı zaman karşılaştığı duyarsızlık örtülerini, kendinde varsa kendisinden ve toplumunun üstünden nasıl çekip atacağını, hakikati dillendirme, hakikate sahip çıkma, yaşanılması için çabalar harcama konularındaki çekingenlik örtüsünden sıyrılma yollarını hesaplayarak.
Seni Kur’ân’ı anlamaktan alıkoyan iç ve dış nedenlerin üstünde oluşturduğu baskılarını at üstünden.
Mesela “Basit ve sıradan halk kitleleri Kur’ân’ı anlayamaz! Sen Kur’ân’ı anlayamazsın! Sizler Allah’ı anlayamazsınız! Siz kim, Kur’ân’ı anlamak kim?” gibi hayatı anlayamama baskısının sende oluşturduğu çekingenlik örtüsünü at üstünden! Kalk ve ağır ağır oku Kitab’ı. Anlaya ağlaya...Yaşamak için!
Seni hayatın manasından ayıran ne kadar baskı varsa, ne kadar yanlış düşünce, alışkanlık varsa hepsinden sıyrıl! Kalın ve ağır yorganların neyse o bahardan alıkoyan... At üstünden. Geçmişinden. Geleneğinden. Gününden. Geleceğinden...
Oku ve bugüne kadar getirdiğin hayatı sorgula, Rabbinle birlikte.
Dosdoğru düşünme ve düşüncelerini ifade etme çekingenliğinden de sıyrıl!
Kitabı ve hayatı anlama ve anlamlandırmaya sen de katıl!
“Biz sana sorumluluğu ağır bir mesaj tevdî edeceğiz.”
Sorumluluğu ağır bir mesaj geliyor sana. Sorumluluğun ağır. Biliyor Rabbin bunu! Sorumluluklarını hafifletmek için indiriliyor. Hayat yükünü doğruca kaldırmazsan yıkılırsın çünkü dizlerin üzerine. Bu ağırlık kaba hamallık istemiyor. Yükünün bilgisinde ve bilincinde olacaksın aksine. Neyi yük edinmen, neyi yük edinmemen gerektiğinin bilincinde olacaksın. Yüklerini kaldırmanın yöntemini öğreterek seni hafifletecek bir Kitap bu.
Sen de bilirsin bedensel ağırlıklar, bu yükler, bu küfeler, bu hayat sorumlulukları ancak bir anlamı olursa seni uçurabilir. Bu yere başka bir çekim gücü verecek bir Kitap bu!
Kalk ve az da olsa oku!
Kolayına geleni oku!
Kolaylaştırmak için hayatını. Bilgilen. Bilinçlen. Rahat etmek için azıcık rahatsız ol geceleri. Kalk!
“Ey Peygamber! Rabbin, senin ve beraberindekilerin gecenin üçte ikisini yahut yarısını yahut üçte birini namaz için uyanık geçirdiğini bilir. Gecenin ve gündüzün ölçüsünü koyan Allah, sizin onu/ayırdığınız zamanı küçümsemeyeceğinizi bilir ve bu sebeple O rahmetiyle size yaklaşır.
O halde Kur'ân'ın kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun. Allah, zaman zaman içinizde hastalar, Allah'ın lütfunu aramak için yola koyulanlar ve Allah yolunda savaşa çıkanlar olacağını bilir.
Öyleyse ondan yalnızca kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun, namazınızda devamlı ve dikkatli olun ve karşılıksız harcamada bulunun ve böylece Allah'a güzel bir borç verin; çünkü kendi adınıza güzel ne iş yaparsanız karşılığını aynen Allah katında görürsünüz; evet, daha iyi ve daha zengin bir ödül olarak. Ve daima Allah'ın bağışlayıcılığını arayın; kuşkusuz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!” (20)
Çünkü gündüzleri farklı farklı hayatlar, yoğunluklar var. Anneliğin, babalığın, kardeşliğin, arkadaşlıkların, sorumlulukların, mesleğin, ilgilerin hayatının çoğunu alıyor. Sana zaman kalmıyor.
Aslında belki de Müzzemmil’deki “Kalk ve oku. Düşün. Anla, hisset, yaşamına bir karar ver!” çağrısı bu yoğunluklardan sıyrılıp da bir türlü kendisiyle buluşamayan insanın, kendisine; ruhuna zaman ayırmaya çağrıdır. Kendi hayatına...
Çünkü insan ne zaman Allah ile birlikte olsa kendisiyle birlikte olmuş olur. O’nda, öğretisinde, muhabbetinde kendisini tanır, kendisiyle tanışma fırsatını bulur.
Gece Kur’ân’a gel eder insanı Müzzemmil suresi. Aydınlığı yakar Rabbi; gecenin dinginliğinde... Ayet ayet. Yaratan ile birlikte düşünmeye çağırır.
Sıcak yatağına yatmazdan evvel. Ya da biraz dinlendikten sonra. Ne kadar ayık kalabileceğini kendi bilir. İlahi bir el. Örtüyü çeker insanın üstünden. Üşengeçlik örtüsünü. Çekingenlik örtüsünü. Sorumsuzluk örtüsünü. Bilgisizlik örtüsünü. Bilinçsizlik örtüsünü...
Ne ise onu hakikati bilmeklikten ve yaşamaktan alıkoyan engel, işte onu...
Çeker üstünden.
Gözlerinden. Zihninden. Düşüncelerinden. Bakış açılarından. Algılarından. Sıyırıp atar.
Ve “kalk!” der. Kaldırır. Bir manaya… Mananın “öte”sinden gelir Kelamıyla “beri”ye. İnsanın yanına... O muhteşem cümleleriyle. Kelimeleriyle. Kavramlarıyla. Fikirleriyle. Değerleriyle. Değerlendirmeleriyle. Muhabbetiyle.
“Bu, şüphesiz, bir öğüt ve uyarıdır: öyleyse, dileyen Rabbine ulaştıran yola koyulsun!” (19)