Sitemiz yazarlarından Cihan Aktaş Dünya Bülteni’ndeki köşesinde İranlı ünlü yönetmen Mecid Mecidî’nin Hz. Peygamber’in çocukluğunu konu alan ve çekimlerine başlandığı belirtilen yeni filmi hakkında bir yazı kaleme aldı.
Aktaş’ın yazısı şu şekildeydi:
Mecidi’nin Kamerasından Peygamber (A.S.)
Mecid Mecidi İran sinemasının üslup sahibi yönetmenlerinden birisi, hatta yedi uzun metrajlı filminin ardından yeni İran sinemasının en önemli temsilcisi sayılıyor. Türkiyeli seyirci onu özellikle Gökyüzü Çocukları isimli filmiyle tanıyor. Ülkesinde sevilen bir yönetmen olan Mecidi’nin diğer önemli filmleri arasında Tanrı’nın Rengi (Reng-i Hüda, 1999) ve Yağmur (Baran, 2000) akla geliyor.
Şimdilerde Mecidi, Muhammed (a.s.)’ın çocukluğu üzerine yapmayı tasarladığı filminin senaryo çalışmalarının son aşamasına gelmiş durumda. Mecidi bu film projesinden birkaç yıl önce birlikte katıldığımız Doğu Konferansı buluşması sırasında söz etmişti. Bu film için üç yılı bulan hazırlık çalışmalarının ilk yılı, araştırmayla geçti ve son iki yıl da senaryoya ayrıldı. İran basınında yer alan haberlere, özellikle de Hemşehri Dergisi’nin Mayıs-Haziran sayısında yer verdiği Mecidi ile yapılmış söyleşiye dayanarak, filminin ulaştığı merhale üzerine konuşmaktan kaçınan yönetmenin bu tür güçlükleri olan bir filmi çekmekteki sebeplerini, bu konuda çalışırken yüz yüze geldiği meseleleri ve tasvir kültürü alanındaki tespitlerini aktarmak istiyorum şimdi:
Mecidi bu filmi yapma sebeplerini öncelikle kişisel bir ilgiyle, ikinci olarak ise son yıllarda Peygamber (a.s)’a yönelik olarak ortaya çıkan saygısız ifadelere sanatsal bir cevap vermenin gerekliliğine duyduğu inançla açıklıyor. İslam dünyasında bu güne kadar Peygamber (a.s.)’ı konu alan kayda değer tek bir filmden söz edebiliyoruz: Mustafa Akkad’ın Çağrı’sı. Bu film bütün başarısına karşılık sadece Muhammed (a.s.)’ın savaşlarına yoğunlaşmıştır. Son yıllarda ise özellikle Körfez Emirlikleri’nden hatta Hollywood’dan Hz. Muhammed ‘in hayatını konu alan filmlerle ilgili haberler yayılıyor dünyaya.
Peygamberimizin güzel ve anlamlı sahnelerle dolu hayatının konu edildiği yüzlerce film de yapılsa yeridir, Mecidi’ye göre. O’nun filmi ise, Hz. Muhammed’in çocukluk yıllarını konu alacak. İnsan ahlâkının ve kerametinin billurlaştığı kişiliğin anlaşılmasında bu dönemin önemi yadsınamaz.
Hz. Muhammed’in çok da fazla verinin mevcut olmadığı çocukluk çağının sinema diliyle ifadesinin en üst seviyede gerçekleşmesi için Mecidi ve ekibi Cezayir, Mısır, Fas, Yemen, Irak gibi ülkelerde kaynak araştırmaları yaptılar ve çeşitli alanlarda uzman kişiliklerle konuştular. İran içinde ise ulema, taklid mercileri, Arap dili ve edebiyatı , Arap halkbilimi uzmanları ve tarihçilerin bilgilerinden yararlandılar. Senaryo yazılırken de ulema ve uzman kişilerle işbirliğini sürdürdüler.
Filminin Peygamber (a.s)’ın çocukluk yıllarını konu almasının sebeplerini Mecidi şöyle anlatıyor: “O yıllarda mevcut cahiliye ortamı, İslam’ın gerçekleştirdiği devrimin büyüklüğünün anlaşılması açısından büyük önem taşıyor. Savaşlar, ahlaki değerlerde çöküş, toplumlarda baş gösteren kimlik bunalımı… ‘Modern cahiliye’ olarak isimlendirilebilecek, Arap cahiliye toplumuyla büyük benzerlikler göstermeye başlayan dünyamızın Peygamber (a.s.)‘dan öğreneceği çok şey var. Yaratılış amaçlarından ve marifetlerinden uzaklaşan insanlık, ihtiyacı olan değerleri Kur’an ve Peygamber (a.s.) ‘dan öğrenmeye her zamankinden daha da muhtaç günümüzde. Ayrıca, partisel ihtilafların ve tartışmaların henüz mevcut olmaması itibarıyla da çocukluk yılları filme aktarılması bana daha elverişli gelen bir dönem.”
Filmin çekiminde yüz yüze gelinen zorluklar ise şunlar: Hristiyanlığın aksine, İslam tarihinde tasvirle anlatım geleneğinden söz edilemez. İslam tarihi yazılı ve sözlü anlatımlara dayanıyor. Tasvirin bilgilendirmede büyük önem taşımaya başladığı günümüz dünyasında bu nedenle de Hristiyanlık kültürünün haç ve benzeri sembolleriyle daha yoğun bir dolaşım içinde bulunduğu söylenebilir.
Mecidi sinema alanındaki tecrübelerinden hareketle her zaman dile getirdiği bir kanaatinin altını çiziyor burada ve günümüzde müslümanların şifahi kültürlerinden tasviri kültür üretmeye zorunlu olduklarını belirtiyor : « Günümüzde kelam nispeten etkisini yitirmiştir, zamanımızın sözü geçen dili artık tasvir dilidir. » İslam’ın şifahi kaynaklarını tasvir diliyle günümüz kültürüne kazandırmaya dönük tasarılar elbette İslam dünyasında tasvirle ilgili endişelerin ve tasvir kültürüne yönelik bir direnişin varlığı hesaba katılarak, hassasiyetle ve özenle sürdürülmeli. Filminin senaryosu yazılırken de kelamın en uygun bir şekilde tasvire dönüştürülmesi yönünde aşırı bir çaba gösterildiğini, neticede tasviri öne çıkartan film dilinin seyirci tarafından benimseneceğine güven duyduğunu belirtiyor, yönetmenimiz.
Büyük bir bütçeye ihtiyaç duyan filmin yapımı için farklı ülkelerden destekler sağlanması mümkün, ülkesi içinden ve dışarıdan pek çok kişi ve kurumdan da mali destek bağlamında pek çok teklif alıyor da olsa Mecidi filminin, yönetmeni ve senaristleri İranlı olduğu için ‘İran’a özgü bir yaratıcılığın ve sanat anlayışının eseri olacağı’ hususunun altını çiziyor. Bununla birlikte tasarladığı film ‘evrensel bir dile sahip olacağı için de bütün dünyaya ait bir film olacak’. Her şekilde yapım için gerekli asgari bütçe sağlanmış bulunuyor ve senaryoya son şeklin verilmesinin ardından, yaz sonunda filmin çekimi için alt yapı çalışmalarına başlanacak.
Filmle İlgili Notlar
Filmin çekimi sırasında İran sinemasının insan kaynaklarından olabildiğince yararlanılması gibi bir hedefi var ekibin. Hz. Peygamber (a.s.) filminin çekimi için seçilen kameramanlar yabancı olsa da, bazı bölümlerde yerli kameramanlardan istifade edilecek. Önemli yerli oyuncuların yanı sıra, Batı dünyasından iki ünlü yabancı oyuncu, Hindistanlı ve Türkiyeli oyuncular da rol alacak filmde. İran’dan ise ünlü oyuncuların yanı sıra tanınmamış taşralı oyuncular filmde yer alma şansı bulacaklar. Geçtiğimiz Mayıs ayının ortalarında Mecidi ve ekibi bütün İran sathında özellikle taşralı tiyatro oyuncuları arasından oyuncu seçmek için çalışmalarını başlattılar.
Halkın bu film projesine gösterdiği ilgi için şöyle bir örnek veriyor Mecidi: Taşra şehirlerinden bir inşaat ustası aradı ve Mekke dekorlarını maddi karşılık beklemeden yapmak istediğini bildirdi. Bir mühendis telefon etti,, teknik alet ve edavat üretilen fabrikasının imkânlarıyla bu projeye katılmaya hazır olduğunu söyledi. Bir grup ofisimize gelip, bu proje için topladıkları parayı teslim etmek istedi. Çekimiyle ilgili haberler yayıldıktan sonra filmi satın almak için on yabancı ülke başvuruda bulundu.
Mecidi filmin dekorlarının ileriki yıllarda benzeri projelerde kullanılacak şekilde kalıcı nitelikte yapılmasını planlıyor. Senaryonun Ramazan’a doğru tamamlanması amaçlanıyor. Sonraki birkaç ay boyunca da oyuncusuyla, teknip ekibiyle, dekoruyla, kostümüyle çekimler için gerekli altyapı oluşturulacak ve İran yeni yılında, yani 2011 Mart ayının sonlarında filmin çekimine başlanacak. Büyük ihtimalle iki yıl sonra da film gösterime sunulmuş olacak.