Mütevâzı Bir Nefes Almak

26 Ocak 2010
 
"Allah sizin görünüşünüz ve malınıza- mülkünüze değil, kalplerinize ve amellerinize değer verir." (Müslim, Birr, 33 ve 34.)

Ailenin, dostların, bir de Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmaya çaba gösterenlerin yanında, insanın kendini rahat hissetmesi, olduğu gibi görünmesi, büyüklenmemesi, onların kendini yanlış anlamayacağına ve her haliyle kabulleneceğine olan inancından kaynaklanıyor. Kalp ve amel, Gerisi bir oyun ve eğlence...

"Elimden gelen bu. Rabbimin bana verdiği potansiyelle bu kadarını başarabiliyorum. Onun rızasını umuyorum" Bu vicdani ses, içimizden yükselen bu ihlas, öbür alemde de elimizden tutar ümidiyle yaşıyoruz müminler olarak.

Başkalarına karşı büyüklenme arzusu, dünyadaki en tatlı arzu belki de. Zehirli bal. Bütün bu gösteri, ne için ve kim için peki? Bir damla sudan yaratılan, diğer damlayı mı küçümsüyor?

"Allah sizin görünüşünüz ve malınıza- mülkünüze değil, kalplerinize ve amellerinize değer verir." (Müslim, Birr, 33 ve 34.) Formül bu kadar açıkken, tersini düşünmek, yaşamak diğer kulların da "kul" olduğunu unutup, gözde büyütmek, imaj çağı diye adlandırılan çağımızda, içinden çıkılmayacak bunalımlara sürüklüyor insanoğlunu. Varını yoğunu dış görünüşüne harcıyor, yoksa, bulup buluşturuyor, buluşturamazsa imkanları daha da zorluyor, belki harama göz ucuyla bakıyor. İçlerinden bazıları göz ucunu yeterli görmüyor, gözünü dikiyor, bir kısmı da tam ortasına dalıyor belki. Oysa kulların yaratıcısı nazarında, zaten kendi bağışı olan güzellik, zenginlik gibi nimetlerin bir değerinin bulunmadığı, imtihan sorusu olduğunu kalbine ve ameline yerleştirebilse mütevazı bir nefes alacak. Nefes alınca hayat başlayacak. Hayatı devam ettirirken artık korkmayacak. Bilecek, sadece Yaratanın ve Yaratanın ahlakıyla ahlaklanmaya çaba gösterenlerin, ailesinin ve sevdiklerinin yanında değil, diğer bütün yaratılmışların içinde de "kendini olduğu gibi göstermeyi". Bilecek kendini, bilecek Rabbini.