İnsanlar nasıl birçok açıdan birbirinden ayrılıyorsa, sahabe nesli de kendi içinde kabiliyetleri, imkânları ve hassasiyetleri açısından farklılıklar gösterir. Bu farklılıkların hadis rivayetine de yansıması kaçınılmazdır. Elbette, Hz. Peygamber’in “Benden bir hadis işitip onu kavrayıp işitmeyenlere ulaştıranların Allah yüzünü ak etsin.” (Tirmizî, İlim, 7) sözüne muhatap olan sahabe nesli için, Hz....
Hadis kelimesi sözlükte haber, söz, yeni gibi anlamlara gelir. Kur’ân-ı Kerim’de “hadis” kelimesi 23 ayette tekil, 5 ayette ise çoğul olarak geçer. “el-Hadîs/Hadis” şeklinde tekil olarak geçtiği 10 ayette “Kur’ân veya Kur’ân ayeti”[1], 5 ayette “Peygamber kıssası”[2], 1 ayette “Peygamber’e karşı gelen müşriklerin fiilleri”[3], 3 ayette “Kur’ân’dan başka bir konu/söz”[4], 1 ayette “sohbet”[5]...
Literatürde hadislerin sayısı ile ilgili birbirinden farklı rakamlarla karşılaşırız. Mesela “Ebû Hüreyre’den nakledilen hadis sayısı 5374, Hz. Âişe’den nakledilen ise 2210’dur” vb. ifadeler her bir sahabiden gelen hadislerin sayısını anlatır. Ahmed b. Hanbel’in Müsned adlı eserini 750 bin hadisten seçmeler yaparak telif ettiği veya Buhari’nin Sahih’ini 600 bin hadis arasından seçerek tasnif ettiği...
Sahabenin toplam sayısının 60.000-100.000 arası olduğu tahmin edilmekle birlikte, kendilerinden hadis rivayet edilen sahabilerin yalnızca 1000-1300 kişi civarında olduğu görülmektedir. Bu durum, sahabenin büyük çoğunluğundan günümüze intikal eden herhangi bir rivayet bulunmadığı anlamına gelmektedir. Bununla beraber, kendilerinden hadis nakledilen sahabilerden pek çoğunun rivayet sayısı da oldukça...
Sahabe kelimesi, “bir kişiyle birlikte bulunmak, onunla dost ve arkadaş olmak” anlamındaki “sohbet” kökünden türemiştir ve Peygamber Efendimiz’in sohbetinde bulunma imkânına sahip olan ilk Müslüman nesle işaret etmektedir. “Sahabe” aslında çoğul bir kelimedir ve tekili “sahabi” olarak gelmektedir. Tanımıyla alakalı bazı farklılıklar bulunmakla birlikte, hadis alimlerinden pek çoğuna göre sahabi, “...
Bir hadisin sahih kabul edilmesi için ilgili hadisin taşıması gereken bazı özel şartlar vardır. Birinci sırada, söz konusu hadisin sonraki nesillere aktarılmasını sağlayan râvilerin güvenilir olması şartı yer almaktadır. Hz. Peygamber’in hadislerini nakleden râvilerde dürüst ve yetkin olma şartının aranması hem dini hem de ilmi bir gerekliliktir. Kur’ân-ı Kerîm’de “(Fâsığın) biri size bir haber ge...
Hadislerle ilgili en çok tartışılan meselelerden biri, Hz. Peygamber hayatta iken kendisinden öğrenilenlerin herhangi bir şekilde yazılıp yazılmadığıdır. Yaygın ancak yanlış kabule göre, hadisler Hz. Peygamber ve sahabe döneminde hiç yazılmamış, sadece hafızalarda ezber yöntemiyle korunmuş, sözlü olarak nesilden nesle aktarılmış ve Hz. Peygamber’in vefatından en az iki hatta üç asır sonra yazılmış...
Hz. Peygamber’e Allah tarafından ilahi bilgi olarak sadece Kur’an verilmiştir. Dolayısıyla ayetlerde Hz. Peygamber’e verildiği ifade edilen “hikmet” bilgisi ile Kur’ân kastedilmektedir. Peki, “Allah, son elçisine Kur’ân vahyinden başka hiçbir bilgi vermemiştir” iddiası doğru mudur?
Kur’ân-ı Kerîm’de, Allah’ın peygamberlere nübüvvet, risâlet, kitap ve özellikle hikmet verdiği ifade edilir. Nitekim ...
Bir Müslüman olarak, kelime-i şehadeti söylerken Hz. Muhammed’in (sav) Allah’ın kulu ve elçisi olduğunu ifade ederiz. Böylece onun peygamber olarak seçildiğini kabul etmenin yanı sıra Allah’ın kulu olduğunu, bir başka deyişle insani yönünü dile getirmiş oluruz. Kur’an-ı Kerim’de de bu hususa özellikle dikkat çekilmiş ve peygamberimizin insanlara “Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak bana vahiy gel...
Hz. Ömer ve Hz. Âişe’nin “Kur’ân bize yeter” şeklindeki sözlerinin “dinin tek kaynağının Kur’ân olduğu, hadislere ihtiyaç bulunmadığı” anlamına gelip gelmediğini anlamak için öncelikle bağlamlarını tespit etmeliyiz. Daha sonra, her iki sahabinin hayatlarında “dinin tek kaynağının Kur’ân olduğu” düşüncesine sahip olup olmadıklarını ve hadislerle ilgili yaklaşımlarını incelemek gerekir.
Hz. Ömer, “K...
“Hüküm ancak Allah’ındır” ifadesi, biri En‘âm ikisi ise Yusuf suresinde olmak üzere Kur’ân-ı Kerim’de üç ayette yer almıştır. Bu ayetleri tarihte Hâricîler siyasi amaçlarını gerçekleştirmek için Hz. Ali’ye karşı slogan olarak kullanmışlardır. Son dönemde ise bu ayetler 19. yüzyılın ikinci yarısında Hindistan’da ortaya çıkan Kur’âniyyûn ekolü ve bu ekolün Türkiye’deki yansımaları tarafından “İslâm’...
Allah, insanlara olan mesajını peygamberler aracılığıyla göndermeyi murad etmiştir. Böylece mesajının çok daha iyi anlaşılmasını sağlamış ve insanlığa büyük bir lütufta bulunmuştur. Bu durum Kur’ân-ı Kerim’de, “Allah içlerinden bir peygamber göndererek müminlere lütufta bulunmuştur.” (Âl-i İmran, 3/164) ayeti ile açıkça ifade edilmiştir. Allah’ın insana lütufta bulunması, ona iyiliği, merhameti ve...