Balzac meşhur eseri Goriot Baba'da iki kızının mutluluğu için tüm servetini ve nihayetinde kendi hayatını da feda eden cefakâr bir babayı tasvir eder. Adamcağız kızlarının mutlu olmasını o kadar çok istemektedir ki sırf onları mutlu edeceğini düşündüğü için evlilik dışı ilişkilerini dahi destekler ve kolaylaştırır. Burada bir roman tahlili yapacak değiliz. Asıl sorumuz şu: Mutlu olmak bu kadar önemli midir? İnsanlar mutlu olmak için mi yaşar ve hayatın bütün anlamı mutluluk mudur?
Cesur Yeni Dünya romanında Aldoux Huxley istikrar ve mutluluğun tartışılmaz, nihai amaç olması durumunda ortak aklın bile nerelere varabileceğini gösterir.
Mekke'de çok sevgili eşi Hatice (r.anha), çocukları, yolunda giden ticareti ve pek çok kişiyi kendisine hayran bırakan toplumsal prestiji ile huzur dolu bir hayata sahip olan Hazreti Peygamber'i üç yıl boyunca dağlarda inzivaya çeken sıkıntısı neydi? Vahiy gelip tüm toplumu kökünden sarsacak bir mesajla görevlendirildiğinde Efendimiz hangi yolu izledi? İnançların, ahlakın ve sosyal hayatın zulüm üzerine kurulu olduğu bir sistemde huzursuzluk çıkarmamak için sineye çekmek bir erdem olabilir mi? Dürüst olmak birilerinin huzurunu bozacaksa alacağımız tavır ne olmalıdır? "Huzur" bizi ilkeli ve erdemli yaşamaktan uzak tutacak kadar önemli bir erek midir? Yoksa biz kendi korkaklıklarımıza bir kılıf ve konforumuzdan vazgeçmemek için bir bahane mi arıyoruz? Bugün çeşitli kanallardan sürekli pompalanan "kişisel mutluluğumuzun paha biçilemez önemi" bizi ilkesiz, kuralsız, ben merkezli bir hayata sürüklemiyor mu?
Ha tabii bir de “Ne ile ve nasıl mutlu olursunuz?” diye sormak lazım. Yani mutlu olmanız için ne olması gerekiyor? Bu son soruya dürüstçe cevap verdiğinizde iki şeyden biri olacak: Eğer makul bir insansanız ya mutlu olmak için koştuğunuz şartlardan utanacaksınız veya aslında mutlu olmamanız için bir neden olmadığını göreceksiniz.