Size göre bir Müslümanın namaz kılmaması bir inanç problemi midir, bir irade problemi midir? Kendisini dindar olarak tanımladığı halde beş vakit namazı düzenli olarak kılmayan insanlara ne diyeceğiz? Namazın farziyetine inanmıyorlar mı? İnanıyorlarsa problem nerede?
Problem, iradelerinin zayıf olmasında. Bir insanın iradesi ne kadar güçlü olmalı ki icabında kalabalık bir arkadaş grubu içinde “Arkadaşlar, siz otururken ben gidip bir namaz kılayım” diyebilmeli?
Eğer plansız yaşarsanız sizi birileri sürükler. Hayatınıza dair kendi planınız yoksa hep başkalarının planlarının bir parçası olursunuz. Namazı düzenli olarak kılmaya azmetmek, işte insanı bu konuda eğiten bir şeydir.
Düşünebiliyor musunuz, her durumda planlayacaksınız namazı nerede, nasıl kılacağınızı. Bu sayede iradeniz ve ona bağlı olarak da karakteriniz güçlenecek.
Namazla irade arasında bu kadar kuvvetli bir bağdan bahsetmemizin asıl sebebi ise namazın süreklilik gerektirmesidir.
Ramazanda şaşırır mısınız? Ben çok şaşırırım. Ramazan gelir, en dünyevi insan bile bir melekleşir, bir durdurur hayatı, günahlarını azaltır, kendince başka şeyler yapar, beş vakit namaz kılmasa da teravihe gider.
Niye Ramazanda hayırları daha kolay yaparız? Bunun iki sebebi var. Birincisi Ramazanda şeytanlar bağlandığı, ikincisi de Ramazanın önünde sonunda bir bitiş çizgisi olduğu içindir. Bir ay uzun bir süre ama bir sonu var.
Namazı oruçtan farklı kılan şey ise sürekliliktir. Hastayken, sağlıklıyken, misafir varken, yoldayken, dersin çokken, yorgunken, kısaca her durumda kılacaksın. Hiçbir molası yok. Bir gün bitecek diye bir şey yok. Onun için Cenab-ı Hak Bakara suresinde namazdan bahsederken “Namaz büyük, zor, ağır bir yüktür. Ama Allah’a saygı duyanlara ağır gelmez” diyor.
Bu sebeple olmalı ki Peygamber Efendimiz pek çok hadislerinde namazın dinin olmazsa olmazı, alamet-i farikası olduğunu belirtmiş ve namazın kasten ve kibirle terkini de küfür alameti olarak kabul etmiştir.