Neyimiz Eksik?

Efendimizin bütün hayatında bu açıdan benim en çok hayretimi celbeden konu Mute harbidir. Kendisinin Bizans’ın himayesindeki Busra emiri Şurahbil b. Amr’a gönderdiği elçinin hunharca şehid edilmesi üzerine üç bin mücahidden oluşan İslam ordusuna sırayla üç kumandan tayin ederek (öncekiler bu aşamada şehid olacaklarını zaten anlamış olmalılar) yüz bin kişilik koskoca Doğu Roma ordusu üzerine göndermesi onun varlığının ciddiye alınması ve her alanda hakların korunması konusundaki kararlılığına müthiş bir örnektir.

Bize çoğunlukla yumuşaklığı, merhamet ve şefkati ile anlatılan Hz. Peygamber, siyer ve hadis kitaplarında kayıtlı, burada uzun uzun anlatamayacağımız daha nice örneklerde, güçlü de olsa zalimin karşısında alttan almayan, taviz vermeyen, dimdik duran bir şahsiyet olarak görünmektedir. Onun âlemlere rahmet olması kim bilir belki de tam da bu özelliği sayesinde gerçekleşmiştir. Çünkü hakkaniyeti ve adaleti temsil edenlerin zayıflığı ve korkaklığı âlemlerin muhtaç olduğu rahmetin gerçekleşmesi önünde en büyük manidir.

Şimdi (başta kendi nefsim olmak üzere) Ey Müslümanlar! Şahsınıza yönelik en küçük saldırıda arslan kesilirken ümmetin şeref ve haysiyeti, namus ve izzeti olan Kudüs için elinizi hangi taşın altına koydunuz? Servetleriniz ve güçlerinizle Mescid-i Aksa için ne yaptınız? Sözde ortadan kalkmasını istedğiniz zulümlerin devamına hizmet edecek şekilde paralarınızı nerelere saçtınız? Oysa Allah size Mute’ye doğru yola çıkan o üç bin kişiye verdiği imkânlardan çok daha fazlasını verdi. Hendek günü yorgunluktan ve korkudan bitap düşmüş ashabın Kureyza topraklarına doğru yola düştüğü halden çok daha semiz ve güçlüsünüz. Sağlığımız, varlığımız yerinde. Eksik olan şeyi söylemeye dilim varmıyor; onu da siz bulun!