Osmanlı’da İlimler Sempozyumu dizisinin beşincisinin konusu, "Osmanlı’da İlm-i Hadis" olarak belirlendi. Sempozyuma dair şu ifadelere yer verildi:
Osmanlı'da İlm-i Hadis: Âlimler, Eserler ve Meseleler
İslam kültür ve medeniyetine dair akademik çalışmalara hâkim olan yerleşik anlayış, İslam düşüncesinin ortaçağlardan itibaren üretkenliğini yitirdiği varsayımına dayanmaktadır. Bu bakış açısının bir neticesi olarak, ortaçağlardan modern dönemlere kadar süren Osmanlı devrinin İslami ilimler alanında en iyimser ifade ile durağan bir periyot olduğu kabulü yaygınlaşmıştı. Ancak son yıllarda yapılan revizyonist/eleştirel çalışmalar bu kabulleri sorgulamaya başlamıştır. Osmanlı dönemi İslam bilgi ve kültür birikimi üretkenlik ve durağanlık gibi indirgemeci kavramsallaştırmaların ötesinde bu geleneği kendi bağlamından anlamaya dönük çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. İSAR, bu yaklaşımın bir uzantısı olmak üzere Osmanlı ilim geleneğini çok katmanlı bir anlayışla ele alarak onun hem İslami ilimler geleneğinde hem de dünya düşünce tarihi bağlamında yerini yeniden tanımlamayı hedefleyen ilmî toplantılar serisi tasarlamıştır. Serinin ilk dört sempozyumu, kelam, fıkıh, tasavvuf ve tefsir ilimlerine tahsis edilmişti. Serinin beşinci toplantısı Osmanlı döneminde hadisilmine odaklanacaktır.
Hz. Peygamber’in ve ilk nesillerin sözlerinin ve eylemlerinin sağlıklı bir şekilde sonraki döneme ulaşmasını amaçlayan hadis ilminin tarihin her döneminde muhtelif faaliyetleri olagelmiştir. Hadisin tespiti ve nakli diyebileceğimiz faaliyetler erken dönemlerde büyük gelişme göstermiş ve hadis ilminde temel eserler kaleme alınmıştır. Rivayet asrı denilen ilk üç asırdan sonra hadis usûlüve hadislerin anlaşılmasına yönelik şerh çalışmalarının ilk örnekleri görülmeye başlanmıştır. Ayrıca temel eserlerin yazılmasının akabinde derleme türü olarak nitelenen eserler kaleme alınmış ve hadis tedrisi bu derleme eserler üzerinden yürütülmüştür. 6. asırda dârulhadislerin kurulmasıyla hadis tarihinin kurumsal anlamda yeni bir döneme girdiğini söylemek mümkündür. Bu kurumsallaşmayla birlikte Memlükler dönemi hadis ilminde hemen her alanda önemli gelişmelerin katedildiği ve bu ilmin alt dallarında en mütekâmil eserlerin kaleme alındığı bir dönemdir.
Memlüklerin Mısır’da hâkim olduğu dönemde tarih sahnesine çıkan Osmanlılarda söz konusu birikiminin ne ölçüde tevarüs ettiği ele alınması gereken alanların başında gelmektedir. Bunun yanında ilk dönem Mâverâünnehir/Horasan bölgesindeki âlimlerin eserleri ve öğrencileriyle irtibat kuran Osmanlı âlimlerinin ne oranda hadis ilmi ile ilgilendikleri incelenmesi gereken bir alandır. Öte yandan Osmanlı Devleti’nin fethettiği her bölgede erken dönemlerden itibaren tesis edilen medrese ve dârülhadislerde hadis ilminin tedrisi ile bu tedrisin hadis ilminin gelişimine etkisinin boyutları da hadis tarihinin Osmanlı dönemine ışık tutacak konuları arasında sayılabilir.
Medreselerde tedris edilmesinin yanında hadis ilminin toplumun geniş kesimlerine aktarımı konusunda yapılan faaliyetlerin incelenmesiyle hadis ilminin Osmanlı toplumu için ifade ettiği anlam daha net ortaya çıkaracaktır. Vaaz edebiyatı eserlerinde ve Hz. Peygamber sevgisi etrafında şekillenen şemâil, hilye, na‘t türü eserlerde hadislerin kullanımı bu konudaki örneklerden bazılarıdır. Ayrıca manzum edebiyatta, mimaride ve sanatta işlenmiş hadisler, hadisin salt bir ilim olmasının ötesinde toplumun kültürüyle iç içe geçmiş bir alan olduğunu da göstermektedir. Bu bağlamda Osmanlı döneminde hadis ilmi aynı zamanda tasavvuf, edebiyat, felsefe gibi farklı ilmî disiplinlerle birlikte ele alınması gereken bir alandır. Zira bu dönemde yazılan hadis şerhleri bu farklı disiplinleri bir araya getiren yorumlar ihtiva etmektedir.
17. yüzyılda müstakil olarak kurulmaya başlayan kütüphanelerde biriken hadis koleksiyonları ve hadis kitaplarının icazetli bir şekilde İstanbul’a taşınıp taşınmadığı hadis ilminin Osmanlı dönemindeki konumunun daha net görülmesini sağlayacak bir diğer konudur.18. yüzyılda Hicaz’da canlanan hadis ilmi ve bu bölgedeki âlimlerle Osmanlı yöneticilerinin ve âlimlerinin irtibatı da hadis ilminin Osmanlı’daki durumuna ışık tutacaktır. Bu dönemde artan hadis icâzetleri ve bunun İstanbul’a yansımaları Osmanlı merkez ulemasının farklı coğrafyada bulunan âlimlerle irtibatını anlama hususunda yeni açılımlar katacağı şüphesizdir.
Sempozyuma, hadis ilmine ilişkin aşağıdaki başlıklardaki özgün çalışmalar kabul edilecektir. Fakat konular sadece bunlarla sınırlı tutulmayacak olup Osmanlı döneminde hadis ilmiyle ilgili özgün ve nitelikli diğer tebliğ önerileri de değerlendirmeye alınacaktır.
Memlük dönemi âlimleriyle hadis ilmi açısından irtibat
Osmanlı erken dönem hadis yorumculuğu
Osmanlı dönemi hadis tercümeleri
Osmanlı dönemi hadis usûlü eserleri
Hadis icâzetleri ve Osmanlı âlimlerinin hadis ulemasıyla irtibatı
Hadisin topluma yansıyan yüzü olan vaaz edebiyatında hadis kullanımı, manzum hadis edebiyatı ve erbaûnlar
Hadis ilminin tasavvuf, edebiyat, diğer şer‘î ilimler ile ilişkisi
Medreselerde ve dârülhadislerde hadis ilminin tedrisi
17.-18. yüzyıllarda Hicaz-Şam hattında artan hadis faaliyetleri ile Osmanlı âlimleri ve yöneticilerinin bölge ulemasıyla irtibatı
Sultanlara takdim edilen hadis eserleri ve yöneticilerin hadis ilmiyle irtibatı
Dönemin tabakât, ilimler tasnifi vb. eserlerinde hadis ilmi ve hadisçi kimliği
Anadolu ve İstanbul kütüphanelerin hadis ilmi açısından önemi ve kıymetli hadis nüshalarının İstanbul’a taşınması
Osmanlı döneminde Sünnî-Şiî etkileşimi
Sempozyumu müteakip sunulan tebliğler içinden yalnızca seçilecek olanlar ayrı bir eser olarak yayımlanacaktır.
İstanbul’da gerçekleştirilecek sempozyumun dili Türkçe, İngilizce ve Arapça’dır.
Bildiri özetleri en fazla 250 kelime olarak düzenlenmelidir.
Özetler -başvuranların iletişim bilgileri ve akademik CV’leri ile birlikte- symposium@isar.org.tr adresine gönderilecektir.
Önemli Tarihler:
Başvuru İçin Özetlerin Teslimi: 15 Mayıs 2019
Kabul Edilen Tebliğlerin Açıklanması: 01 Haziran 2019
Tebliğlerin Tam Metninin Gönderilmesi: 31 Ekim 2019
Sempozyum Tarihi: 13-14 Aralık 2019
Ayrıntılı bilgi için tıklayınız.