Peygamber Efendimiz ve Gençlik

12 Mart 2018

Hz. Peygamber İslam’ı tebliğ ederken toplumun yeniliğe açık, idealist ve enerjik kesimini oluşturan gençlerden büyük ölçüde destek almıştır. O, tebliğe başladığı ilk andan itibaren kadın-erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir, hür-köle ayırımı yapmaksızın tüm insanları İslam’a davet etmiştir. Nitekim ilk Müslümanlar incelendiğinde içlerinde toplumun her kesiminden fertlerin yer aldığı görülmektedir. Ancak, bu fertler arasında gençlerin çoğunlukta olduğu bilinmektedir. Peygamber'imiz gençleri sever, onlara ayrı bir değer verirdi; onlar da Peygamber'imizi severlerdi. Hz. Peygamber’in pek çok hadisi şeriflerinde gençliğe ve gençlere verilen büyük önem vurgulanmaktadır. Örneğin, Yüce Allah’ın arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde, arşın gölgesinde gölgelendirilecek yedi sınıf arasında Allah’a kulluk içinde yetişen genç zikredilmektedir. (Buhârî, Ezan, 36)

İslam hareketinin başlangıçta, toplumun ezilen, sömürülen kesiminden ve gençlerden destek aldığını, en fazla katılımın özellikle gençlerden geldiğini tespit edebiliyoruz. Köleler, fakirler, zayıf ve kimsesizlerin İslam hareketine duyduğu sempati ve ilgiden daha fazlasını, refah içerisinde yaşayan Mekke'nin nüfuzlu ailelerine mensup gençlerin gösterdiğini görüyoruz. Nitekim ilk Müslümanlardan birkaç kişi, elli yaş civarında, birkaç kişi otuz beş yaşın üzerinde, geri kalan çoğunluk ise otuz yaşın altında bulunuyordu. Bu gençlerin çoğu, refah ve itibar sahibi olan ailelerini terk ederek, büyük çile ve fedakârlıklar pahasına Hz. Peygamber’in safında yer almayı tercih etmişlerdi. Hz. Peygamber’in vefatından sonraki zamanlarda çok önemli fonksiyonlar üstlenen şahıslar yetişmiştir. İçlerinden devlet başkanları, valiler, hâkimler, öğretmenler ve ülkeler fetheden komutanlar çıkmıştır. İslam hareketini asıl yönlendiren ve onu Arap toplumunun yeni kimliği haline gelmesinde canla başla destekleyerek Hz. Peygamber’e yardımcı olan, işte bu idealist gençlerdi.

Hz. Peygamberin sıcak ve samimi ilgisi, Nebevî eğitim ve öğretimi sayesinde genç sahabiler, canlarını, mallarını, ailelerini Allah yolunda feda edecek duruma gelmişlerdi. Allah Rasûlü’nden öğrendikleri inanç ve ahlâkın gereği olarak onlar, değil Mekke’den ayrılmayı, zamanı geldiğinde dünyadan ayrılmayı da göze almışlardı.

Allah Rasûlü çalışkan, erdemli, toplumsal olaylara karşı duyarlı, sorumluluk duygusu taşıyan ve sorumluluk almaktan çekinmeyen bir gençti. Hz. Peygamber’in müstesna gençliği, tertemiz mazisi aynı zamanda, onun davetini engellemeye çalışan müşriklerin, şerli faaliyetlerinin önünde en büyük engel olmuştur.

Hz. Peygamber’in kendi gençliği de, hayatının takdir edilecek ve örnek alınacak dönemlerindendir. O, gençliğinde de toplumuna güven veren bir insan olarak el-Emin diye anılıyordu. Toplumuna karşı sorumluluğunun bilincinde olarak, onların problemleriyle yakından ilgilenirdi. Aynı zamanda halkın güvenliğini sağlamak, haksızlıkları önlemek, zulme uğrayanlara yardım etmek, zayıfların haklarını korumak, saldırganlara karşı koymak gibi amaçlarla faaliyet gösteren Hılfu’l-Fudûl isimli bir dernekte de görev yapmıştı. Hz. Peygamber gençlik yıllarında cahiliye toplumunda yaygın olan içki, kumar gibi zararlı alışkanlıklar ile kuralsız, şiddet içeren, adaletten yoksun, gayr-i ahlâki bir hayat tarzından uzak durmuştur. Allah Rasûlü çalışkan, erdemli, toplumsal olaylara karşı duyarlı, sorumluluk duygusu taşıyan ve sorumluluk almaktan çekinmeyen bir gençti.  Hz. Peygamber’in müstesna gençliği, tertemiz mazisi aynı zamanda, onun davetini engellemeye çalışan müşriklerin, şerli faaliyetlerinin önünde en büyük engel olmuştur.

Dinî ve ahlâkî değerlerin taşıyıcısı konumunda olan Hz. Peygamber, gönderildiği toplum ve evrensel anlamda da bütün insanlık için her zaman örnek olmuştur. Bugün Hz. Peygamber’i “örnek bir model” olarak günümüz gençliğinin anlayışına sunmak, hem ülkemiz için hem de İslam dünyasının içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında kaçınılmaz hale gelmektedir. Zira onun hayat tarzı, insan/gencin hayatının her yönünü ve alanını kuşatan bir sadelik ve özelliğe sahiptir. Ayrıca onun hayatını bilmeden ve sahip olduğu değer ve özellikler öğrenilmeden, dini değerleri yaşamak ve anlamak da mümkün değildir. Çünkü Hz. Peygamber söz, davranış ve uygulamalarıyla insanlık tarihinde benzeri bulunmayan bir hayat tarzı oluşturmuş ve ortaya koymuştur.

Bugün gençlerimiz sahabenin Hz. Peygamber’e bağlılığını, onu sevmesini ve ona itaati örnek almalıdırlar. Gençler Hz. Peygamber’in çevresine, arkadaşlarına bağlılığını, ashabına olan şefkat ve merhametini, dostluğa verdiği önemi ve doğruluğunu kendilerine rehber edinmelidirler. Hz. Peygamber’i gençlere anlatanlar kendileri de onun ahlakını yaşamalıdırlar. Çünkü gençler, Hz. Peygamber’i yetişkinler vasıtasıyla tanıyacaklardır. Onun hayatı gençlere, kimliklerini oluşturmada model olarak sunulmalıdır. Bunun için gençler Hz. Peygamber’in hayatıyla ilgili kitapları okumalıdırlar. Yaşayan Kur’an olan Hz. Muhammed’i iyi anlayabilmeleri için gençlerin Kur’anı iyi öğrenmeleri en öncelikli vazifelerindendir.

Yüce Allah'ın bizlere ihsan ettiği çok önemli nimetlerden biri olan gençlik dönemi çok iyi ve verimli bir şekilde değerlendirilmelidir. Nitekim Peygamberimiz (sav): "İnsanoğlu kıyamet gününde beş şeyden sorguya çekilmedikçe bir yere ayrılamaz. Bu beş şeyden biri de gençliğini nerede ve nasıl geçirdiğidir."  buyurarak gençlik dönemine dikkat çekmiştir.

Gençlik hayatın en önemli zaman dilimidir ve ömrün baharıdır. Gençlik dönemi, hayatın en canlı ve aktif yaşandığı, zaman mefhumunun da en hızlı geçtiği sürecidir. Zira Yüce Allah'ın bizlere ihsan ettiği çok önemli nimetlerden biri olan gençlik dönemi çok iyi ve verimli bir şekilde değerlendirilmelidir. Nitekim Peygamberimiz (sav): "İnsanoğlu kıyamet gününde beş şeyden sorguya çekilmedikçe bir yere ayrılamaz. Bu beş şeyden biri de gençliğini nerede ve nasıl geçirdiğidir." (Tirmizî, Kıyâme,1) buyurarak gençlik dönemine dikkat çekmiştir. Bu sebeple her insan¸ gençlik çağını her açıdan çok iyi ve doğru bir şekilde değerlendirmeli¸ dünyasını ve ahiretini huzura ve kurtuluşa kavuşturmalıdır.

Gençlik¸ sağlam ve temiz bir toplumun vazgeçilmez bir unsurudur. Toplumların yaşadığı iyiliklerin ve güzelliklerin temelinde sağlam karakterli ve kişilikli¸ güzel ahlaklı gençler olduğu gibi; yaşanan toplumsal huzursuzlukların ve kötülüklerin temelinde de ihmal edilmiş¸ iyi yetiştirilmemiş gençliğin olduğu görülmektedir. Yarınlarımızı emanet edeceğimiz gençlerimizi ne kadar iyi ve doğru yetiştirir; dinine¸ ailesine¸ vatanına¸ tarihine¸ şanlı mazisine bağlı olmasını sağlarsak geleceğimizden de o kadar çok emin olabiliriz.

Netice itibariyle Rasûlullah’ın değerlerinin genç neslin hayatında yer alabilmesi için, Hz. Peygamber’i çağa taşımak ve benimsediği ilkeleri kabul etmek ve gözetmek suretiyle, onu örnek almanın her zamankinden daha elzem olduğu aşikârdır. Gönüller sultanı Efendimiz’in gençlerle ilgili bütün ilişkilerine baktığımızda O’nun bütün gayret ve hedefinin inançlı, dindar, ahlaklı, iffetli ve bilgili bir gençlik oluşturabilmek olduğunu görmekteyiz. Bu sebeple gençlerin maddî ve mânevî bakımdan yüksek keyfiyette, bilgili, görgülü ve üstün karakter sahibi olarak yetiştirilmesi, büyük bir ciddiyetle ele alınması gereken mühim bir meseledir. Zira ancak buna muvaffak olan milletler, istikbâle ümitle bakabilirler.