Ramazan Bereketi

01 Temmuz 2015

Ramazan bereketi deyince ilk akla gelen, yemek aralarındaki atıştırmalar sona erdiği ve öğünler ikiye indiği için buzdolabının dolup taşmasıdır. İnsanların birbirine yardım etmek, mümkün olan daha çok sayıda kişiye iftar ettirebilmek için yarışmasıdır. Gıda yardımlarının, zekatların, sadakaların toplumdaki tedavülünün artmasıdır ve daha pek çok şeydir.

Benim için Ramazan'ın bereketi ise her Ramazan'da Kur'ân'dan bir konuya odaklanarak, sadece o konuyla ilgili ayetleri anlattığımız mukabele sonrası sohbetlerdir. Bu Ramazan'da "Kur'ân'da İnsan İlişkileri" konusunu anlatıyoruz.

Adem'in cennetten çıkmasına sebep olan ölümsüzlük tutkusundan bahsederken insan için fiziksel ölümsüzlük arayışının hep sapmalarla sonuçlanacağını, ama madem böyle bir tutkumuz varsa bunun meşru bir tatmin yolunun da olması gerektiğini söyledik. Ne olabilirdi bu yol?

Aklımıza gelen ilk cevap Efendimiz’in hadisinde geçen amel defteri kapanmayacak üç kişinin durumuydu. Malumunuz bu üç kişiden biri arkasından kendisine hayır dua edecek bir evlat bırakan kişidir (diğer ikisi kalıcı sadakalarda bulunan ve arkasında faydalı bir ilim bırakan kişidir). İşte bu hayır duadan bahsederken Anadolu'da bir dua şekli olan "ceddine rahmet" ifadesinin bizi nasıl bu hadisin kapsamına soktuğunu anlatıyordum ki; sadece Ramazan'dan Ramazan'a mukabelelerde gördüğüm seksenlik Leyla Teyze elli bir yıl evli kaldığı eşinin ilk günden itibaren her sofra kuruşunda kendisine "atana rahmet" diye dua ettiğini söyledi. İşte bunu öğrenmek benim için kıymetli bir Ramazan bereketi oldu.